Gönderi

- Ey Davud! Sen beni sevdiğini sanıyorsun! Eğer beni seviyorsan kalbinden dünya sevgisini çıkar. Çünkü benim sevgim ile dünya sevgisi bir kalpte aynı anda bulunmaz. - Ey Davud! Benim sevdiklerimi sen de candan sev! Dünya ehli ile görünüşü idare edecek kadar birlikte ol. Dinini yaşama hususunda insanları taklit etme, dinin esaslarına harfiyen uy! Benim muhabbetime uygun olduğunu açıkça gördüğün şeylere candan sarıl. Fakat benim sevgimle bağdaşıp bağdaşmayacağı hususunda şüpheye düştüğün yerlerde bana tâbi ol. Ben seni çabucak doğruya yöneltir, senin rehberin ve yol göstericin olurum. Benden bir şey istemeden sana veririm. Sıkıntılı anlarında sana yardım ederim. - Ben nefsim üzerine yemin ederek dedim ki; kullarım içinde ameli sadece benim için olan ve bana yönelenlerin ameline sevap veririm. Hiçbir kul benden müstağni olamaz, hepsi de bana muhtaçtır. Bu hale geldiğin zaman üzerinden zilleti ve yabancılığı kaldırır, kalbine zenginliği yerleştiririm. - Ben nefsim üzerine yemin ederek dedim ki; bir kul ameline bakarak bana değil de ameline güvenirse, onu mutlaka ameliyle baş başa bırakırım. Sen her şeyin Allah’a dayandığını düşün. Amellerinde tezada düşme, sonra başın sıkıntıya girer. Yanındakilerin de sana bir faydası olmaz. - Marifetullaha (Allah’a tanımaya) bir sınır koyma, çünkü marifetullahın bir sınırı yoktur. Benden ne zaman bunun artmasını istersen isteğini veririm. Ayrıca, marifet nurunu arttırmama bir sınır bulamazsın. - Ayrıca İsrailoğullarına şunu bildir; benimle mahlûkattan biri arasında herhangi bir nesep bağı yoktur. Benim azametimi onlara anlat, rağbet ve arzuları bana yönelsin ki, onlara hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin hatır ve hayaline gelmeyen nimetler vereyim. - İki gözün arasında beni canlandır. Bana kalp gözünle bak; akıllarıyla yaratıcıları arasında perde çekilmiş ve gözleriyle rastgele her şeye bakan böylece sevaptan mahrum olarak kirlettiğim kimselere başındaki gözlerle bakma. - Ben izzetim ve celalime yemin ettim. Kim benim için ibadete yönelirse ve ileride yaparım diyerek ibadeti hep geriye atarsa, o kimseye sevap kapılarını açmam! Senden ilim öğrenenlere karşı mütevazı ol, müridlere dil uzatma. Muhabbet ehli olanlar, müridlerin benim katımdaki yerlerini bilmiş olsalardı, üzerlerinde yürümeleri için toprak gibi ayaklarına serilirlerdi. - Ey Davud! Eğer bir müridi içinde bulunduğu sekir (kendinden geçme) halinden kurtarıp kendine getirirse, o kişiyi nezdimde “gayretli” olarak yazarım. “Gayretli” olarak yazdığım kişi, artık yabancılık çekmez ve mahlûkata ihtiyacı kalmaz. - Ey Davud! Benim kelamıma sarıl, kendin için kendi nefsinden ibret al! Nefsin arzularına uyma ki, seninle muhabbetim arasına perde çekmeyeyim! Rahmetimden kullarımın ümit kesmesine sebep olma. Benim rızam için nefsî arzularını terk et! Ben, nefsin arzularına boyun eğmeyi sadece zayıf iradeli kullarıma mubah kıldım. Güçlü iradeye sahip olanlara ne oluyor da şehvetlerine râm oluyorlar!... Çünkü bu durum, Yaratıcıya münacâtın halâvetini azaltır. Arzularına râm olan güçlü iradelilere vereceğin en hafif ceza, akıllarına perde çekmektir. Çünkü ben, sevdiklerimin dünyevi arzulara râm olmasını istemem, onları dünyalıklardan uzak tutarım. - Ey Davud! Benim muhabbetim ile arana perde olacak âlimleri sokma! Öylesi kişiler, benim muhabbetimin talipleri için yol kesen eşkıyalardır. Oruca devam ederek şehevi arzuları kırmaya zemin hazırla. Sakın iftar ederek tecrübeye kalkışma, zira oruca devam etmek benim muhabbetim için bir basamaktır.
Sayfa 323Kitabı okudu
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.