Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

101 syf.
1/10 puan verdi
Aliya İzzetbegoviç'e ait olan bu eser, esasında Begoviç'in konuşmalarından bir derlemedir. Baştan izah etmekte fayda görüyorum, ben de bu eseri Fide yayınlarından okudum, ikinci redaksiyonu da Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu'ndan ve buna göre değerlendiriyorum. Müslüman halkların geri kalmışlığı, islamî düzen ve İslamî düzenin bugünkü sorunları temel başlıklarını içeren bu kitaptan kimi alıntılar paylaşmak daha yerli yerinde olacaktır: "... bu durumu Allah'ın takdiri olarak kabul ederek biz, çıkça iddia ediyoruz ki, Müslüman dünya İslamsız ve İslam'a karşı olarak yenilenemez. İslam, İslam'ın insana dair, insanın dünyadaki yeri, insan hayatının hedefi ve insan - Allah ilişkileri ve insan- insan ilişkileri hakkındaki tavrı, Müslüman halkların durumunun iyileştirilmesi yolunda her hakiki eylemin ebedi ve değiştirilemez ahlaki felsefi fikri ve siyasi temeli olarak kalmaktadır. Alternatif apaçıktır, ya İslamî yenilenmeye doğru hareket veya pasiflik ve gerileme. Müslüman halklar için üçüncü ihtimal yoktur." "İnsanı sadece terbiye etmekle kalmayan aynı zamanda dünyaya nizam verme yeteneği olan İslam'a kendi kabulleri doğrultusunda İslam'ı yenilenme fikrine her zaman iki tip insan tarafından karşı çıkılmaktadır.: Muhafazakarlar eski reçeteleri modernistler ise başkasına ait yabancı reçeteleri istemektedirler. Birinciler İslam'ı geçmişe çekmekte, ikinciler ise ona yabancı bir gelecek hazırlamaktadırlar." "Yazı meselesinde Japon ve Türk reformistlerin gösterdikleri tavırdaki anlayış farkı, başka konulara nzaran belki en açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Basitliği ve sadece 28 harfli olan Arap yazısı , (Osmanlıca) bu özellikleri sebebiyle dünyanın en mükemmel ve yaygın yazısıdır, Japonya kendi Latinlerin (Romalılar) teklifini reddeder. O bütün reformlardan sonra ancak 46 işaret yanında 880 Çin ideogram (anlamı belirten işaret) olarak tespit edilen ve komplike olan kendi yazısını korurur. Bugün Japonya'da okuma yazması olmayan bulunmamaktadır, Türkiye'de ise -harf inkılabından sonra- nüfusun yarısından fazlası ümmidir. Bu durum bir sonuçtur ve bu konuda âmâ olanlar dahi görmeye başlamalıdır." (sayfa 25) "Bütün bizim siyasi ve ahlakî başarı ve başarısızlıklarımız gerçekte sadece bizim İslam'ı kabulümüz ve onu hayata geçirmemizin yansımasıdır." Ve işte vurucu nokta; " Bu kitaba ( Kur'an-ı Kerim'e) olan teslimiyet bitmiyordu ancak aktif karakterini kaybetmiş, irrasyonel ve mistik olana tutunmaktaydı. Kur'an-ı Kerim kanun otoritesini kaybedip buna karşın eşyaların "kutsal"ı oldu. Kur'an-ı Kerim'in araştırılmasında ve yorumlanmasında bilgeliğin yerini kılı kırık yaran yorumlar, büyük fikirlerin yerini okuma becerileri aldı. Devamlı surette İlahiyat formalizmin tesiri altında Kur'an-ı Kerim hep daha az (anlayarak ve manası düşünülerek) ve daha çok (güzel sesle) okundu ve mücadele, doğruluk, şahsi ve maddi fedakarlıklar hakkındaki emirleri, tembelliğimize aykırı ve sevimsiz olarak , güzel sesle okunan Kur'an-ı Kerim metninin zevk veren (rahatlatan) sesi içinde `eriyip gitti` Bu doğal olmayan durum yavaş yavaş normal kabul edilmeye başlandı, çünkü bu vaziyet, sayıları her geçen gün artan ve Kur'an-ı Kerim'le yollarını ayıramayacak durumda olan fakat aynı zamanda hayatlarını onun isteklerine göre düzenleyecek kudrette olmayanların işine gelmekteydi." (sayfa 32) "Cami minarelerinden ve televizyon vericilerinden halka yönelen mesajlar birbirine zıt olursa ne elde edebiliriz ki?" Şimdi esas birkaç meseleye gelmek istiyorum, beni rahatsız eden bazı meselelere. İzzetbegoviç, çok eşliliğin bu devirde kaldırılmasını kesin surette istiyor. Bu Kur'an hükmüne karşı gelmek değil midir? Önermemek başka, kesin surette kaldırılmasını istemek başka görünüyor. Aynı zamanda Izzetbegoviç Hristiyanlık ve Yahudilik isimli başlık altında; dinler arası diyalogu da tavsiye ediyor. Ortak noktaların iletişimi sağlayacağını söylüyor. Hristiyanlığın son zamanlarda, ilk haline dönüşünün İslam'la ortak olduğunu ve bu sayede birbirine dayanak olacaklarını söylüyor. Yahudilik için de siyonizmden evvel birçok ortak nokta bulunduğuna değiniyor. Üzülerek bazı yargılar edinmeme sebep olmuş bu eser aynı zamanda bana birçok şey katmıştır. Bu bahsini ettiğim rahatsızlık veren ifadeler de umuyorum ki redaksiyon, çeviri, yayıncılık hatasıdır. Bir başka alternatifinden okumadığım için karşılaştırma yapma lüksüne sahip değilim ancak elimdeki tek kaynağa dayanarak bazı endişelerimi dile getirdim. Acaba bu anlatılanlar şeytanın sağdan yaklaşmasına kapı açacak şeyler midir yoksa açık seçik bir düzenleme, baskı, yayım hatası mıdır?
