Dostoyevski, karakterlerinin psikolojik buhranlarını öyle başarılı tasvir ediyor ki Freud in bahsi bile geçemez yanında. Suç ve Ceza kitabını okurken de bunu söylemiştim. Bu kitapta da Mışkin in sara nöbetlerini anlatışı beni bayağı etkilemişti. Sanırım kendisi de sara hastası olduğu için, Mışkin in durumunu bu kadar okuyucuya geçirebilmiş. Paraya değer vermeyen, saf,iyi niyetli, temiz kalpli olmanın anlamı gerçekten herkes için enayilik, budalalıktır. Mışkin bugün aramızda olsa bizim için de " Budala " nın biri olacaktı.
İncelemende de dediğin gibi: " İdam mahkumunun anlatıldığı sahneyi çok sevdim. Ölüm hissinden önceki o saniyelerin ve hatta saliselerin bile farkındalığında olunması, o saniyelerin içinin olağanüstü bir içerikle doldurulması hatta zamanın sanki önceden hiç yapılmamış gibi üçe bölünmesi çeşidinde ayrıntılar aslında bize Dostoyevski'nin bu kitapta kesinlikle otobiyografik özellikte bir yazı üslubu kullandığını gösteriyor. " Bir idam sahnesini gözümüzde en iyi candıracak, idam mahkumunun o an yaşadıklarını, düşündüklerini hissettirecek kişi bunu birebir yaşamış insandır. Dostoyevski çok fazla acı, sıkıntı, hastalık, zorluk yaşadığı için bu kadar başarılı bir yazar olmuş. Çünkü her kitabında kendi hayatından, yaşadıklarından izler bulmak mümkün. Bu kitabında Mışkin in hastalığı ve senin de dediğin gibi o idam sahnesi bunlardan bazıları. Ben de bu kitabı çok severek okumuştum,her Dostoyevski kitabı gibi. Senin incelemen de her zaman olduğu gibi çok başarılı olmuş. Ellerine sağlık.