Gönderi

"İskender rabbin sana iki göz bir yüz vermiş. Bir gözünle içine bir gözünle dışına bakacaksın ki yüzün başkası için bir ayna olsun. O ayna iç içe görüntüler oluşturduğunda sen de içindeki benlerle tanışacaksın. İçindeki her 'ben' seni kendinden başkasına bakmaya götürecek. Sonra bir de bakmışsın ki sen kendinde âlemi görüyorsun. Kendinde ben diye bir şey kalmamış. Hükmeden ile ezilen, acı çeken ile acı veren bir olmuş. Acı çekenin acısı niye beni de acıtıyor dediğin an hükmetmeyi bırakacaksın. Tevhide koşan adam hükmü de, mührü de, acıyı da, şerri de, geçmişi de, geleceği de daha üstte olan bir ele bırakır ve rahatlar. Benliğini koca bir put bilip kırmadıkça tevhide nasıl ulaşır insan. Hepimiz katmanlardan oluşuyoruz. Her bir katmanımızı bir ayeti tekrarlayarak kırıyoruz. Tevhide ulaşmak gibi bir derdin yok mu İskender? O zaman neden bazı işlerinde dine sığınıyorsun ve seni açmayan alanlarda kendine din üretiyorsun? Tevhitten uzaklaşan ruhun parçalanıyor, her bir parçan bir başka bilgi kırıntısında kayboluyor. Faşizme, ideolojilere, ırkçılığa, kibre bulanıyor ruhundan sıçrayan kırıklar. Her bir parçan başka bir bilgiyi yüceltmeye şartlanmışken sen de Allah'ı birleyecek ruh kalmıyor işte! Ruhsuzluğun bu yüzden! Oysa işte ben bunları düşünerek her seher vakti 'la ilahe illallah' diyerek ruhumu kainatın her zerresinden topluyorum. Hani dalga geçiyorsun ya benimle gece kuşu diye. İşte ben ruhumu kargadan bile toplayıp hak diyorum, leylekten toplayıp levlak diyorum, senden de toplayıp el-hak diyorum."
·
18 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.