Gönderi

Türk mutfağının giderek daha kötüye gittiğini düşünüyorum. Bunda Türkiye’nin gidişatına paralel bir durum söz konusu. ülkenin tüm kurumlarının çöktüğü ve yozlaştığı bir ortamda, restoran sektörünün bundan bağımsız kalması düşünülemezdi. Kötüye giden sosyo-ekonomik koşullar restoranların iyi malzeme tedarikinde zorlanmasına, maliyetleri düşürmek için emek-yoğun yemeklerden kaçınmasına yol açıyor. Artık her şeyi kısa yollardan yapmaya çalışıyoruz. Ve ülke mutfağına dair eskiden de var olan sosyal ve kültürel bir paradoksla karşı karşıyayız: lezzetin olduğu, yemeklerin yenildiği lokantalarda uzun süre oturamıyorsunuz. Oturamıyorsunuz, çünkü yemeğe eşlik edecek içkiler sunulmuyor. Öte yandan, iyi içkilerin sunulduğu yerler ise yemeklerin daha zayıf olduğunu, lezzetin gözardı edildiğini görüyorsunuz. Bu yozlaşma da teknolojik gelişmelerin , özellikle sosyal medyanın rolünde hafife almamak lazım. Artık spot ışıklarının yemeklere değil, aşçılara çevrildiği bir dünyada yaşıyoruz. Ve artık ünlü aşçılar mutfaklarında geçirdikleri zamandan çok daha fazlasını sosyal etkinliklerde geçiriyorlar. Vaziyet bu olunca, büyüklü küçüklü, hangi spesifik alanda olursa olsun bağımsız yemek otoritelerinin öneminin arttığını düşünüyorum.
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.