Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

1062 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 günde okudu
*Öncelikle sitede kitabın çok kapsamlı incelemeleri olduğu için ,ben sadece Tolstoy'un  insanı hipnoz edercesine içine çeken insani anlatımının kendi dünyama yansımalarını ifade etmek istedim.Biraz uzun oldu ama okuyabilen arkadaşlarla şimdiden teşekkür ediyorum:) Tolstoy denilince akla ilk gelen kavram: Sevgi İnsan ne ile yaşar? Sevgiyle. Sevginin yetemediği yerler de saygıyla doldurulur. Anna Karenina sevginin nefretle aşk arasında değişen frekansının ,gözlerdeki ışıma miktarını değiştirerek ve buradan dalga dalga etrafa yayılırken, karşılıklı etkileşimlerde kimi zaman büyürken kimi zaman da birbirini söndürmesinin romanı. Gözler sözlerden daha derin anlamlar taşırmış. Sözlerin gözleri anlamlandırmaya çalıştığı bu romanı okurken her bir karakter Hakan Günday'ın deyimiyle "Gözlerini açtı ve hayata baktı. Daha doğrusu gözlerinin kapılarını açtı ve biz onun hayatına baktık." İlk bakış. Bakışın en taze ,en masum aynı zamanda en esrarlı hali. Emzirilirken bir bebeğin annenin gözlerinin içine uzun uzun bakıp anlamlandırma çabası. Zamanla mutluluğun ,öfkenin en saf haliyle yansıdığı çocuğun gözlerine dönüşmesi. Ve gençlik. Aşkın kesfedilişi. Hayallerinin referansıyla hareket edip, kısa zamanlı akıl tutulmasının parlattığı, hayranlık dolu, tutkulu gözler. Karşılıklı aynı duyguların hissedilmesinin verdiği güvenle birleştirilen hayatlar. Zamanla aklın görüşünü kısıtlayan tutku sisinin dağılması, kusursuzluk arayışındaki kusurlu insanın aradığı gerçek hazzı sahip olduklarında bulamayışı.Yeni arayışlar... İnsanoğlu sürekli bir tamamlanma ihtiyacı içerisinde. Sevdiği insanla kurduğu evlilik hayallerini düğünüyle gerçekleştirdiğinde mutludur. Ama umduğu kadar değil.Yine de gözlerdeki parlaklık zamanla kesintiye uğrasa da, konuşurken farkedilen ani- kısa süreli ışıldamalar hala heyecan vericidir. Bir bebeğin varlığı taçlandırır hayatlarını. Çok mutludurlar, ama hissedilen saf mutluluk değildir. Çünkü insan birşeye sahip oldu mu, aynı anda onu kaybetme endişesi ve sorumlulukları da yüklenir kalbine. Elde edilenlerden beklenilen tat alınamaz. Zaten genel kaideye göre tadımlıktır bu dünya, doyma yeri değil. Ama elimizde de değildir çünkü açızdır.Bu noktada ,Tolstoy'un dediği gibi "Mantık varoluş mücadelesini keşfeder." Hem aklın hem kalbin hem de vicdanın aynı anda tatmin olması zorlaşırken bakışlar artık donuklaşır. Zamanla hazların tatmin olamayışı gözlerde yeni bir kıvılcım oluşturur. Nefret... Maksim Gorki'nin otobiyografik üçlemesinde karşıma çıkan ve sevgi denilince hep aklıma gelen bir sahne var: Tolstoyculuk akımına mensup bir genç Gorki'yle hararetli bir tartışmaya girer.Meselelerin çözümünün sevgi olduğunu ,sevgiyi esas almazsak hiçbir sistemin temelinin sağlam olamayacağını anlatmaya çalışır.Oysa Gorki o an aklından şöyle geçiriyordur: "Sevgi! Sevgi diyor ama bunları söylerken gözlerinde nefret var.!" İşte bu çelişki yutar bazı güzellikleri. Artık ışığını kaybeden gözlerden sürekli yer değiştiren acı ve nefret okunur. Kimi zaman bakar ama görmez. Uzun uzun bakar kalır nesnelere. Hayata ruhundaki pencereler arkasından izlercesine eşlik eder, dışarıda kalmıştır. Ve gözler kısılır. Aynı anda beynine hücum eden düşüncelerin gürültüsü duyulmamaya çalışılarak daha sessiz olan kalbe ve vicdana söz hakkı verilir. İşte bu an bir dönüm noktasıdır. Kimileri bu noktada tutunacak bir dal değil de aksine kendini içine  çeken bir karadelik bulur, bilinçsizce kapılır ve gözlerini ebediyen kapatır... Kimilerinde ise yeni bir diriliş filizlenir. Akıl, kalp ve vicdan kargaşa halinde oturdukları masadan el sıkışarak ve birbirlerinin varlığını tanıyarak kalkar. Ve mutlu son : Gözler tekrar ışımaya başlar. Özellikle son sayfaları okurken ben de gözlerimi kısıp, anlamaya zorladım kendimi. "Tanrı kavramıyla bir hristiyan olarak yetiştirilen ben, bana hristiyanlığı veren o manevi nimetlerle bütün yaşamını tıka basa dolduran, bu nimetlerle yaşayan