Kırk beş yaşındaydı. Bu dünyanın acı, tatlı her şeyini görmüş; fakat sonunda içinin üç büyük acıyla dolduğunu anlayarak talihine küsmüştü. Birinci acısı Ötüken’de Türk kağanını, kurt başlı sancağı
görememekti. İkinci acısı Kür Şad’ın oğlu olduğunu söyleyememek, üçüncü acısı da sevgili karısını özlemekti. Babasının ve anasının ölümleri Tanrının buyruğuna uygun olduğu için buna yanmıyor ama
ötekiler Tanrı yasası olmadığı için gönlünü sızlatıyordu.