Mesela Robert k. Merton da ;bir toplumsal oluşum için tutkal veya yapıştırıcı işlevini yerine getirdiği hâlde bir başka ölçekteki bir toplumsal oluşumda toplumsal grupları birbiriyle çatıştıran ve o toplumu bir arada tutmak yerine bölen bir etki yapabildiğini düşünür. O durumda dinin işlevsel değil işlev-bozma etkisi ağır basar. Öyle ki adam bu çatışmanın grupları canlı tuttugunu düşünüyor.
Sosyologlar buna ihtiyacımız olduğunu söylerler.. dini toplumsal bütünlüğün sağlanmasında en güçlü yapıştırıcı (tutkal veya çimento) olarak görür mesela Durkheim. Durkheim in dinin bu olumlu işlevine olan inancı insan zihninin bir ürünü olduğu düşüncesinden de alıkoyamaz bizi. Hatta Durkheim bütün dinlerin kökeninin bir olduğunu ve dünyada var olan bütün dinlerin belli bir tarihsel gelişimin değişik evrelerine göre şekillendiğini düşünurmus ki haksız da sayılmaz.