Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
ARTHUR SCHOPENHAUER … Bir deha, edebi dili harika olan düşünür... Yazdıklarını okurken illaki kendinizden tespitler bulacaksınız.Arthur belki insan sevmez ama insanı çok iyi tanıyıp ve yerinde tahliller yapan bir şahsiyet.Ona hayranım.Her ne kadar katılmadığım noktalar da olsa. Açık sözlülüğü, yapmacıktan uzak olması beni en çok çeken şey.Şunu merak ediyorum, Virginia ile birbirini tanısalardı ne düşünürlerdi birbirleri hakkında?Biri kadınları aşağılıyor diğerifeminist ama ikisi de çok zeki. Kadınlar hakkında bir tartışma olsa kim kazanırdı? İkisini aynı anda sevmek gülünç geliyor bazılarına.Ama değil.Neyse konuya geleyim, pardon. Schopenhauer’i okumak için benim fikrimce hayatını ve de felsefesini iyi bilmelisiniz çünkü düşünür kendi hayatını felsefesine yansıtmıştır.David E. Cartwrigt’ın kitabı var Arthur 'un hayatını anlatan, gayet ayrıntılı, yalın ve akıcı. Birçok soru işaretine cevap verilmiş, tavsiye edebilirim. Not:Bu kitap feminist kardeşlerimin severek okuyacağı bir kitap olmayabilir şimdiden söyleyeyim, okurken besmele çekiniz naçizane tavsiyem. Kitap neyi anlatıyor? 80 sayfalık bir kitap bu kadar çok tespit yapabilir mi?Arthur yapar. 1-Arthur’un kadınlarla alıp veremediği nedir? 2-Arthur kadınlar hakkında ne düşünüyor? 3-Aşk var mıdır? 4-Aşık olmanın nihai amacı nedir? 5-Aşık olurken seçim nasıl gerçekleşir? 6-Neden fiziksel özellikler önemli? 7-Cinselliğin aşkla ilişkisi Gibi sorulara cevap verdiği bir kitap.Onun penceresinden cevaplayacağım soruları. Birinci kısım kadınlara dair söylemlerini içeriyor. Arthur’un kadınlara olan meşhur tutumundan bahsedeyim; Arthur efendi diyor ki ; kadınların tek bildiği emek sarfettiği giyim kuşam, cilt bakımı dans, sevdiğinin gönlünü kazanma ve bunlarla bağlantılı eylemler.Ona göre kadın erkeğe itaat etmek için yaratılmış ve onlar borçlarını doğum sancısıyla,çocuk bakıp büyütmek ve erkeğe itaat ile öderler. Kime olan borcumuz Arthur Bey? Ona göre, kadınlar zihin bakımından dar görüşlü akli melekeleri zayıf yaratıklar. Ona göre kadın kocası ölsün de mirasına konayım rahat ve refah içinde yaşayayım der bu sebeple erkeğin para için yaratıldığını düşünürler.Diğer taraftan kadınlar dürüstlük , adalet, metanet,vicdanla ilgili konularda erkeklerden daha aşağıdadır.Dolayısıyla iki yüzlülük ve riyakarlık kadınlarda doğuştandır. Bu bodur. dar omuzlu, geniş kalçalı ve kısa bacaklı soya, •cins-i latif" ismini verebilen sadece cinsel içgüdüsüyle aklı yahut görüş ufku bulutlanıp kararmış olan erkeklerdir. Çok eşlilik olması gereken ve tek eşlilik erkeklere yapılan bir haksızlık, kadına miras ise verilmemelidir.Avrupa’da kadına fazla ve gereksiz önem verildiğini düşünürken, o sıralar kullanılan hanımefendi kelimesi bile kullanılmamalı parayı kazanan kadınlar değil erkeklerdir.Kadınlar ne mutlu ne mutsuz olmalıdır bu onların yararınadır ve erkekleri rahat ettirecektir. Görüyorsunuz ya çok kaba ithamlarda bulunmuş Arthur hazretleri.Bunlar sadece birkaçı söylediklerinin. Ben bu tutumunu yaşantıları ile bağdaştıyorum (ki çoğu yazar bu şekilde düşünüyor), annesi ile yaşadığı sorunlar, babasının intiharı, hayatı boyunca hep kadınlar tarafından red edilmesi…Özellikle babasının ölümünden sonra Schopenhauer, annesiyle iyi ilişkiler kuramamıştı. Annesinin Schopenhauer’a yazdığı mektuplardan biri, aralarındaki ilişkiyi gösteriyor: “Tahammül edilir şey değilsin, başına bela oluyorsun insanın, seninle birlikte yaşamak güç; ukalalığın bütün iyi taraflarını gölgede bırakıyor, başkalarında kusur bulmadan edemediğin için, o iyi yönlerinin dünyaya hiçbir faydası yok.” Esasında kendisi de aşık olmuştur hem de aralarında 26 yaş farkı bulunan bir kıza…Kız kendisinden tiksindiğini açıkça söylemiştir.Hep bir redddedilme ve kadınlar tarafından itici bulunma…Hoş miras bırakılmamalıdır kadına demiştir ama tek miras bıraktığı uzun yıllar yaşadığı(aşık mıydı bilmiyoruz) bir kadındı.Kadınların zeka konusunda aşağı olduğunu söylüyor kendileri.