Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

120 syf.
9/10 puan verdi
·
6 günde okudu
Platon yine konuşturmuş. Hem filozofluğunu, hem sanatını, hem de kitaptaki bütün karakterleri. Biliyorsunuz Platon’un diyalogları meşhurdur. Uçan kuşu yakalasa tutup konuşturacak. İyi ki de konuşturmuş. Onun sayesinde tarihte yaşamış  bir çok kişinin görüşünü öğrenmiş oluyoruz. Platon’un insanlığa bu hizmeti yadsınamaz bir gerçek. Platon olmasaydı Sokrates’i ve görüşlerini bu kadar iyi tanıyabilir miydik bilmiyorum. Büyüksün Platon! Şölen kitabında da ünlü tragedya yazarı Agathon, tragedya yarışmasında aldığı birincilik hasebiyle evinde bir kutlama yapıyor ve arkadaşları Phaidros, Pausanias, Eryksimakhos, Aristophanes ve Sokrates’i evine  davet ediyor. Platon bu bilge insanlar arasında geçen diyalogları yazmış. Yazmış ama doğrudan birinci ağızdan aktarmıyor bize. Şöyle ki, Apollodoros, Aristodemos adlı bir sokrates hayranından dinlemiş şölende geçen bütün konuşmaları. Apollodoros,  Aristodemos’tan duyduklarını Glaukon diye birine anlatıyor ve kitapta geçen bütün diyaloglar bu şekilde okura aktarılıyor. Bu yönüyle biraz kafa karıştıran tarafı var çünkü zaman zaman hikaye içinde hikaye,  geçmiş zaman için de geçmiş zamana gitme durumları oluyor. Kitaptan kopmamak adına bu detayları kaçırmamak gerekiyor. Şölen’e geri dönelim. Bu bilge insanlar Agathon’un evinde sarhoşlar mı yoksa ayıklar bir türlü anlayamadığım bir ruh haliyle Aşkı ve Aşk Tanrısı Eros’su konuşmaya başlıyorlar. Daha doğrusu niyetleri aşkı ve aşk tanrısını övmek. Bir nevi tefekkür ediyorlar. Her birinin aşka dair farklı farklı görüşleri, övgüleri var. Bunlara tek tek girmeyeceğim çünkü yazı çok uzayabilir. Kitaba genel olarak hakim olan bir görüş var ki o da oğlancılık. Bu abiler oğlancılığa çok sıcak bakan, hatta benimseyen insanlar. Hatta Aritophanes aşkı anlattığı bölümün bir yerinde “Bir erkeğin kesiği olanlar, erkeğin peşini bırakmazlar ve erkeğin dilimleri olduk­ları için çocuklukları boyunca erkekleri severler ve erkeklerle sarmaş dolaş olmaktan, yatıp kalkmaktan zevk alırlar. Hatta çocukların ve delikanlıların en iyileridir bunlar, çünkü en er­kek bunlardır doğaları gereği. Bazıları aldanır da edepsiz olduklarını söyler bunların. Ama edepsizliklerinden değil, yürekliliklerinden,yiğitliklerinden ve erkekçe görünümlerinden dolayı yaparlar bunu, istekle sarılırlar kendi­lerine benzeyene çünkü.” diyor. Anlaşıldığı üzere oğlancılığa baya sempatik bakıyorlar. Tabii sadece Oğlancılık mevzusu anlatılmıyor. Aşkın ne kadar kutsal bir duygu olduğu, gerçek aşkın ne olduğu, insanın nasıl ve neye aşık olduğu son derece estetik bir dille farklı görüşler halinde okura sunuluyor. Aşk üzerine daha önce Arthur Schopenhauer’in Aşkın Metafiziği kitabını okumuştum. Schopenhauer bu konuya daha gerçekçi yaklaşıyor ve aşkın,  türün devamı için içgüdüsel olarak kişilerin birbirlerine duydukları ilgi olarak tanımlıyor. Şölen’de ise daha duygusal yaklaşılıyor