ben -çocuklar gibi- onları anlamadan bozuyorum. Yani bana can veren, beni yaşatan şeyi kırıp parçalamak istiyorum. Ama yaşamın önemli bir anı gelip çatınca -üşüyen veya acıkan çocuklar gibi- ona koşuyorum." Ölüm, hastalık gibi hallerde gayriiradi hissedilen, insanı aciz bırakan kendi kendine yetemediği durumlarda ortaya çıkan güvenli bir sığınağa girme hissi bahsedilen. O sığınağa girince herşey bir anda degişmiyordu; acı, hüzün, öfke,hayal kırıklıkları gibi duygular yine yaşanıyordu ama insanın "ruhundaki huzurun zaman zaman üstü örtülse de, gerçek varlığı güvenli bir yerde muhafaza oluyordu." İnancın en güzel tanımlarından birini okuduğumu farkedip tekrar ışıltısına kavuşan gözlerimle son sayfaları da okuyup kitabımı bitiriyorum. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ Çok uzattım ama Nazan Bekiroğlu'nun Yol hali kitabındaki  yorumlarını da şuraya hemencik bırakıyorum. "Tolstoy'un hayatında bir Sofya var. Sofya her ne idiyse onda sabit duran tek şey aşıklığıdır. Fakat zorlu bir aşıktır O. Kocasının dehasını aşkıyla iç içe geçirebildiği sürece sorun yoktur. Gönüllü hizmetindedir. Savaş ve Barış' ı 6 kez, Anna Karenina'yı da bir o kadar temize çeken o değil midir? Sekreteri olup danışmanlığını yapmamış mıdır? Anna böyle konuşmaz. Bir anne böyle hissetmez. Bir kadın böyle sevmez diye. Tolstoy Sofya söylemese nereden bilecekti bunları." Kitap yazmayı bıraktıktan sonra Tolstoyculuk öğretisiyle meşgul Tolstoy'un yanında Sofya zamanla zaptedilemez bir aşığa dönüşür, adeta bir Anna Karenina olur. Ama hikaye farklı işler. 82 yaşında, gerçekte bir prens olan ama herşeyi geride bırakıp  Astapova Tren İstasyonu'na giden bu kez Tolstoy' dur...Sofya'ya rağmen. Kalınlığına takılmadan, akıp giden bu romanı okumakta geç kalmamanızı önerir ve iyi okumalar dilerim :)
Anna Karenina
Anna KareninaLev Tolstoy · Türkiye İş Bankası Yayınları · 201939bin okunma
··
229 görüntüleme
İclâl okurunun profil resmi
"Sevgi, sevgi diyor ama bunları söylerken gözlerinde nefret var"... Karşılaştırmalar, alıntılar, duygular... Ne kadar güzel, ne kadar naif bir inceleme olmuş. Kitabı henüz okuyamadım ama şu incelemeden sonra deli gibi okuyasım geldi. Elinize sağlık :)))
Icetree okurunun profil resmi
Gorki'nin o cümleleri gerçekten çok çarpıcı, o yüzden aklımda kalmış. Hazır ikna olmuşken okuyun derim. Benim incelemem sadece bana hissettirdikleriydi. Olay örgüsü ,içerik oldukça farklı ve yoğun ,ama anlatılan herşey çok insani ,dinlendirici. Güzel düşünceleriniz için teşekkür ederim.:)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ebru Ince okurunun profil resmi
#Anna Karenina.#daha çok okunmalı :) Emeğine ,yüreğine, eline _koluna sağlık Yağmur. .
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:) Bizler Tolstoy dedemizi sevdiğimiz için sorun yok, her cümlesini seve seve ,hissetmeye çalışarak okudum. Bitirdiğimde derinden bir saygı duydum kendisine. Keşke daha fazla okunsa dediğiniz gibi.
3 sonraki yanıtı göster
eda emin karataş okurunun profil resmi
Yağmur Hanım ,Yağmur Hanım...Anna Karenina hakkındaki düşüncelerimi zaten Inci Hanım 'in güzel incelemesinde tüketmiştim.Ki aynı kitap üzerine yapılan ikinci bir incelemeye yorum yapmak bana pek makbul gelmiyordu.Çünkü şırıngayla zihnimdeki tüm karşılıkları çekmiş gibi hissederdim.Lakin siz Gorki'yi de suçunuza ortak etmişsiniz böyle güzel bir inceleme yapmak makul standartları katletmektir.Sevgi diyorsun ama gözlerinde nefret var.Su ifadeyi elli kalıba sokup elli bi n durum ve şahıslar için kullanabiliriz bugün ne yazık ki.Ne diyorum ama neyi kastetmiyorum.Geliyorum ikinci suç ortağınız Nazan Hanım.Ki benim cümleleriyle en masum günahları tattığım kadın..Ve en son Tolstoy'un Sofya'sı.Beni Tolstoy'dan daha çok cezbeden kadın.Tolstoy Sofyasız Anna Karenina yazamazdı.Acimasiz bir Rus burjuvası ve toplumu eleştirisi olurdu.Anna Karenina olamazdı.Tolstoy tren garındaki ölümünü Anna Karenina'da çok önceden anlatmış zaten.Bir katharsis jübilesi bence bu.Velhasıl ah Yağmur, ah Nazan,ah Sofya bu derin bir iç çekiş...
