Gönderi

Kam, elindeki cümbüşlü küçük davulu çalarak ateşin etrafında dönmeye başladı. Bir taraftan da uğultuya benzeyen bir sesle yaslı türküler söylüyordu. Çerilerden birisi “İşte Suluki bu…” dedi fısıldayarak. “Çok büyü bilir. Ecinnilerle ahbaplık eder.” Seravil, henüz İslamiyet’i tam öğrenememiş Oğuz boylarının birçoğunda Şaman geleneklerinin süregeldiğini bildiği için bu gördüklerine şaşırmamıştı..... Hala yeryüzünde dolaşan Seyit Hasan’ın ruhu, yanan ateşle beraber ıstıraplarından kurtulup Gök Tanrı’ya uçacaktı… Yanında da atını, avradını ve silahını götürecekti. “Ölmüşe ne davulun faydası var, ne de kopuzun…” dedi Seravil, genç adamın gözlerinin içine bakarak. “Geride kalana teskin verir mi, onu bilmem.”
Sayfa 17 - Yakın Plan
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.