"Bir soru sormak yokuş aşağı taş yuvarlamak gibidir. Sen tepede oturursun ve taş yuvarlanır, başka taşlara çarpar, onlar da yuvarlanır ve en sonunda bahçesinde oturan yaşlı birinin kafasına düşer."

Dr. Jekyll ve Mr. Hyde Merhabalar herkese... Robert Louis Stevenson tarafından 1886 yılında kaleme alınan bu harika ve bilim kurgu olarak da nitelendirilebilecek bu eser bilindiği üzere çok ünlü ve çok yönlü bir eserdir. Yazıldığı dönemin çok çok ötesinde olup, günümüzde bile okuyanları düşünmeye, idrak etmeye sevk etmekte ve şaşkınlığa uğratmaktadır. İyilik - kötülük gibi temel ahlaki öğeler ve eksenler üzerinden anlatılan bu çarpıcı hikâye günümüzde de halen popülerliğini sürdürmektedir. Az çok bu konu ve hikâye hakkında bilgim ve aşinalığım vardı. İlk önce bir Kore dizisinde bu konuyu işlediklerini görmüştüm ve dizinin adı da tam olarak hatırlayamasam da Dr.Jekyll ve Mr. Hyde olarak bilincimde kalmış. Ve birde yakın zamanda okuduğum

Craig Russell'ın

Hyde adlı romanının temel aldığı konu buydu ve bu harika eserden esinlenilmişti. Yine merak yönüm ağır bastı ve sayfa sayısı da az olan bu kitabı da hayretle okuyup bitirdim. Kitap; Avukat Utterson ve uzaktan akrabası Richard Enfield'ın sohbet havasında yaptıkları gezintiyle başlıyor. Konuşmalarının odak noktası ortak arkadaşları olan iyi kalpli, güler yüzlü Dr. Henry Jekyll'ın değer verdiği Bay Hyde üzerine. Bu adamı ikisi de görmüşler ve ne tesadüf ki bu adam görenlerde korku, nefret, tiksinti ve dehşet uyandırıyor. Ve ayrıca acımadan yoksun bir yüzü var. Dr.Jekyll'ın neden böyle bir tercih yaptığını ve bu adamla evinin, labaratuvarının anahtarlarını verecek kadar ilgilendiğini ve güvendiğini anlamlandıramayan Avukat Utterson ve kuzeni Enfield bu konuyu kendilerince araştırmaya çalışırlar. Aynı zamanda mal varlığını dahi Bay Hyde'a bağışlayan ve vasiyet hazırlayan Dr Jekyll bu durumda kafaları daha da karıştırır. İlerleyen zamanlarda bir cinayet işlenir. Londra'da ünlü bir müvekkil korkunç ve vahşi bir şekilde öldürülür. Bu kişiyi içindeki canavarı yenemeyen Bay Hyde öldürmüştür. Kitabın ilerleyen kısımlarında Dr Jekyll'ın tuhaf davranışları ortaya çıkmaya başlar. İnzivaya çekilir ve labaratuvarına kapanır. Ortak arkadaşları olan Dr. Lanyon'a bir sır verir aynı zamanda ve bu sırrı gözünün önünde verir Lanyon'ın. Bu sırrı kabullenmekte zorlanan Dr. Lanyon tuhaf bir biçimde ölür. O derece etkileyici ve yakıcı bir sırdır bu. Jekyll'ın uşağı Poole doktorun normal davranmadığının farkındadır ve bunu da avukata ispat etmek ister. Çalışma odasına gelirler ve odada Hyde'ı intihar etmiş bir şekilde bulurlar. Hyde aslında Dr. Jekyll'ın kendisidir yani inkar ettiği kötü canavar kişiliği. Doktor bir deney yapar ve bu deneyin amacı insanın tek kişiliği değil iki kişiliği olduğunu kanıtlamaktır. Ve hatta ikiden fazla kişilikleri olduğunu da düşünür. Her insanın içinde iyi varsa kötü de vardır fakat insan hangisini önemser hangisine iyi bakarsa o duygu üstün gelir. Kitabın vermek istediği mesaj bu. Bilindik bir konu olduğu için spoiler vermekte sakınca görmedim.:) Dr. Jekyll hazırladığı tozlu karışımı içer ve öteki yanı canavar Edward Hyde'a dönüşür. Ayrıca Hyde saf kötülükten oluşmaktadır. Kitabın sonunda ise Doktor Jekyll'ın bıraktığı son satırlar bulunuyor ve herşeyi bu mektubunda her bir detayına kadar anlatıyor. İnsan doğasının ne kadar çok yönlü ve karmaşık olduğunu anlıyoruz. Modern psikolojinin en çok değindiği problemlerden biri olan kişilik bölünmesi söz konusu burada. Ve o dönemde böyle bir konuyu bu kadar muazzam işlemek... Gerçekten mükemmel. Ben bu kitabı keyifle ve merakla okudum. Bütün okurlara tavsiye ederim. Kitaplarla ve güzelliklerle kalın.:) Keyifli okumalar... Sevgiyle.<3