Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

510 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
“Dostum! Kardeşim! İnsanı dostluğun gücü kadar kahramanlaştıran başka bir şey var mıdır? Yüreğimize aşktan, sevgiden daha fazla işleyen bir şey bulabilir misin? Ve hakikat kadar övgüye lâyık başka bir kavram var mıdır?” Roman 11. yy’da Selçuklu egemenliğindeki İran’da geçiyor. Yirmi yıllık öç alma ihtirası içinde olup Alamut kalesini alan ve kendini peygamber ilan eden İbni Hasan Sabbah’ın kan donduran hikayesi...Burda Şii-Sünni çatışmalarına, taht kavgalarına, dinin halka nasıl tesir ettiğine ve daha bir çoğuna tanık olacaksınız.Öyle bir hayal dünyasına sahip ki Allah’ın yarattığına savaş açıp kili kendi eline alıp yoğuruyor ve onun uğruna(İsmaili davası) ölüme meydan okuyan çamurdan robotlar yaratıyor.Bu liderin temel prensibi en büyük düsturu şudur: “Hiçbir şey gerçek değil, her şey mübah.” Bu lafı söyleyen bir peygamber olabilir mi? Böyle bir felsefeye sahip kişi nasıl Allah’tan bahsedebilir. Hasan Sabbah’ın en önemli disiplini de: “Öğrenmek, itaat etmek ve çalışmak.” Bu uğurda Sabbah hiç evlenmemiş ve hiç cinselliği tatmamış bir takım genci toplar çünkü planlarının bir zaaf yüzünden alt üst olmasını zinhar kabul edemez ve “öğretir, itaat ettirir, çalıştırır” Bu gençlerin gözlerini Cennet ve Cennetin nimetleriyle kör eder.Cennetin anahtarının yalnızca onda olduğunu tesir ettirir ve hint keneviri hapıyla da kötü emellerine alet eder bu genç fedaileri... Kitapta en yakın ve en kıymetli dostu olan Ömer Hayyamdan da bahsedilir ve şiir yollar arkadaşı Sabbah’a en sevdiğim mısra: “Geçerim şiirlerimle ağaç altına Sen ve bir şişe şarap, Bir somun ekmek yanına Huzur veren ezgisiyle Ah, bu ıssızlık cennettir bana.” Alamut; Kartal yuvası anlamına gelmektedir. Ve kitapta “karga kargaya saldırmaz” şeklinde sürekli vurgulanan bir söylem var. Bir zamanlar Deylem kralları tarafından inşa edilen bu Alamut kalesinin zapt edilemez olduğu söylenirdi. Kitabı okuyunca karmakarışık duygularla boğuştum.Hiç bitmesin istediğim en güzel tarihi romanlardan birisi oldu Alamut. Hasan Sabbah ve Adolf Hitler ikisi de gözümde aynı mertebede yaptıklarıyla, canilikleriyle Hitlerden pek bir farkı kalmadı. İki teşkilatta katı bir yapıya sahip.Halkın içine dehşet ve korku salıyorlar. “bu uğurda herşey mübah” bu düşünceye sahipler.Ama yazar kitabı Alamut’un gerçek öyküsü gibi değil de edebi bir eser olarak görüp roman tadında okumamızı istemiştir. Yazarımız Bartol çok özgüvenli ve cesur birisi olmalı zira nasıl yazacaktı kendi kültürünün, ırkının dışında başka bir ülkenin, hükümdarın yaşantısını ve hakimiyetini.Hem sorumluluk hem bilgi gerektir ki o da bu iş için 10 yıl araştırma yapmış ve 9 aylık bir süre içerisinde de yazmış. Şanssızlık o ki kitabın yayınlanması 2. Dünya savaşı başlama sürecine denk geliyor bu sebeple bazı ülkelerde yasaklanıyor kimi ülkelerde de tehdit olarak görülüyor.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,5bin okunma
··
455 görüntüleme
Mustafa A. okurunun profil resmi
Elinize sağlık güzel bir inceleme olmuş. Görevimi yerine getireyim Semerkant'ı da okuyun, seveceğinizi düşünüyorum :)
Szweig okurunun profil resmi
Bu kitaba geçmeden önce okunuyordu galiba, ben tam tersini yapacağım, teşekkürler :)
2 sonraki yanıtı göster
Tukama okurunun profil resmi
Hasan sabah ve Hitler'in yaptıkları birbirinin karşıtıdır.Biri zorbalığa karşı mücadele etmiş,biri zorbalığı dünyaya yaymıştır.