Icetree okurunun profil resmi
Nazan Bekiroğlu size özel bir tuzaktı dermişim:) Yol Hali'nde "Aspatova Tren İstasyonu"diye bir bölüm var, okumuşsunuzdur muhakkak. O yazı benim beynime Tolstoy'un gerçek tanımı olarak yerleşti adeta. Ben başlangıçta eşinden, kendi hayatından esinlenip içini dökercesine yazmıştır diye düşünmüştüm. Hatta Sofya 6 kez kitabı temize çeker de nasıl eşinin duygularını anlamaz diye sitem etmiştim. Ama meğerse kitap yazıldıktan hatta Tolstoy yazmayı bıraktıktan sonra değişmiş Sofya. Tabi bunda Tolstoy'un kendini insanlığa  adayıp ,ailesini ihmal etmesi gerçeği de var.Bu güzel yorumunuz için teşekkür ederim:))
Ramazan Kudat okurunun profil resmi
Çelik yapılar dersini dinlemek yerine incelemeni okudum. Pişman mıyım? Hayır. Gorki ile beni vurdun. Cidden ne insanlar var etrafımda ortamlarda bütün dünya buna bir inansa ah inansa insanlar birlik olsa el ele tutuşsa hayat bayram olsa diye döktürürken arka plana bir geçiyoruz. Benim şuyumu ermeniler öldülerdü hepsine ölüm, yahudiler insanlığın bilmem şöyle lanetli ırkı, Allah bile lanetlemiş bunlsrı var ya, ya bunlar ascan ascan. Ee ben haliyle mavi ekran veriyorum. Wut? O_o artık aynı yolda yürünmüyor sen sevgi adamı sanıyorsun altından bu çıkıyor. Velhasıl kelam sözü başka gözü başka konuşuyor demenle. İncelemene sağlık dost. ^_^
Icetree okurunun profil resmi
Herkesin o cümleden etkilenmesi de bunun acı ispatı aslında.Testinin içinde ne varsa dışarı o taşar denilir.Kendinde faydasını göremedigi veya öncelikle kendi hayatında sindirip kullanamadığı  duygunun ve düşüncenin savunucusu olmak ,onların sadece hamallığını yapmak olur herhalde. Bazı şeylere inanmak gerçekten zor ,sorun kavramlar da değil biz iç dışı farklı insanların onları çirkin göstermesi.Katılıyorum sözlerine... Çelik Yapılar dersinin atmosferiyle incelemeninki her ne kadar zıt olsa da Gorki ortada buluşturmuş anlaşılan:))Teşekkür ederim düşüncelerini paylaştığın için:)
Jala okurunun profil resmi
Muhteşem bi bakışınız var. İncelemelerinizin devamını dilerim😍
Icetree okurunun profil resmi
:) Teşekkür ederim ,gerçekten beğenmenize sevindim. Kitap bittiğinde sıcağına sıcağına yazılmış bir incelemeydi .Umarım en kısa zamanda siz de okursunuz ❤
İbrahim Koç okurunun profil resmi
Elinize sağlık. İncelemeniz bir bana mı çok kısa geldi. (Alkış emojisi)
Icetree okurunun profil resmi
Öyle olduğuna sevindim.Çünkü ben de bir anda yazmıştım.Teşekkür ederim ince yorumunuz için.:)
1 sonraki yanıtı göster
Seyyah okurunun profil resmi
Sevginin tanimini ve sevginin nefrete nasil dönüştüğünü öyle güzel bi anlatmissin ki hayran olmamak elde degil kalemine sağlik...
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:))Aslında kitabın konusu ağırlıklı olarak bu.
Hakan Can okurunun profil resmi
“Zaten genel kaideye göre tadımlıktır bu dünya, doyma yeri değil.” Dünyadaki tüm tatları, asıllarına iştiyak uyandıran numuneler olarak görebilmek.Nimettteki iltifat-ı Rahmaniyi hissedebilmekle hakiki şükre ulaşanlardan olursak, genel kaideye uyum sağlayanlardan oluruz inşallah. Emeğinize sağlık, maşallah Yağmur hocam.:)Keyifle okuduğum ve feyz aldığım bir incelemeydi.
Icetree okurunun profil resmi
İnsallah o uyumu sağlayanlardan oluruz dediğiniz gibi.Teşekkür ederim:)
Erdinç BİGE okurunun profil resmi
İncelediğiniz eser kadar akıcı yazmışsınız. Keyifle okudum, çok beğendim. Yüreğinize sağlık, Yağmur Hanım.
Icetree okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Erdinç hocam, beğendiğinize sevindim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.