Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
7/10 puan verdi
·
31 saatte okudu
Geldi, çayını içti ve gitti tıpkı diğerleri gibi.
Fabrika'da bekçiliğe başlamıştım. Mersin-Adana sınırında bulunan bir mısır silosunun güvenliği için gündüz vardiyası bana verilmişti. Sabah 08:00 akşam 19:00 gibi bir çalışma süresini 1 ay 15 gün icra ettim akabinde yerime birini buldular bu geçici iş süreci hayatıma çok büyük tecrübeler kattı. Somut örnek olarak yaklaşık 30 civarı film bitirdim. Bukowski şöyle tanımlamış postahane günlerini ''Çocukların kimileri Afrika güneş kaskları ve gözlükleri giyiyorlardı; ama ben, hep aynıydım, yağmur ya da güneş- yırtık pırtık giysiler, çivileri ayaklarıma batan eski ayakkabılar. Mukavva parçaları koyuyordum ayakkabılarımın tabanlarına. Bir süre için iş görüyorlardı, ama çok geçmeden çiviler topuklarıma batmaya başlıyorlardı yine.'' Bu arada alıntı, kitabın kapağında mevcut olduğundan gönül rahatlığıyla paylaştım. Abbbov bütün sırrı bozduncular sakin olabilirler. Bazen bana yaşadığım o geçmiş denen anıların nasılda gerçek olduğunun hayreti düşer durur yahu ben bunları nasıl yaşamışım vay vay vay vah vah vah !!! ve bu tasvir ile bende o bekçilik günlerime döndüm. Fabrika faaliyet döneminde değildi. Silo boş ve satılığa çıkarılmıştı. Her sabah annem çantama soğuk suyumu koyar ve ben yola koyulurdum. Durak yakınlarında otobüs beklerken taze simit börek, ayran gibi yolluk yapar azığını omuzlayan Keloğlan tribiyle belediye otobüsünde arka koltuğa oturup link olarak paylaşacağım şarkı türevinde efkarın yanardağ gibi patladığı modlara yelken açar suskunserseri38 tarzı donuk suretle dinlerdim. youtube.com/watch?v=cmDgfzp... Fabrika salaş ötesi bir yerdi kertenkeleler timsaha dönüşmüş, toz ikinci bir ten misali zemini kaplamış sıcak zaten, hoşgeldin dercesine suretimi selamlamıştı. Çalışma arkadaşı yoktu. Ortam sıkıcıydı. Bukowski ne demişti ama '' Sadece sıkıcı insanlar sıkılır.'' Bu laf bazen tetikleyici bir güç oluyor tavsiye ederim. İşe koyuldum. Filmler izledim. Sundurma altı gibi yerde egzersizler yaptım. Piknik tüpünde çay pişirdim ha bu arada çay harareti alır diyorlar bunu diyen Çukurova yazında çay içmemiş anlaşılan çünkü ben o çayı içtiğimde derisi nemli zehirli bir ok kurbağası misali fabrika musluğunun hortumuyla Şafak Sezer Kutsal Damacana sahnesi gibi kendimi yıkıyordum ilerleyen saatlerde. Ne kadar doğru bilmem o çay hani akarsu manasına gelen çaymış. Alın bu bilgiyle ne yaparsanız yapın. Bukowski bana çok şey öğretti. Yanlız olmanın yanlış bir kalpte olmaktan daha iyi olduğunu ve insanın öz saygısını dışa değil içe yansıtması olgusunu, Net tavırların önemini dolambaçlı izahta bulunmanın mantıksızlığını, hayatta her şeyin tozpembe olmadığını, kaybettiğini sandığın meselelerin kurtulduğun olabileceği ve daha bir sürü şey. Vardiyam bittiğinde cumanın farzını kılıp apar topar dükkana fırlayan esnaf gibi bende dakika sayar dış kapıya göz diker gece bekçisini beklerdim. Akabinde Jamaikalı atletlerin bayrak yarışına benzer atmosferle görevi devrederdim. Hani sabır acıdır meyvesi tatlıdır derler ya bizimki o hesap iş bitimi para geldi ellerime değdiiiiii değmediiiiii derken şu yaşadığımız hayat misali akıp gitti. Geriye baktığımda özetleyecek olursam Alın teri, bilek hakkı ve derine işlenmiş masum sabırlar aklıma geliyor. Yarın ihtiyar bir hal ile geçmişe bakacak olursam şunu diyeceğim. Tatlı kaderim beni fabrika bahçesinde , güneş altında derin düşüncelere dalmayı ve gençliğimi onurlu, şerefli bir yola harcamayı gösterdi. Bunun için ne kadar şükretsem azdır. Başınızı ağrıttıysam şayet özür dilemeyi borç bilirim. Özürümü bir link olarak paylaşayım baş ağrısı demişken... youtube.com/watch?v=Q-gvNh4... KAPANIŞ BÖYLE OLSUN İSTEDİM ESEN KALIN SEVGİ, BARIŞ HUZUR VE SABIR SİZİNLE OLSUN SAĞLICAKLA... - Hayatı paylaşmak için (Ali kırca) - İyi akşamlar Türkiye, her nerede yaşanıyor ve yaşatılıyorsa (Reha Muhtar) - Siz de Türkiye için bir şeyler yapın (Fatih Altaylı) - Gülümsemeyi ihmal etmeyin henüz kahkahaya vergi yokken (Gani Müjde) - Bendeniz haftaya yine bu ekrandayım beklerim efendim (Aziz Üstel) - En güzel günler en güzel geceler sizlerin olsun (Erkan Yolaç) - Yollar uzun memleket koşulları çetin (Tayfun Talipoğlu) - Şimdi bilgisayarınızı kapatabilirsiniz (Microsoft)
Postane
PostaneCharles Bukowski · Parantez Yayınlar · 20191,300 okunma
··
310 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
Şükür kavuşturana :) nihayet ses vermişsin. . "Çay bölümü favori" :)
Haydar okurunun profil resmi
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var temalı bir incelemeydi saygıdeğer keskin nişancı dost... Beğenmene sevindim...
3 sonraki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
Vohooov :) Bu ara Bukowski’nin dünyasında dolaşıyorum. Senin inceliyor olman ve incelenen kitabın da Bukowski’ye ait olması merakımı fazlasıyla gıdıkladı. Ciddi manada güzel bir inceleme olmuş Haydar yüreğine sağlık.
Haydar okurunun profil resmi
Beğenmene çok sevindim abi ! Bukowski haliyle peynir ekmek gibi giden yazarlardan bu arada bir daha ki toplantıya katılman gerek (: senin mevkiinin eksikliği göze batıyor !
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Hatice okurunun profil resmi
:)) harika bir incelemeydi .. Ne kadar Bukowski yi sevmesem de "Bukowski bana çok şey öğretti. Yanlız olmanın yanlış bir kalpte olmaktan daha iyi olduğunu ve insanın öz saygısını dışa değil içe yansıtması olgusunu, Net tavırların önemini dolambaçlı izahta bulunmanın mantıksızlığını, hayatta her şeyin tozpembe olmadığını, kaybettiğini sandığın meselelerin kurtulduğun olabileceği ve daha bir sürü şey." Kısmına aynen katılıyorum.. doğru söze ne denir.. İnceleme baştan sona tebessüm ettirdi :) son kısım ise helal olsun dedirtti :)
Haydar okurunun profil resmi
Bu yorum beni sevindirdi sizinle aynı hissi paylaşmanın verdiği mutluluk güzeldi sağolun. Dilerim hayata dair bu platformda nice fikirlere ve tespitlere !!!
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.