RAHATSIZLIK BEDENİMDE DEĞİL, RUHUMDADIR!
Hem de öyle
büyüktür ki; bedenin bütün gözeneklerinden içeri sızarak onu da istila eder sonunda!
...
Canlı Olmaktan Duyduğum Tiksinti Öyle Büyük,Dehşet Öyle Kudretlidir ki!
...
Ölmekten bütün varlığımla iğrenirim.
İlerlemek ve durmak iki aynı, iki
imkansız şey.
Umudun,inançsızlıktan farkı yok,
ikisinin de hamuru soğuk ve külle
yoğrulmuş.
"Boş şişelerle dolu bir rafım ben!"
...
Neyi istediğimi ya da istemediğimi bilmiyorum. İstemeyi bilmez oldum,nasıl
istendiğini bilmiyorum,
Normalde istediğimizi ya da istemeyi istediğimizi bize belli eden
duyguları ya da düşünceleri anlayamıyorum.
Ne kim olduğumu biliyorum,
Ne ne olduğumu!
Koca evrenin ansızın çöken hiçliğinin altında, üzerime bir sur yıkılmış gibi yatıyorum!
...
Şu iğrenç saat, ya olur hale gelecek kadar azalsın ya da bir sonu olacak kadar büyüsün.
Gün bir daha ışımasın,
Ve ben ve bütün bu oda ve ait olduğum havası, hepsi Gece’de can
bulsun,karanlık’ta mutlaklığa kavuşsun ve geriye hiçbir şey kalmasın benden!
...
Bazen geceleyin uyandığımda alın yazımı dokumakta olan, görünmez eller hissederim.
Hayatı gömüyorum.
Hiçbir şeyim,herhangi bir şeyin akışını kesintiye uğratmıyor!
...
Gün ortasında uyuklayan,sarhoş bir köleye benziyorum tek bedende iki acizlik hali birden!
...
Kendimdeki
bene geri dönüyorum,
bir hiç olsa bile.
Ve gözyaşsız yaşlara benzeyen bir şey donup kalmış
gözlerimi yakıyor,
var olmamış bir sıkıntıya benzeyen bir şey kupkuru boğazıma oturuyor.
Ama ağlamış olsam,ne, ne uğruna ağlamış olacağımın farkındayım,
ne de niye ağlamadığımı
biliyorum!
...
Yüreğimin tam ortasında büyük bir yorgunluk var.Asla olamadığım kişi beni üzüyor,
ondan bana kalan anılardan neye olduğunu anlayamadığım bir özlem kabarıyor.
Umutlara ve kesin inançlara çarpıp düştüm, benimle birlikte bütün batan güneşler de düştü!
...
Hayatın içi Oyuktur,
Ruhumuzun içi Oyuktur,
Bütün dünyanın içi Oyuktur!
...
Dünyayı
kaybettim.
O anın biricik gerçekliği olan ruhumun en derin yerinde yoğun, gözle görülmez
bir ıstırap var.
Karanlık bir odada oturmuş, ağlayan bir erkeğin sesinde okunan bir hüzün!
...
Ruhum buz kesiyor;
İnsan yüreklerinden sürüldüğümü,
kendi gecemde yapayalnız kaldığımı,
kapalı kapılarının dilsizliğinin karşısında, dilenci gibi
ağladığımı hissediyorum!
...
Uykusuz uykular uyuyor(d)um!
...
Yüreğim, yabancı bir kitle gibi canımı yakıyor!
...
VE HER ŞEY SAHTEYDİ!
...
Her şey elimden kaçıyor, buharlaşıyor.
Bütün hayatım, anılarım, hayal gücüm ve
içerdikleri ve nihayet kişiliğim;
Her şey benden kaçıyor,
her şey buharlaşıyor.
Başkası olmuş
olduğumu,
başka hissettiğimi,
başka düşündüğümü hissediyorum hep!
...
Benim yerime hep düşlerimden biri
düşünüyor,konuşuyor ya da eyliyor,
ben de bir an geliyor,onun içinde hayat buluyorum!
...
.
Bir şeyler anlatıyorum,konuşan bir başka ben. Gerçek beni düşündüğümde tek
hissettiğim;hayat karşısında alabildiğine yetersizlik, sonsuz bir boşluk,müthiş bir
beceriksizlik!
...
Hayat hiç bitmeyen bir bozgun, bir
dağılmadır!
...
Kendimi arıyorum
Ve hiçbir şey bulamıyorum.
İstiyorum ve olmuyor!
...
Kimin izleyicisiyim ben böyle?
Kaç kişiyim?
Ben kimdir?
Kendimle ben
arasındaki bu mesafe nedir?
...
Bağırmak isteyecekken yakalıyorum kendimi!
...
Kendi
gözümde kaybolmuşum,
kimsenin bulamayacağı bir yere gitmişim sanki!
...
Kendimi
katıksız bir boşluk,bir insan yanılsaması, bir varlığın mekanı,tuhaf bir böceğin boşu boşuna,hiç olmazsa ışığın ılık bir anısını bulmak için didindiği karanlık bir bilinç gibi hissediyorum!
Can Yayınevi