Aynalar ve ışık.. Kendinizi çirkin zannedin diye. Gözün yanılma payı çok, ayna oynar, ayna değiştirir. Aynalarda "başka bir sen" her kenardan yansıtılır. "Çok güzel oldunuz, bu renk sizi açtı, bir dahaki sefere şunu da deneyebiliriz" cümleleriyle açılır kapılar, bir daha gel, hep gel diye.
X: Organizasyon o kadar ihtişamlıydı ki. Çok beğendim. (Saçlar yana sarkıtılır, taze fön rüzgârları eser.)
X2: O kadar masrafa ne gerek var?
X: Neden öyle düşünüyorsun? Varsa harcarsın. Şunun gibi hem; o zaman o arabaya değil, gidip otobüse bin.
X2: ........c....ızzz......zııııı....rrrr.....t......ııı....laaaaar........(Duyamadı Matruşka.)
- Aynalar fazla evet. Haddinden fazla. Sesler bile yansıma yapıyor. -
X3: Bu dipler neden böyle oldu? Olmadı sanki. (Yetkili devreye girer. "Çarşamba günü gel" ile başlayan çözüm dolu cümleler, sonucun garantisi hiçbir zaman yok. X3 razı, X3 ikna oldu çarşambaya kadar.)
- Sigara içmek için kaçtı Matruşka. Rüzgâr miss.. Yumuşak dokunuşlar.
Sonra bir ses; "Sizin saçlarınıza da bir şeyler yapalım."
"Bu saça nasıl bir şey yapmayı düşündün?"( Düşünmüş olmalıydı, düşünmeden 'yapmak' eylemi nasıl gerçekleşsin?!)
"Işıltı meselâ.."
"(İç ses: Matruşka'nın ilk hecesiyim ben. Işıltı?) Sanırım ben bir süre daha böyle porsuk ve dağınık dolaşacağım." Sonra sigaranın ışıltısı söner, herkes için.-
İçerde sesler ve renkler kaldığı yerden yansımada..
Matruşka'nın yakını: "Ben onun (Matruşka) gibi yapıp çıksam saçlarımı, bana deli gömleği giydirirler. O beceriyor."
Niyetten emin Matruşka, insanın iyisinden. Ama dağılıyor işte saçları cümlelerden, toplayamıyor. :))
Sonraaaaaaa, o gömlek hiçbirinize değil, ona yakışıyor en çok, aynalar da şahit..