Çocuk zekayı anadan, iradeyi babadan alır da diyor.(E yani burumda erkekler de zeki değil, çünkü annesinden alıyorlar zekayı? ) Bakmayın bu tutumuna ‘’Kadınlara çok düşkündüm beni bir anlasalardı…’’ diye itiraflarda bulunmuştur. Schopenhauer’in kadınlarla ilgili görüşlerinin hayatının ileriki dönemlerinde değişip değişmediyse bilinmiyor. Her ne kadar Wagner’in arkadaşı ve Nietzsche’nin tanıdığı Malwida von Meysenburg, bir kadın arkadaşının, yaşlı filozofun “Oo, daha kadınlarla ilgili son sözümü söylemedim.” dediğini aktarsa da, ünlü filozof, konu hakkında son sözünü yayımlamadan hayatını kaybetmişti. İkinci kısım ise muhteşem tespitler ile dolu,aşka dair söylemlerini ele alıyor. Arthur’a göre aşk vardır yalnız bu tamamen yaşama iradesi ve cinsel içgüdü ile alakalı.Ne kadar büyük olursa olsun her aşk bütünüyle cinsiyet içgüdüsü ile ilgilidir.Aşkın nihai amacı gelecek neslin oluşturulması işi, üremedir. Gelecek insanların varlığı bizim içgüdümüz tarafından koşullandığına göre tabiatımızda yapacağımız seçimi de belirleyen şey, aşktırAşk tabiiatın amaçlarina ulaşması için bizim içimize koyduğu bir yanılsamadır.Aşk serüvenin amacından daha soylu ve yüce bir amaç yoktur Schopenhauer’e göre; aşk yeni varlıkların dünyaya getirilmesini sağlar çünkü. Birbiri ile tamamen zıt; düşünce beden olarak uygunluğun bulunmadığı kişiler arasında da aşk yaşanabilir, düşmanlıktan, nefretten aşk doğması da pekala mümkündür.Böyle bir aşk deyim yerinde ise gözlerini kör eder ve evlilik ile neticelenirse mutsuz bir evlilik ortaya çıkar. Aşk, yaşayan kişinin kendi seçimi değildir mükkemmel, güçlü bir neslin devamı için seçimi tabiat yapar.Bundan dolayı herkes öncelikle güzel olanı arzu eder, üstelik herkes kendinde olmayan özellikleri kusurları güzellik olarak görür, çekici bulur.Mesela çelimsiz bir adam balık etli kadınlardan hoşlanır iken, sarışınlar esmerlerden hoşlanır.(Bu durumda erkekler neden minyon kadınlardan hoşlanır aldınız cevabınızı) Aynı şekilde herkes kendikinin tersi mizaçta olan birini ister.Bir erkekte güzel bir kadını seçmeye iten , türde en iyiyi hedefleyen içgüdüdür, erkek her ne kadar zevkini arttırmaya çalıştığını düşünse de.Bu yüzden; kalçanın bele oranı ve göğüsler gibi vücut oranı erkekler için önemlidir çünkü doğurganlığa işaret eder, görüldüğü gibi erkek seçimini kendisini yapmaz, seçimi yapan gelecek nesli oluşturma içgüdüsüdür.Seçimimi yönlendiren başka etkenler de vardır : Yaş, sağlık, kemiklerin yapısı ve güzel bir yüzdür.Üreme kabiliyeti olan herkes bu amaç uğruna aşık olduğu kişi için her fedakarlığı yapabilir. Arthur’un söylemek istedikleri bunlarla sınırlı değil, daha fazlasını yazsam size haksızlık etmiş olacağım​ musmutlu kalın. Keyifli okumalar, sevgili dostlar…️
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)
Aşka ve Kadınlara Dair (Aşkın Metafiziği)Arthur Schopenhauer · Say Yayınları · 202013,2bin okunma
··
2.099 görüntüleme
Metin T. okurunun profil resmi
Tüm serserilerin arkadaş canlısı olduğunu, ya da daha çok, üniversite yıllarımda fark ettim. Kendi hayatımda yakalamıştım. Hatta, adını bile koymuştum. Üniversite arkadaşlıklarımla kıyaslayıp bol bol üstünde düşünmüş ve gerçekten kristalize edebilmiştim kendim. Yıllar sonra öğrendim ki, soyadı zor Arthur ta 1840'larda söylemiş. Gerçi başına, yalnızlığı besleyen duygunun aristokratik olduğunu da eklemiş. Neyse. Demek ki, bizim Eco haklıymış. Hani demiş ya, bu gök kubbe altında söylenmemiş bir laf kalmadı, diye. Post-modern edebiyat biraz da Eco'nun bu tespitine bakar. Eco ve OP Boğaziçi Ü.nde bir konferans verdiler birlikte. Bizim her şeyi ama çoğunu yanlış bilen gasteciler ve edebiyatı daha bilmeyen eleştirmenler, Eco'ya, biliyon mu Eco, bu Orhan senin kitaptan intihal yaptı demeye getiriyorlardı. Adam gülümsedi sadece. Sonra da, intihal öldü diyen bir seyirciyi alkışladı. Yazınız aklıma neler getirdi. Aklın absürt işleyişine hep çok şaşırdım. Halbuki şaşırmanın kendisi absürt. Kaleminize sağlık.
