"Onlar için uçmanın tek anlamı, karınlarını doyurabilmektir. Oysa Martı Jonathan Livingston için önemli olan yemek değil uçmaktı." Öykü martılar üzerinden aslında biz insanları anlatıyormuş gibi geldi bana. Martılar için uçmak eylemi bizim yaşamamızı temsil ediyor sanki. Çoğu martı gibi çoğu insan da sadece karın doyurmak derdiyle geçiriyor hayatını. Sorgulamadan, düşünmeden, kendini tanımadan... Oysa Jonathan'ın dediği gibi özgürleşmenin yolu kendi sınırlarını öğrenmek ve kendin olmaktan geçmiyor mu? Martı Jonathan Livingston şimdiye dek okuduğum en etkileyici öykü oldu benim için. Martıların uçuşunu izlemek çok derin hisler uyandırırdı içimde, bu kitabı okuduktan sonra katlanacak bu hislerin yoğunluğu biliyorum. Kitabın içeriğine pek girmek istemedim. Eğer okumamışsanız bu kısa öyküyü muhakkak okuma listenize ekleyin. Ve eğer daha önce yapmamışsanız bir gün imkan bulup vapurda martılara simit atın.