İslam Deklarasyonu
İslam DeklarasyonuAliya İzzetbegoviç · Fide Yayınları · 20177,6bin okunma
··
124 görüntüleme
Ferman Mamedov okurunun profil resmi
Peygabmer döneminde evlenmeyen kişi, sünnete uymadığı için kınanmıştır. Fakat, bazı zamanlara işaret edilerek ifade edilmiştir ki, evlenmeyenler daha üstün olacaktır. Evlenmek farz değildir. Farklı zamanlarda ve farklı şartlarda muhtevası değişebilir. İslam'da tekeşlilik ve çokeşlilik diye anlayışlar yoktur. Bunlar batıdan çevrilerek dilimize geçmiş kelimeler. İslam bir 'ölçü' dini olduğu, başıboşluğa izin vermediği için bu konuda da bir ölçü, sınırlama koymuştur. İzzetbegoviç'in bu konudaki yorumuna Kuran'da karşılık aramak yerine, modern çağımızın gerçeklerinde aramalıyız. Tek eşliliğin sürdürülemediği bir dönemdeyiz. Çokeşliliğe 'konu' olarak bile sıra gelmez :))
1 önceki yanıtı göster
nosthalgia okurunun profil resmi
Dinler arası diyalogtan bahseden birinin sözünü Kur'an'da aramıyorum Ferman Bey. Benim isnadım Aliya İzzetbegoviç değil Kur'an. Kur'an'da onun ifadesini aramak yerine onda Kur'an sözünü arıyorum. Tahrif edilmiş inançlar bunlar. Kur'an ne diyorsa o. Ha uygulamamak başkadır, tavsiye etmemek başka. Hakeza Kur'an'da evlenmek de farz değildir, çok eşlilik de. Kur'an günümüze ona buna şuna göre güncellenmeye çalışılamaz. Dünya Kur'an'a göre kendini güncellemelidir. Olsebepten Kur'an'da dünyalık sözler peşinde değilim. Hem güncelleme, günümüze Kur'an'ı uydurmak en hafif tabirle hadsizliktir. Zira bir şey eksikse ya da hatalıysa güncellenebilir. Kur'an bir İOS yahut Android sistem değildir ki. Tahrif olmayan bir dinde revize olmaz. Kur'an'ı nasıl okuyoruz ben anlamış değilim. Tasavvuf erbabları tercih hakkını kullanmış, amenna.
1 sonraki yanıtı göster
Ufuk okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ederim böyle bir kitabı tanımama vesile olduğunuz için bir sürü bilgi vermişsiniz incelemenizde zaten onların yeri ayrı benim dikkatımi çeken husus "İzzetbegoviç, çok eşliliğin bu devirde kaldırılmasını kesin surette istiyor. Bu Kur'an hükmüne karşı gelmek değil midir?" diye eleştiride bulunmuşsunuz az çok islama saygısıyla onuruyla tanıdığım İzzetbegoviç'in kadınla ilgili deklarasyon kısmını açıp okudum tam da aklımdan geçenleri yinelemiş. Orada da diyorki suistimaller zinciri kırılmalıdır. Eğer gerçekten sonucu itibariyle kadını aşağılayan maddeleştiren ve fuhşun yolunu açan anlayışlar olmasa bence kesinlikle böyle bir şey deme ihtiyacı hissetmezdi. Ama günümüz şartları ya da kendi döneminin şartları buna hiç müsait değil bence. Zaten ayetler ve hadisler incelendiğinde gerçekten çok eşlilik öyle sanıldığı kadar basit olmadığı anlaşılacaktır. Çok eşlilik vardır ama Kuran bunu öyle sağlam zemine oturtuyorki bir kişinin çok eşliliğe evet diyebilmesi için adam gibi adam olması gereklidir. Benim çevremde kendim dahil böyle bir adam yok yani kadının değerini koruyacak ve Kuranın çok eşlilik ilkelerini uygulayabilecek demek istediğim. İzzetbegoviç de sanırım kendi dahil böyle bi adam olmadığını düşündü ve cahiliye döneminden bu güne kadar gelen süre içerisinde her defasında kadın yani bi yerde annelerimizin daha fazla küçültülmek istenmesine razı olmadı bir haykırış sergiledi bilemiyorum ama hissettiklerim bunlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.