Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

250 syf.
9/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Tarihsel Romanın Bendeki Tarihi
Sene 2001… Ortaokul 1. Sınıfa başlayacağım yıl. Bir yaz günü dayımların kereste fabrikasında çalışıyorum. Çalışıyorum dediğime bakmayın. Sadece ortalıkta dolanıyorum. Canım sıkılınca fabrikanın değişik yerlerine keşifler yapıyorum hazine bulacakmışım gibi. Sanki keşfedilmemiş yerler var da bende oraları keşfe çıkmışım gibi. Tam bu düşünceler içindeyken fabrikamızın bitişiğinde terk edilen bir tuz fabrikası gördüm. Terk edilmiş koca bir fabrika… Benim için bulunmaz bir hazineydi. Hemen camdan içeri atlayıp içeri daldım. Kendimi koca bir şehirde define avına çıkmış gibi hissediyordum. Baya bir süre içeride kaldım, olmadık hayaller kurdum fakat nedense hiçbir şey bulamadım. Tam çıkmayı düşünürken köşede bazı kitaplar gözüme çarptı. Herhalde eskiden fabrikanın kitaplığında duran kitaplar olsa gerek. Yanlış hatırlamıyorsam oradan sadece dikkatimi çeken iki kitap aldım, dışarı çıktım: “Alamut ve Semerkant…” “Alamut’u” daha sonra kaybettim. Fakat “Semerkant” hep başucumda kaldı. Yalnız bir türlü okumak nasip olmadı. Ortaokul yıllarım boyunca hep kitaplığımda kaldı. Daha sonra Van’da lise okumaya gittim. Kitap benimle Van’a geldi. İki yıl orada benimle kaldı. Van’da bulunduğum zamanlarda kitabı hiç okumadım. Daha sonra Batman’a geri döndüm. “Semerkant” benimle birlikte döndü. Sonra aradan yıllar geçti. Üniversite yılları başladı. “Semerkant” benimle birlikte Gaziantep yollarını tuttu. Gaziantep’ten sonra belli bir süre İzmir’de misafir öğrenci olarak okudum. “Semerkant” benimle birlikte İzmir yoluna çıktı. Üniversite yılları bitti. Öğretmenlik yılları başladı kitap hep benimle birlikte kaldı. Kaç yıl o “tuz fabrikasında” kaldı bilmiyorum. Ama benimle beraber tam 17 yıl kaldı. 17 yıl boyunca bir türlü okumadım o kitabı. Daha sonra fark ettim aldığım fakat uzun süredir okumadığım baya bir kitap birikmiş. Bu kitaplar için bir çözüm bulmam gerekiyordu. En sonunda hoşuma giden bir çözüm buldum. Okuyacağım kitapları küçük küçük kâğıtlara yazıyorum. Arada kurayla bir tane kâğıdı alıp açıyorum, ismi çıkan kitabı okumaya başlıyorum. Aynen böyle bir gün o küçük kâğıttan “Semerkant” kitabı çıktı. Haliyle şu soru akla gelebilir: “Neden kitap hakkında yazmıyorsun da farklı şeyler söylüyorsun?” Nedeni gayet basit… Kitabı okumak için ilk elime aldığımda kitabın kendisi değil de “Bendeki Hikâyesi” sardı dünyamı. Zaten güzel kitap dediğin şey sende bir hikâye bir iz bırakan kitap değil midir? Semerkant’ta böyle bir iz böyle bir hikâye bıraktı bende… ******************************************* Kitap ile ilgili birkaç kelam edecek olursam. Kitap genel olarak Ömer Hayyam’ın hayatı ve yazdığı Rubaiyat eserinin etrafında şekilleniyor. Kitabın ilk iki bölümü “Ömer Hayyam” ile başlayıp “Nizamülmülk” “Selçuklu Devleti” “Alparslan” “Tuğrul ve Çağrı Beyler” “Hasan Sabbah” “Dönemin İran Devleti” gibi birçok tarihsel olguyu ve kişiyi çok ustalıkla anlatıyor. Romanın bu bölümü her ne kadar olay anlamında çok güzel yazılmış olsa dahi fikri anlamda çok sıkıntılı duruyor. Bir kere Romanın ana temasının hepsinde İran Devleti övülürken Türk Devletleri ve Türk halkı sürekli aşağılanmış. Kitabın ikinci bölümü ise yakın çağ dönemi İran devletindeki olaylar işlenmekle beraber önceki bölümle bir örümcek ağı bağlantısı kurulmuş. Hem İran devlet tarihi anlatılmış hem de konu Ömer Hayyam’dan kopmayarak çok güzel bir olay örgüsü oluşturulmuş. Fakat kitabın bu bölümünde de Türk Devletine hakaretler özellikle Sultan Abdulahamid Han’a ve onun şahsında Osmanlıya ve Rusya’ya baya bir hakaret edilmiş. Öte yandan Amerika ve İngiltere, İran devletinin ve Ortadoğu’nun tek kurtarıcısı olarak görülmüş. – Ki en tahammül edemediğim şeydir.- Kitabı bitirdiğinizde sizde bıraktığı edebi haz baya fazla. Özellikle tarihe, tarihi kişiliklere ve İran Tarihine merakınız varsa okunması gereken bir kitap. Ama ben yine de sözlerimi şu veciz söz ile bitirmek istiyorum: “ Amerika’dan nefret ediyorum ama daha çok Amerika’nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyorum. "
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,4bin okunma
··
1.571 görüntüleme
Sinem Çelik okurunun profil resmi
Kaleminize yüreğinize sağlık hocam. Burdan anlaşılıyor ki insanın kendi keşif ettiği kitaplar daha değerli hocam.
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
Kırıntı okurunun profil resmi
Hayatınızda hep güzel izler olsun :)
Busra korhan okurunun profil resmi
Son cümle her şeyi açıklıyor ...
Çağla okurunun profil resmi
Semerkand kitabının kendine has bi gizemi sanırım okuruyla buluşmadan onunla epey vakit seyahat edebilmesi... Benimle de pek çok yer gezdi. Hem şehrinden hem bu cezbinden daha tatlı manalar yükleyerek başlayabilmiştim. Lakin karşılığını bulamadım. Yorumlarınızla teyit etmiş olduk.. Yazarın Afrikalı Leo ve Doğu'nun Limanları da çağırıyor mekanı ve muhtevasıyla ancak üzülerek gitmeyeceğim Semerkand' ın tecrübesinden.
Cem okurunun profil resmi
Hüseyin hocam bugün okulda çok güzel kapaklı çocuk kitapları gördüm ve aklıma sen geldin..bir ara çocuk kitaplarıyla ilgili güzel incelemeler yazmıştın. Yazmaya devam ettiysen de ben belki de göremedim..Semerkant bende de senelerdir bekleyen bir kitap..senin bu güzel incelemen de belki bir vesile olur...
Hüseyin DEMİR okurunun profil resmi
İnşallah vesile olur Abi. İnsanın okuyunca pişman olacağı bir kitap değil.
1 sonraki yanıtı göster
Ruşen Köroğlu okurunun profil resmi
Çok güzel anlatmışsınız sırf bu yorumlar için kitabı mutlaka okuyacagım
Renksiz okurunun profil resmi
samimi söylüyorum okuduğum en en en iyi kitap incelemesi. okunma hikayesi bile güzel. en sevdiğim kitaplar hakkında insanlar neler demiş arada açıp okurum. sizin yorumunuza şimdi denk geldim. inceleme konusunu insanlar o kadar abartıyor ki 'yine ben ne okudum şimdi' diyorum.
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.