Gönderi

Ne kadar da feci durumdayız değil mi. Ne kadar da haber düzeyinde yaşıyoruz tüm olup bitenleri. Savaşın çıkmayacağı, tehlikenin bu topraklara sıçrama ihtimalinin olmadığına dair emniyetle işimize gidiyoruz sabah. Planlarımızda kafirle karşı karşıya gelmenin kaçınılmaz olduğu düşüncesi zaten yok. Bu toprakların da feci bir işgale maruz kaldığı, bu işgalin halihazırda da devam ettiğini söyleyen İslamcı bile kalmadı neredeyse. Hepsi siyasi partilerinin kayıklarına bindiler ve şimdi tweet atarak, yürüyüş düzenleyerek günah çıkartıyorlar. İsrail'i durdurmanın yolu kaba kuvvet. Ama bu kaba kuvveti kullanma cesaretinin reel - politikle zerre alakası yok. Aletler onları işletenlerin ahlakı ve cesareti nispetinde faal olurlar. Anlatamıyoruz ama. İstediğin kadar teknolojik olarak güçlü ol, o gücün nereye doğru kaydırılacağına dair sağlam bi tasavvurun, bu tasavvuru besleyen dini tahassüsün yoksa bir çöp yığınısın sen. Cihadın kaleme hapsedildiği (orası da şüpheli ya!), korkaklığın fazilet diye satıldığı bir Müslüman topluluk olduk hasılı. Utanacak yüzümüz bile kalmadı. Korkarım en büyük sorgumuz bu hadiseler gerçekleşirken ne yaptığımıza yönelik olacak ve sınıfta kalacağız. Yine de Allah kafirle çatışmadan canımızı almasın diye dua edelim. Acziyetimiz de samimi olursak bu fırsata eriştirir belki hem...
··
5,1bin görüntüleme
Fâtih okurunun profil resmi
En büyük felaketlerimizden biri, İslami yaşantının herhangi büyük çapta bir kriz yaşanmadan geleceğini, ancak bu şekilde gelebileceğini alttan alta kabul edip diğer teklifleri mahkum etmemiz. Konfora alışan bedenimiz zihnimizle mülazemet içinde. Doların bilmem kaç liraya çıkma ihtimali bile nasıl da korkutuyor bizleri. Bedel ödemekten kaçanlar, kendilerinden sonra bu ödenecek bedel dolayısıyla bir neslin imkanını da heba eder. Bu bedeli ödeyelim biz, Allah bu bedeli ödemeyi nasip etsin bize.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.