aşk konusuna ve kutsal bir anlam yükleniyor. Öyle ki Aşk Tanrıları bile var. Bu bakımdan Schopenhauer’in görüşüne daha yakın olduğumu belrtmekle birlikte,  buradaki görüşlere de saygı duyduğumu söylemeliyim çünkü harikulade anlatıyorlar. Kitabın ilk yarısına bakıldığında Aşka ve Eros’a ithaf edilmiş sanki. İkinci yarısı ise adeta Sokrates’e övgü mahiyetinde. Aşk ile alakalı en son Sokrates konuşuyor. Sokrates devreye girdiği ilk andan itibaren heyecanlanmaya başlıyorsunuz. Adam King! Soruya soru ile cevap vermesi, kendi diyalektiğiyle,  kurduğu diyaloglarla okuyanı mest ediyor, diğer kişiler içinde adeta bir yıldız gibi parlıyor. Sokrates, “ Her şeyden önce aşk, en iyiyi ve güzeli arzuluyorsa; iyi veya güzel değildir. Çünkü, kendinde olan bir şeyi arzulamak saçma olur." aşka dair bu tanımı ile haydaa dedirtiyor arkadaşlarına bize. Devamında ise kendisine aşkı anlatan bilge bir kadın olan Diotima'dan öğrendiklerini arkadaşlarıyla paylaşıyor. Diotima aşk konusunda o kadar çok şey söylemişki hangisini yazsam bilemedim. Küçük bir alıntı paylaşayım. “Aşk var ya aşk, iyi ve kötünün tam ortasında olandır. İyi veya kötü değildir; ama iyiyi, güzeli arzular. Bizi ona götüren araçtır." diyor ve aşk konusunda yine kafamız karışıyor. Aşkın ne olduğunu tam olarak öğrenemeyeceğiz sanırım. Kutlama gecesinin sonuna doğru çat kapı Alkibiades sarhoş bir vaziyette Agathon’un evine geliyor. Platon bu fırsatı kaçırır mı hemen konuşturmuş Alkibiades’i de. Hem de öyle bir konuşturmuşki Sokrates’i kendisi övmesin diye Alkibiades’i kullanıp onun ağzından övmüş. Bu arada laf aramızda Alkibiades Sokrates’e aşık bir adammış ama Sokrates hiç yüz vermiyor. O taraklarda bezi yokmuş çünkü Sokrat’ın.  Alkibiades bunun kırgınlığıyla hem sitem ediyor hem de deli gibi övüyor Sokrates’i. Gece yavaş yavaş gündüze kavuşurken bu kadar erkek sevici bir adamın bir arada bulunduğu bir evde kazasız belasız sabaha ulaşmalarına baya sevindim. :) Kitap böyle sonlanıyor. Gerek Tanrılarıyla, gerek mitolojik göndermeleriyle mitolojik bir eser okuyormuş hissi veriyor okura kitap ve adı gibi bir şölen yaşatıyor. Kitabı felsefeye ilgi duyanlara da duymayanlara da  tavsiye ederim. Şahsen ben okurken çok eğlendim. Öyle ki bu aralar okuduğum kitaplara inceleme yazmazken bu kitaba yazmak geldi içimden. Umarım sizler de okur ve keyif alırsınız. Sevgiler…
Şölen
ŞölenPlaton (Eflatun) · Say Yayınları · 20184,026 okunma
··
269 görüntüleme
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, ben de incelemenizi okurken eğlendim bayağı. Genelde bu tip eserleri günümüz koşullarına göre değerlendirip, iğrenç bir kitap minvalinde yorumlarda bulunmak daha popüler burada. Ama siz bu kolay yolu denememiş, ne okuyup gördüyseniz, keyifli bir şekilde anlatmışsınız. Anladığım kadarıyla öykü bir Uzo masası muhabbeti (Vardır herhalde kökenleri o kadar:) İşte Antik Yunan'da alkol masasına Sokrat meze oluyor herhalde, aşkla beraber. Teşekkürler, güzel bir inceleme olmuş.
