Gönderi

"Aşk'ın ezelden bir hatırlama, ezel tanışıyla bu dünyada karşılaşma olduğuna iman edeli ben, çok oluyor. Ama aradan geçen süre içinde hatırlamaların da yanıltıcı olabileceğini öğrendim. Çünkü buldum zannedip yanılmak var. Bulup da tanımamak var. Bulup da hatırlanmamak var. En acısı da ezel tanışıyla karşılaşıp onun tarafından hatırlanıp ama onu hatırlayamamak olmalı. Ve evet, aşkın rengi karanlığa benziyor. En azından bu dünya yüzünde böyle. Bir bedene ve bir çok hayata hapsedilmiş aşk, özünden uzaklaşmak mecburiyetinde. O yüzden biraz evvel bahsettiğim savaş hali doğuyor. Arazların bulanıklığı. Neticede ortaya kusurlu bir aşk çıkıyor, elde kalan bu. Cam ırmakta taş gemi ancak kusursuz bir aşkın zuhuru anında kazasız belasız yüzebilir ki o da bu dünyada imkansız. Söylemiştim yontucunun taş gemisi de ancak kusursuz aşkı, yani tek Tanrı Aşkı'nı bulduğu anda usul usul cam ırmağın üzerinde yüzmeye başladı. Ne ırmak ne taş incinir böyle bir seyirde artık... " Nâzan Bekiroğlu / Cam Irmağı Taş Gemi'den...
·
1 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.