Gönderi

Türk toplumunda zenginlerin, özellikle yetimleri, fakat yetim olmayan yoksul çocukları da evlat edinip yetiştirmeleri saygıyla karşılanan bir davranıştır. Mustafa Kemal daha önce bir erkek çocuğu evlat edinmişti, ama evin içindeki varlığı bile göze çarpmıyordu. Oysa boşanmış bir erkeğin genç kızları evlat edinmesinin dedikodulara yol açması kaçınılmazdı. Yeni çocuklarını bir Avrupalı gibi yetiştirmek için Madam Bauer adında bir İsviçreli hanımı işe aldı. 1926 Ekiminin sonunda Çankaya’da konuk olarak bulunan Fahrettin Paşa (Altay) Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki bir geceyi anılarında anlatıyor, “Salon oldukça kalabalık. Atatürk’ün kızları çeşitli renkte ipekli elbiseleri ile onun etrafını bir çiçek halkası gibi sarmışlar. Bu akşam Madam Bauer de çok şıktı. Boyalı ve pudralı. Etekleri saçaklı siyah dekolte bir gece kıyafeti giymişti. Afet Hanım da siyah ipekli ve sırma işlemeli bir gece tuvaletini kendisine pek yakıştırmıştı.” Akşam yemeğinden sonra Mustafa Kemal ile dans eden Madam Bauer, amacının onun içmesini önlemeye çalışmak olduğunu Fahrettin Paşa’ya itiraf etti. Valslerden sonra Atatürk yalnız başına zeybek oynadı. Öteki kızlar yatmaya gönderildikten sonra salonda kalan Afet yorgun görünüyordu. Atatürk Fransızca, “Bu kız çok iyidir ve daha iyi olacaktır. Onu mükemmel yetiştireceğim, benim bu hallerim ona zor geliyor, ama alışacaktır. Ben dostlarıma karşı olduğum gibi görünmek isterim,” dedi ve sonra, Türkçe’ye dönerek, “Bu madam da (Bauer) güya çok içtiğimden şikâyetçi, ne içtim ki. Bir iki kadeh rakı ile bir iki şampanya.” Yakışıklı bir delikanlı olan garsonlardan biri kadın kılığında ortaya çıkıp dans ederek konukları eğlendirdi. Ayakta dolaşan Atatürk kanepede oturan Afet’in yanına oturdu ve ortalığa hitap ederek, “Kızım Afet beni çok sever, hem de okumak meraklısıdır. Bazı hallerime üzülüyor, haklıdır. Ben de onu çok severim, kabiliyetini gördüğüm için ona en yüksek tahsili yaptıracağım, lisan öğrettireceğim. Geleceğin yüksek bir hanımefendisi olacaktır. Küçükler de benim birer pırlantamdır. Ben kendimden ziyade misafirlerimin eğlenmesini istiyorum,” dedi. Afet’in cevabı dikkatliydi: “Paşam hiç üzülmeyiniz size olan derin sayı ve sevgilerimden sonra en büyük zevkim okumaktır. Bana bu fırsatı veriyorsunuz çok müteşekkirim.” Toplantı sabahın üçünde dağıldı. Başka bir akşam yemeğinde otuz yaşlarında, topluca bir kadın ‘neredeyse çıplak denecek’ bir kılıkta Hint dansları sergileyerek konukları eğlendirdi. Fahrettin Paşa, “Bacaklarındaki mor mor lekeler morfinman olma ihtimalini gösteriyor,” diye not etti. Mustafa Kemal pembe renkli dekolte tuvaleti ve güzel endamı ile göze çarpan Afet’le dans ettikten sonra, Başvekil İsmet’e, dansözü dansa kaldırmasını önerdi ama İsmet (İnönü) kibarca reddetti. Konuklardan biri, kadının üzerindekileri tümüyle çıkarması için emir vermesini isteyince Atatürk, “Olmaz öyle şey, her şeyin bir hududu var,” dedi. Sohbet birdenbire eğitim konusuna döndü ve başvekile dönüp “Sen bu maarifi ıslah etmelisin, hem de baştan başlayarak,” diye konuştu. İsmet ertesi gün çok iş olduğunu ileri sürerek gitmek için izin aldığında saat sabahın ikisi olmuştu. Ertesi gün Cumhuriyet’in ilan edilmesinin üçüncü yıldönümüydü. Fresco’nun restoranında bir balo düzenlendi. Madam Bauer, Mustafa Kemal’in manevi kızlarına eşlik ediyordu. Fahrettin Paşa’nın Ankara için bir yenilik olarak tanımladığı Hint dansları yapan hanım da baloya katıldı. Fransa Büyükelçisi Albert Sarraut’nun güzel kızıyla dansa kalkan Mustafa Kemal baloyu başlattı. Bir grup genç Türk subayıyla şampanya içtikten sonra, tekrar büyükelçinin kızına döndü ve dans pistine doğru götürürken kızı öptü. Arkasını döndüğü bir sırada, büyükelçi kızıyla birlikte izin almadan balodan ayrıldı. Saat sabahın dördünde Mustafa Kemal, Fahrettin Paşa’yla birlikte Çankaya’ya dönerken arabada kendinden geçti. “Atatürk’ü ilk defa böyle biraz fazla kaçırmış görüyordum. Bu da subayların etkisi ile olmuştur,” diye not etti Fahrettin Paşa. Fransa Büyükelçisi elbette pek mutlu değildi, ama İsmet Paşa’nın iki gün sonra bildirdiğine göre, büyükelçinin kızına karşı davranışın ardında kötü bir niyet olmadığı, yalnızca cumhurbaşkanının onun güzelliğinden etkilendiği açıklamasını kabul etmiş. Doğal olarak hiçbir kadının cumhurbaşkanının gözünden kaçmadığı ve kendilerine yer edinmek isteyenlerin eşlerini ona tanıştırma yarışına giriştikleri dedikoduları yayılmaya başladı. Ama Mustafa Kemal’in kadınlarla eğlenmesi yalnızca partilerle sınırlıydı ve her parti dönüşünde biraz daha yorgun ve bitkin oluyordu. Manevi kızlarına gelince, onlara hizmet etmesi için hadım edilmiş bir zenci uşak tutmuştu. Eski alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildi.
Sayfa 508Kitabı okudu
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.