Rahime okurunun profil resmi
Homoseksüellik var diye diğer bütün güzellikleri görmezden gelemezdim. :) İçtikleri Uzo muydu bilmiyorum. Galiba şarap içiyorlardı. Ama bir kafaları var jüpiter. :) Ben teşekkür ederim Erhan Bey. Sağolunuz...
Mehmet D. okurunun profil resmi
Lut Kavmi maşallah :)
Rahime okurunun profil resmi
Hahaha :) sorma ya... Her an fena bir şey olacak diye korkarak okudum.:))) Neyse ki kötü gözle bakmadılar birbirlerine. :)
12 sonraki yanıtı göster
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Elinize sağlık gayet güzel ve içten bir inceleme olmuş. Pascal, "beni tanımasaydın, aramazdın" der bir eserinde. Sokrates'in Eros'a yaptığı yakıştırmayı filozofa yapıyor Pierre Hadot da. Filozof bilgeliği bilmeseydi, onu aramazdı; elde etmiş olsaydı ona karşı sevgi beslemezdi. İşte philo - sophia tam da Eros gibi bu iki arada bir derede kalmış hali tanımlar. Yakın zamanda benim de okumak istediğim kitaplardandı, hatırlattığınız için teşekkürler.
Rahime okurunun profil resmi
Ben teşekkür ederim. Emin olun Şölen, benim yazdıklarımdan daha fazlası olan bir kitap. Kitabı okuduktan sonra belki hak ettiği incelemeyi siz yazarsınız. :) Sevgiler...
Nesrin A. okurunun profil resmi
Sokrates'ın 'Gerçek aşkın cinsel zevkle hiçbir ilgisi olamaz ve gerçek aşıkların hiçbirisi buna boyun etmemelidir.' gibi bir düşüncesi var. Ve klasik felsefede Schopenhaur'a kadar da böyle gitmiş ki arada yaklaşık bin sene var. (Okuduklarımın yalancısıyım.) Belki de reddedişleri ondandır :) Diotima da Niteliksiz Adam da baş karakter olarak karşıma çıktığından beri çok merak ettiğim bir dişi. Demek ki bu kitap kaynakmış Sokrates'ın yakınlığına dair. Fırsatım olsa da dünyadaki tüm iyi kitapları okusaydım keşke. Çok ilgimi çeken bir inceleme olmuş. Elinize sağlık.
Rahime okurunun profil resmi
Zaten bu filozoflar hep farklı görüşleri savunuyorlar. Sadece aşk konusunda bile yüzlerce görüş var. Hangisi doğru bilemiyorum. Galiba felsefede salt doğru diye bir şey yok. :) Diotima'nın Niteliksiz Adam'da da geçtiğini bilmiyordum. Tam bir bilge kadın. Sokrates'le diyaloğu muhteşemdi. Tabii bu diyalog gerçekten yaşanmış mı yoksa Sokrat hayal ürünü olarak mı anlattı bilmiyorum. Bu arada Nitrliksiz Adam'ı okumalıyım sanırım. :)
3 sonraki yanıtı göster
Hatice okurunun profil resmi
Rahime hanım yine antik kuntik bi kitap devirmişsin maşallah :) Sıkıntı sevmekte değil, bahsettiğin sapkın davranışta.. fıtrata ters olmasa zaten bi kavim bu yüzden helak edilmezdi diye düşünüyorum.. bu eğilim insan yaratılışından beri varolan bişey demek ki.. tuvalet eğitimi ya da baskın anne karakteri bile sebep olabilir yani birsürü sebebi olabilir... sabaha kadar kazasız belasız olmalarını da bence insanca sevmelerine bağlayalım da Platon a akşam akşam sövdürmeyelim :))
Rahime okurunun profil resmi
:)) Şimal Hanım sizde yine beni tebessüm ettirmeyi başardınız. Ömrünüze bereket. :) Evet tarihin hangi sayfasını çevirsek homoseksüellikle karşılaşıyoruz. Platon'a sövdürmeyelim bence de. Adam büyük hizmet yapmış 2000 yıllık eserler vermiş bize. Yazık. :))
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.