Dune serisine ikinci kitap ile tam gaz devam! İthaki'nin bence en güzel yanlarından biri kapak tasarımı. Her seferinde kitabı elime alırken mutlu ediyor görüntüsü beni. Kelime hatalarına rastlasam da bu seriyi İthaki'den okuyup kütüphaneme yerleştirmekten keyif alıyorum.
Dune Mesihi yine ilk kitap gibi birçok ders verici cümleye sahipti. Dikkat ettiğim birkaç sözü yazarak başlamak istiyorum;
* "Bir insanın sesi, kendisine ait olmalıdır. Kendi tınısının içine gizlenmiş, başka bir adama ait mesajlar taşımamalıdır."
* "Güçlü duyguların ilk kurbanı akıldır."
* "Korku akıl katilidir. Korku toptan yok oluşu getiren küçük ölümdür."
* "Güç, çok fazlasını elinde tutanı izole etme eğilimi gösterir."
* "Akıllı insan kendini biçimlendirir… Aptallar yalnızca ölmek için yaşar."
Bu cümlelerden daha fazlası vardı yine Dune Mesihi'nde. Gelelim ikinci kitabın konusuna. İlk kitapta tüm gezegeni kontrol almıştı Muad'Dib ve İmparator olmuştu. Bu gelişmelerden on iki yıl sonrasını anlatıyor Dune Mesihi. On iki yılda, Paul'un imparatorluğunu kabul etmeyen 61 milyar insan öldürülmüştür. Gezegendeki her yere olmasa da bazı yerlere su gelmiş ve yeşillikle kaplamayı başarmıştır Fremenler. Tabi yine Paul'un büyük desteği ile. Ancak bu gelişmeler bile Paul'un kendini sorgulamasına engel olamamıştır. Ve insani yönü, duyguları daha fazla ortaya çıkmaya başlamıştır.
İlk romanda az rastladığımız Sima Dansçıları'na, Tleilax'lara Dune Mesihi okurken çok fazla rastlıyoruz. Onların yeteneklerini, düşüncelerini daha çok okuyoruz ve öğreniyoruz. Paul'u çok sevsem de favorim olan Duncan Idaho ile bir kez daha karşılaşmak beni mutlu etti. Ancak bu karşılaşmanın da bir nedeni vardı tabi ki... Bir yanda Bene Gesserit rahibesi ve Sima Dansçıları, diğer yanda tahta çıkmasını sağlayan karısı Irulan vardır Paul'un karşısında. Chani'ye olan sevgisi belki de tek iyi yanıdır hayatının.
Roman boyunca Muad'Dib hem kendisini hem de gezegende yaptıklarını sorguluyor. Fremenler tarafından kabul görüp görmediğini, mesih olmanın nelere mal olduğunu düşünüyor sürekli. İlk romandan farklıydı demiştim, işte fark da burada başlıyor. Paul kendisini sorguladıkça insani yönleri, aşkı, dini inançları da ortaya çıkıyor. Bu da okuyucuyu oldukça etkiliyor bence. (Etkilemeli!) Çünkü, o kendinden emin kahramanın, özünde ne kadar farklı olduğunu görüyor okuyucu.
Serinin diğer kitaplarında böylesine güçlü duygularla karşılacak mıyım bilmiyorum. Gerçek Paul ile Dune Mesihi'nde tanıştığımı düşünüyorum. Bir an önce üçüncü kitabı elime almak istiyorum :) Seriyi okumayanlar, çok şey kaybediyorsunuz bilesiniz :)