Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

*YURDUM EFSANELERİ*
Arkadaşlar merhaba :) Cengiz Aymatov'un Gün Olur Asra Bedel'inde ki Mankurt  ve Cengizhan'a Küsen Bulut efsanelerini okuyunca , bizim de ülkemizin birçok yerinde  böyle gizli saklı kalmış  efsanelerimizin de oldukça fazla olacağını düşündüm. Sizlerin de yaşadığınız yerlerde anlatılagelen veya bildiğiniz bu tip efsaneler varsa, iletinin altına
··
19 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Zehr/a okurunun profil resmi
Yaralı Asker Balıkları Çankırı Atkaracalar’ın Ilıpınar Köyü’nde asker balıkları bulunmaktadır. Balıkların bulunduğu havuz iki kısımdan oluşmakta ve bu havuzda iki çeşit balık bulunmaktadır. Bunların bir kısmı siyah, bir kısmı da yeşil renktedir. Yeşil renktekiler daha diptedir ve bunlar asla birbirine karışmaz. Balıkların nerden geldiği bilinmemektedir. Ancak 600- 700 sene öncesine dayandığı tahmin ediliyor. Su ürünleri mühendisleri yaptıkları araştırmalar sonunda 400 m derinlikten gelip, çeşitli topraklara karışarak buraya geldiğini söylemektedirler. Bu havuzun suyu özeldir. Sedef ve mantar hastalığına, el ve kol ağrılarına iyi gelmekte, saçlara parlaklık kazandırmaktadır.  Atkaracalar’a tayini çıkan bir memur altı aylık balıkları tutmak istemiş. Ona balıkların kutsal olduğu ve tutulmaması gerektiği söylenmesine rağmen o dinlememiş. Birkaç balık tutarak evine gitmiş. Anlatılanlara göre akşama eşi balıkları kızartmaya çalışmış, ancak balıklar tavadan kaybolmuş. Balıkları tutan kişi aynı gece vefat etmiş. Eşinin vefatından sonra hanımı yirmi sene boyunca Atkaracalar’a gelip kurban kesmiş. Köylülerin anlattığına göre buradaki balıklar ne çoğalır ne de azalır. Yıl içerisinde bir iki tane balık ölümü gerçekleşir. Ölen balıkları kedi ve köpekler asla yemezler. Bu balıklar gölün yakınlarında bir yere gömülür. Hocahasan Köyü Kalkındırma ve Yardımlaşma Derneği web sitesinde şu bilgilere yer verilmektedir. “Köylülerden 50 yaşındaki Ahmet Öztürk, köylerinin bilinen tarihinin 400 yıl kadar olduğunu belirtti. O tarihten bu yana bu balıkların kutsallığına inanıldığını ifade eden Öztürk, özellikle Çanakkale ve Kurtuluş savaşlarında buradaki balıkların sayısında önemli oranda düşüş olduğunu, savaş bittiğinde ise tekrar aynı sayıya geldiklerini ifade etti. Balıkların tekrar çoğaldıklarında vücutlarının çeşitli yerlerinde yaralar meydana gelmesi nedeniyle o günden bu yana savaşa gidip geldiğinin söylendiğini bildiren Öztürk, aynı olayın Kıbrıs çıkartmasında da yaşandığını savundu. Ahmet Öztürk’ün babası 70 yaşındaki Recep Öztürk ise riyayetlerle ilgili şöyle konuştu: “Ben çocukken Atkaracalar’da nahiye müdürü olarak görev yapan biri balıkların kutsallığına inanmayarak buradan 5-6 adet balık tutup, eve pişirmek için götürdü. Balıklar ortadan kayboldu ve nahiye müdürü birkaç gün içinde öldü. Müdürün eşi ise kocasının ölümünün bu balıklardan kaynaklandığına inanarak her yıl bu köye gelerek balıkları ziyaret etti.” Öztürk, asker balıkların cinsinin sazan ve alabalığa benzemesine rağmen bunlardan farklı olduğunu, araştırmalarla bu balıkların Hazreti İbrahim’in ateşe atıldığı yer olarak bilinen olan Balıklı Göl’deki balıklarla benzer özellik taşıdığını öğrendiklerini kaydetti. Asker balıkların sayısının sürekli aynı kalmasının dikkati çektiğini söyleyen Öztürk, uzun süredir havuzda 600 dolayında balığın olduğunu ve dengenin bozulmadığını bildirdi. Öztürk, ölen balıkları kedi veya köpeklerin yemediğini, bu nedenle ölenleri yakın bir yerde gömdüklerini ifade etti.”
Icetree okurunun profil resmi
Bir an kimse yazmayacak diye düşünmüştüm.Paylaştığın için teşekkür ederim:)) Asker Balıkları 'nın savaş zamanı birer askere dönüşmesi ve yaralananların geri dönmesi efsanesi çok ilginç gerçekten, hiç duymamıştım.Tam bizim topraklara özgü :))  Belki bir gün Çankırı'ya gelmek nasip olursa görmek isterim.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.