İthaki Bilimkurgu Klasikleri serisinden okuduğum 13. kitap oldu. Yazarı olan Robert A. Heinlein ile de ilk tanışmamdı. Heinlein ile ilgili birkaç küçük araştırma yaptığımda kendisinin "bilimkurgunun dekanı" olarak da tanındığını öğrendim ve 1975 yılında verilmeye başlayan Bilimkurgunun Büyük Üstatları ödülünün de ilk kazananıymış.
Kitap, insanoğlunun başka gezegenlerde koloniler kurduğu ve karşılarına çıkan diğer rakip türlerle savaştığı bir gelecek zaman diliminde orduya yazılan on sekiz yaşındaki Juan Rico'nun başından geçenleri konu almaktadır. On sekiz yaşındaki bir gencin, orduya yazılış hikayesi ve ordunun içerisinde başından geçenleri Juan Rico'nun anıları şeklinde okuyucuya aktarmayı seçmiş yazar. Bence çok da doğru bir karar vermiş. Böylece kitap daha gerçekçi bir hal almış.
Bu kitabı okumak için azami ölçüde bir askeri bilgiye sahip olmak gerekiyor. Sıfır askeri bilgiyle kitabı okumak bir hayli zor, anlamak ise neredeyse imkansız... Mesela, bir kadın okuyucu olsaydım kitabı muhtemelen yarım bırakırdım. Çünkü uzun askeri tabirler ve bir kadın için sıkıcı askeri konuşmalar yer alıyor kitabın içerisinde.
Ben askerliği bir terör bölgesinde yapmıştım. 6 aylık kısa dönem askerdim. Ve bu 6 aylık süre içerisinde çarşı iznine hiç çıkamadım. Çarşıya çıkmak bizim orada yasaktı. Dedim ya, terör bölgesiydi ve başımıza bir iş gelse kimse bunun hesabını ailemize veremezdi. Neden bunu anlattım? Çünkü Juan Rico'nun uzun bir acemi birliği döneminden sonra askeriye dışarısına çıktığı bir sahneyi sizinle paylaşmak istiyorum. Çok ilgimi çekmişti:
"Kızlar tek kelimeyle mükemmeldir. Sadece köşe başında durup geçişlerini izlemek bile harikadır. Onlar yürümezler. En azından yürürken bizim yaptığımız şeyleri yapmazlar. Bunu nasıl anlatacağımı bilmiyorum, bu çok karmaşık ve kesinlikle enfes bir şey. Kızlar yalnız ayaklarıyla hareket etmezler; her şey farklı yönlere devinim halindedir ve tüm hareketleri zarafet örneğidir."
Gerçekten de bir asker için bu şekilde düşünmek mümkün. Bunu ancak askerlik yapanlar çok iyi anlar diye düşünüyorum. Çok daha değişik örneklerle de karşılaştım; fakat hepsini size anlatmam mümkün değil. Psikolojiyi alt üst eden ve bambaşka bir bilince sahip olduğunuz bir dönem...
Yıldız Gemisi Askerleri'nde, her ne kadar bilimkurgu ile askeri bir hikayenin birleşmesi konu alınmışsa da yazar gayet güncel konuları da gündemine almış. Birçok açıdan güncel eleştirilerde de bulunmuş, bilimsel askeri düşüncelerine de yer vermiş. Konusu son derece özgün. Kimin aklına gelir ki askeri bir bilimkurgu kitabı yazmak?
İlgimi çeken bir başka konu ise, bilimsel olarak gelişmiş bir gelecek zaman toplumunda bile savaşların gerçekleşmesi ve savaşın bir insanlık gerçeği olduğunu yazarın bizlere göstermesiydi. Umarım bir gün tüm savaşlar biter...
Ağır, doyurucu ve düşündürücü bir eser. Ben çok beğendim; ama herkesin beğeneceğini de sanmıyorum açıkçası. Yine de askeriyeye ilgi duyan veya askerlik anılarını hatırlamak isteyenlere özellikle tavsiye ettiğim bir kitaptır.