Gönderi

724 syf.
·
Puan vermedi
Bu kitapla alakalı bir tanımlamada bulunmayacağım! Zaten bu tanımlamayı Sevgili Oğuz Atay sayfa 559’da; “bu kitap ne ciddi kavgaların, ne büyük ve yaygın sıkıntıların, ne de ezilen insanların romanıdır; bu kitap mustarip bir ruhun iç çekişlerinin romanıdır” diyerekten on numara beş yıldız bir biçimde yapmış.. Katılmamaya imkan yok.. Zira o mustarip ruhlardan günümüzde de o kadar çok var ki.. Sanırım onlardan biri de benim.. Kırılmış hayaller, boynu bükük kalan natamam umutlar.. Kendimden çok şey buldum bu kitapta.. (Hz İsa ve İncil ile alakalı kısımlar hariç/ leküm diniküm veliyedin).. Selim Işık’ın karşısına hayata tutunmasını sağlayabilecek bir Günseli Ediz çıkmış, lakin pençeleştiği, kafasında büyüttüğü, içini kemiren hastalık ve en önemlisi de genel manada insanların sevgisizliği yine de tutunmasına engel olmuş hayata ve sonuç malumunuz.. Bir de hayatı boyunca kendini anlayan bir Günseli’yi ararken/beklerken kendini Eternal Sunshine of the Spotless Mind’taki Clementine gibi karakterlerle haşır neşir olma mecburiyeti içinde bulan, bedenlerimize ağır gelen ruhlara sahip bizler varız maalesef.. Gönül bir Günseli’nin hasreti ile yanıp tutuşurken; ömür Clementine’ler ile geçiyor ne yazık ki dostlarım! Bu gibi hayal kırıklığının doruk noktasına ulaştığı anlarda fix replik Sadri Alışık’ın Ofsayt Osman’ında olduğu gibi gözlerden yaşlar aka aka “Bu da mı gol değil!” oluyor maalesef.. Ey hayat ne diyeyim ben sana.. Aslında belli bir soru havuzu olan fakat ne yapıp edip öğrencileri ters köşeye yatırmayı başaran muzip bir öğretmen gibisin sen.. Okuyunuz efendim..!
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062,5bin okunma
·
73 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.