Diotima okurunun profil resmi
Serserilik bana da arkadaş canlısı izlenimi veriyor ve de daha samimi.Belki de daha özgür ruhlu oldukları içinden geldiği gibi yaşadıkları için serseri olmuşlardır. Yaşasın serserilik😄 Arthur hep yalnız oldu ama otoriter ve aristokratik olduğu için mi yalnızdı yoksa yalnız olduğu için mi aristokratik biriydi bilemiyoruz.Belki de o da serseri ruhlu idi.Ama ben her zaman kendisinin yalnız olmayı aslen istemediğini sadece birilerinin kendisini anlamasını istediğini, ilgiye ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.Onu anlamak zor, bu kadar yalnız olup, yalnız ölüp insanlar hakkında daha iyi tahlil ve de mükemmel benzetmeler yapan birisi var mıdır hocam? Ben teşekkür ederim, güzel düşünceleriniz için Metin Hocam​.☺️
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Ferda okurunun profil resmi
Benimle incelemenizi paylaştığınız için öncelikle size çok teşekkür ederim, akıcılığınızı güzel korumuşsunuz şimdi iğnelemelerin sebebini daha iyi anlıyorum ve bu denli sert bir genelleme yapmasını da empati kurmaya çalışınca çok daha aydınlık fazlasıyla şansızmış! Şunu da ekliyim ilk eserini okuduktan sonra diğer eserlerini okumayacağım diye de hiç düşünmedim çünkü doğru bulduğum çok harika ayrıntıları vardı bu zevkten mahrum kalmak istemezdim..
Diotima okurunun profil resmi
Rica ederim hanımefendi.Okuyunuz pek tabii, Arthur diğer bütün filozofların ihmal ettiği birçok nokta hakkında yorum yapmıştır.Hemen hemen her konuda tespitlerini görebilmek mümkün.Ciddi manada hayranlık duyulacak bir insan.Ben de okumadım her kitabını ama okuyacağım.Onunla ilgili istişare yapabiliriz, bundan zevk duyarım.🙏🙂
Emin K. okurunun profil resmi
Neredeyse bir şey kalmamış geriye, "Eğer bir kadın bir erkeğin aklına vurulduğunu söylüyorsa, bu ya boş ve gülünç bir iddia ya da yozlaşmış bir mizacın mübalağasıdır" alıntısı dışında. Kitapta en dikkat çeken etkili ifade edilmiş düşüncelerden biriydi unutmadığım. Detaylı incelemeniz sayesinde, üç yıl evvel okuduğum kitabı tekrardan baştan başa hatırladım, elinize sağlık.
Diotima okurunun profil resmi
Bunun doğru olmadığını ikimiz de biliyoruz ama değil mi? Teşekkürler beyefendi☺️
Mustafa Diyar okurunun profil resmi
İnceleme için teşekkürler. Okumama gerek kalmadı. :))
Emin K. okurunun profil resmi
Rica ederim hanımefendi. O Schopenhauer'in düşüncesi tabii ki. Doğruluk değeri kazandığı zamanlar da vardır. Mutlak bir yanlışlık vardır diyemeyiz. Felsefeyi de Schopenhauer 'i de güzel kılan bu. Sizin de yukarıda belirttiğiniz gibi biz Schopenhauer 'i öyle kabul ettik zaten o ayrı. :-) Ben oradaki düşüncenin ifade ediliş biçimine tavım.
Diotima okurunun profil resmi
Tabiki öyle haklısınız, doğruluk kazandığı zamanlar var ama bu her iki cins için de geçerli.EVET BİZ ONU BÖYLE KABUL ETTİK 🙃
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.