Gönderi

Türkiye'de Batılılaşma Osmanlı Sarayı'nda başladı. Batılılaşmanın gerekçesini bu dönemin sonlarına doğru öne çıkan bir grup aydın olan (yalnızca altı kişi olduğu rivayet edilmektedir) Jön Türkler sağladı. Bunlar Türkler arasında Aydınlanma fikirlerini benimseyen ve Batılı fikirlerin İslam'la sentezlenmesini amaçlayan ilk kişilerdi. Jön Türkler -Şinasi, Ali Suavi, Fuad Paşa, Mustafa Reşid, Ziya Paşa ve Namık Kemal- aslında olağanüstü filozof veya düşünürler değildi. Ama Osmanlı İmparatorluğu'nun çürümesi ve despotizminin büyük ölçüde sorumlusu olarak görülen din alimlerinin onlarla yarışacak güçleri yoktu. İmparatorluğa ve hükümete karşı eleştirilerini dile getirmek için medyayı kullanmayı bilmiyorlardı. Elbette bu durumun Ahmet Cevdet Paşa gibi muazzam istisnaları da vardı. Ahmet Cevdet Paşa Osmanlı İmparatorluğu'nun eğitim yapısını oluşturan medrese sisteminin, geleceğin ihtiyacı olan aydın tipini üretemeyeceğini savundu. Türkiye "geçmişi yıkmadan geleceğe hazırlanmaya" başlamalıydı. Ancak onun gibi alimlerin sayısı çok azdı. Alimlerin pek çoğu despot padişahların hükmünü meşru gösteren fetvalar vermekten memnundu. Bir imparatorluk ne kadar güçlü olursa olsun, iktidardakilere yaltaklık yapan veya akıllarını başka bir medeniyete satan alimler ürettikçe, fiziksel ve entelektüel boyunduruk altına girilmesi kaçınılmazdır. Atatürk, padişahların başlattığının mantıksal sonucudur. Laikliği Mustafa Kemal icat etmiş gibi görüldü. Atatürk, Türkiye için bir gereklilik ve yüz yıllık çürüme ve yozlaşmanın doğal sonucu idi.
Sayfa 260 - Mahya YayıncılıkKitabı okuyor
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.