Gönderi

O sırada zavallı Madam Ortans acele acele yastığının altını yokluyor, bir şey arıyordu. Tehlikeyi sezer sezmez sandığından, beyaz, parlak kemikten yapılmış bir İsa’yı bulup çıkarmış, yastığının altına saklamıştı. Sandığın dibinde, yırtık iç gömlekleri ve kadife paçavraların arasında, yıllardır onu unutmuştu. Sanki İsa, yalnızca ağır hasta olunduğu zaman alınan bir ilaçmış da, yaşadığımız, iyi günler gördüğümüz, yiyip içtiğimiz, öpüştüğümüz zaman gereği olmazmış gibi.
Sayfa 292
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.