Gönderi

Kürdistan, yaklaşık 100 yıldır, kelimenin en açık anlamıyla bilfiil savaş coğrafyasıdır. İran, Irak, Suriye ve Türkiye devletleri tarafından bölünen bir toprak parçasında, halkın birlikte yaşama arzusuna çekilen sınırların, güvenlik setlerinin yanı sıra, zorlu iklim ve doğa şartları altında yaşam mücadelesi veren ve çeşitli dışsal ekonomik sıkıntılara göğüs germeye çalışan Kürtler için geride bıraktığımız yüzyıl, tam bir felaketler yüzyılıdır... Kaplumbağalar da Uçar filmi, savaş mağduru olarak çocuk bedenleri tüm çıplaklığıyla izleyenlerin karşısına diker: "Alın size savaş, alın size insanların yaşam alanları, alın size gasp edilmiş özgürlük!" der. Bir çığlığın yırtıcılığında yüklesen bu söylemi filmin başlıca çocuk karakterlerinin eksik uzuvları üzerinden de değerlendirmek mümkündür. Kaplumbağalar da Uçar, sınırda kopmuş ayakların, kolların, ve bu eksikliklerle yine de umudu yitirmeden yaşamaya çalışmanın filmdir. Bu sebeple coğrafyanın en büyük gerçekliği olan mayınlar yüzünden sakat kalmak, işgal nedeniyle tecavüze uğramak gibi insanlığın hiçbir hal ve şart altında razı gelemeyeceği vahim durumlar, filmin de yeniden yaratılan yegane görsel-işitsel materyali olarak karşımıza çıkar.
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.