Gönderi

Viran Ceket
https://1000kitap.com/yazar/vusat-o-bener 'in anısına.. Acıktım. Ne pişirmeli? Dolabımda hazır yemeğim olsa yesem, ısıtıp yesem. Hep acıkınca gelir aklım başıma. Önceden hazır yemeğim olsa ne güzel olurdu. Huy edinmeli tokken yemek yapmayı ama nerede. İnsanın hiç tokken yemek yapası gelir mi, gelmez elbet. Annem yapardı. Kahvaltıyı yapardık hemen öğlen, akşam yemeklerini yapmaya koyulurdu. Önceden mi düşünürdü, o an mı aklını gelirdi. Annem yanımda olsa şimdi, her şey hazırdı. Onu da mı getirsem yanıma. Yıllardır yalnızım. Yemek, ütü, bulaşık, temizlik yoruldum. Hepsi ağır gelmeye başladı. İnsanın zamanla bulunduğu koşullara alışması gerekir, benim ise hayatım git gide düzensizleşti. Evlenmeli miyim? Babam hep demiyor mu, evlen oğlum en azından aşın pişer. Evde aş pişsin diye evlenilir mi? Belki. Onların derdi torun sevmek, oğlumuzu da evlendirdik deyip koltuk kabartmak. Dışarıdan mı söylesem yemeği? Olmaz, tasarruf yapıyorum. Dışarıdan yemek ile evde yemek arasında ne kadar fark var. Ucuz yemek yersen, döner ekmek neredeyse aynı. Söylüyorum o zaman dışarıdan. Olmaz. Alışırsın. Bu duruma hazır yemek ile düşmedin mi? Yemeğin hazırlanması, bulaşık ayrı dert. Evleneyim iyisi mi. Babam sevinir. Annemi getireyim. Bisküvi var onunla geçiştireyim. Sağlıksız. Her şeyin de çok sağlıklıydı. Tokken yemek yapmaya alışmalıyım. Bulaşık? Bir bulaşık makinesi alsam. Param yok. O kadar param olsa dışarıdan yerim. Parasız evlenilmez. İnsanın sürekli acıkması ne büyük sorun. Kalktım. Mutfağa yürüdüm. Fasulye pişirsem. Severim. Akşamdan ıslamak gerek. Hem uzun sürer. Buzdolabının kapağını açtım. Domates, kaşar, sucuğu gözüme kestirdim. Kaşarlı domatesli sucuk. Pratik. Tava. Bulaşık, lavaboda. Güzelce yıkadım. Domatesleri eritip, sucukları attım içine, üzerine de kaşar. Pişirdim. Gazeteyi yaydım masaya. Yemeğimi yedim. Annemin yemeklerine benzemez. Bekar yemeği. Uyuşukluk çöktü. Uyusam biraz. Hep böyle olur. Şekerim yükseldi. Sait Faik’in dediği gibi şakacıktan elimi yatağın üzerine koysam. İçim geçiverir. Tatlı tatlı. Nasıl dayanılır. Uyku dünyanın en büyük nimeti. Ayılmalı. Kahve yapayım. Filtre. Yeni çeşitlerini aldım. Olmaz. Uykum kaçar. Kaç gece uykusuz kaldım. Uyumamalıyım. Nasıl da bastırıyor tatlı tatlı. Sevdiğinin saçlarına dokunur gibi. Bir tıpırtı geliyor. Kulağımı verdim. Yağmur. Tatlı baskınım geçti. Pencereye koştum. Camı açtım. Ne demişti arkadaşım yağmura koştuğumu görünce, İbrahim her yağmurda ilk defa yağmur görüyor gibisin. Hızlandı. İçim ferahlıyor. Çok hızlı yağıyor bu şehirde yağmur. Dışarıya mı çıksam? Çocukken çıkardım. Her yağmurda, sırtımda viran bir ceket. Toprak kokardı. Çıkmayacağım. O koku eksik. Bu şehirde her şey biraz eksik. Ah o toprak kokusu. Öyle deme derdi ninem, ölüleri özlemekmiş. Ölülerime özledim. Eski ceketimi de. Elimi uzattım camın arkasına, birkaç damla yağmur düştü elime. Yüzüme sürdüm. Ninem de olsaydı yanımda. Ben onun yanında mı olsaydım. Ölülerimi özledim. Sırtında kırmızı entarisi. Entarisi ile defnetmeliydik. Şimşek çakıyor. Küçükken çok korkardım. Nasıl koşardım yağmurun altında. Toprak kokusu. Yavaş yavaş yağardı, toprağı sindire sindire. Faydasız bilirlerdi köylülerim hızlı yağmuru. Faydasından çok zararı olur. Bu şehrin neyi faydalı ki? Gökyüzüne bakarak bilirlerdi ne zaman yağacağını. Açıkta samanı olan telaşlanır, mahsulü olan sevinirdi. Her yağmurda duygu patlaması yaşamam bundan. Burada hiçbirisi yok. Yağmurun heyecanını paylaşacaklarım da. Ne güzel yağar ağaç dallarına yağmur. Toprağı yara yara akar. Dedem toprak yarıklarını takip ederek eski para ararmış. Bulurmuş da. İçimi ferahlatıyor yine de. Bir keresinde sarı liralar bulmuş da kandırıp elinden almışlar. Saf, iyi yürekli adammış. Halim dayı vardı. Define sözü geçtiğinde gözlerinin içi parlardı. Yaş 70, ya bulursak. Yağmur yağdıkça içimdeki dertler akıyor, toprakları yara yara. Doğanın parçası, doğa ananın gözyaşları. İnsanlara ağlıyor. Hızlı akanlar çocuklarının dramına, yavaş akanlar mutluluğuna. Viran ceketim sırtımdan hiç çıkartmamalıydım. Ninemi de hiçbir zaman yalnız bırakmamalıydım. Yağmur dindi. Bu şehirde yağmurlar hızlı yağıyor. Pencereyi kapattım. Gittim yatağımı elimi koyuverdim şakacıktan. İçim geçmiş. Yarın ilk işim viran ceketimi sırtıma geçirip ilk yağmuru beklemek. Toprak yarıklarında eski para arayacağım. Ya bulursam?
··
376 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Mehmet Ali Aydemir okurunun profil resmi
Harika 👏
İbrahim okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim, zaman ayırıp okuyan herkese :)
İlhan Ataç okurunun profil resmi
..."Dışarıdan mı söylesem yemeği?Olmaz, tasarruf yapıyorum.Dışarıdan yemek ile evde yemek arasında ne fark var.Ucu yemek yemekle,döner ekmek neredeyse aynı.Söylüyorum o zaman dışarıdan.OLMAZ.Alışırsın"...Daha sonra bir önceden olumsuz gelen evlilik durumu cazip hale geliyor.Bu iş yaşantıda beni şaşırtan ani,hızlı geçişler.Bence akıcılığı sağlayan da bu olmuş.Basit bir konu bu kadar canlı,vurdumduymaz anlatılabiliyorsa kendinize haksızlık etmeyin de ciddi meselelere gelin derim!Kaleminize sağlık.Okuduğum farklı hikayelerden biri oldu.Takipteyim:)
14 öğeden 11 ile 14 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.