Szweig okurunun profil resmi
Benim vurgu yapmak istediğim bu değil. Şöyle ikisi de halkı kullanıyor birisi dinle birisi güçle. İkisinde de halkın içine korku ve huzursuzluk salmak var ve ikisinde de “herşey mübah” ve ibretlik yapılan olaylar var. Bunu vurgulamak istedim belki de doğru aktaramadım. Teşekkür ediyorum.
Jah okurunun profil resmi
Kitabın roman olduğunu unutmayalım. Tarih kitabı değil. Gerçi tarih kitapları da bu konuda nesnel değil. Yazar kitabında heyecanı yüksek tutmak için canice keskin yakıştırmalar yapıyor. Bu konu hep abbasi ve emevi bakış açısıyla anlatılır. Arap emperyalizmine despotluğuna kendince karşı duran adamlar bunlar. Günümüz teröristleri korku salmak için halk kitlelerine bombalarla ilkel bir şekilde saldırırken 1000 li yıllardaki bu adamlar sadece yönetici ve lider kesimi hedef almaktaydılar. Örnek olarak sol davanın adamı bile kendisini davası için feda ederken gözünü kırpmıyorsa bu onun esrar haşhaş içtiğine delil değil ise,haşhaş, esrar yakıştırmaları da egemen tarihçiliğin ya da ilgi çekici romancılığın ürünüdür. Gazali nizamiye medreselerine sırf alamut propogandalarına karşı durması için paralı baş hoca olarak atanmıştır. Bu ülkedeki yerleşik karanlığın sebebi de bu medreselerdir. Gazali kendisi akılcı değil nakilcidir. Nizamülmülk de öyle. Yani saf itaati sorgulamamayı esas alır. Öyle ki karşısındaki adamlar ve alamut merkezli kaleleri o çağın filozof ve bilim adamlarının uğrak yeri ve ortodoks islamın bağnazlığına karşı durabilen yerler. Yani incelemenizdeki yakıştırmalar özellikle hitler benzeri olanlar,bu adamların karşısında olanlar için geçerli. Akıl değil nakili esas alanlar için
Szweig okurunun profil resmi
Evet yazar da tam olarak bunu söylüyor yani gerçeklikten ziyade bunu edebi bir eser olarak okuyun diye.”Gazali nizamiye medreselerine sırf alamut propogandalarına karşı durması için paralı baş hoca olarak atanmıştır.” Burda emin olamadım ben Gazali’nin Sabbahın dostu olduğunu biliyordum evet medreselerde hocalık yapıyor. Ve Nizamülmülkte Gazaliyi severdi aslında tarafsız olarak akıl hocalığı yaptığı kanaatindeydim, belki de yanılıyorumdur. Kısa zamanda araştıracağım. Teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Osman Y. okurunun profil resmi
Eline sağlık Pınar daha çok yaz ara verme.
Szweig okurunun profil resmi
Teşekkürler Osman, inşallah.
1 sonraki yanıtı göster
Mahir Amca okurunun profil resmi
Eline sağlık. Çok faydalı bir inceleme. Gerçek bir kitap kurdusun sen.
Szweig okurunun profil resmi
Teşekkür ediyorum :)
dostamisc okurunun profil resmi
Pınar Hanım yüreğinize sağlık. Güzel bir inceleme olmuş. Kitabı okumadım ama aynı konu içerikli
Alamut Kalesi ve Hasan El Sabah
Alamut Kalesi ve Hasan El Sabah
'ı (bu arada kitabın adı siteye yanlış eklenmiş galiba, kütüphaneci arkadaşların dikkatine) okuma sırasına aldım. Zira ben de Hasan El Sabah' ı merak ediyorum. Hasan El Sabbah'ın sistemini okumadığım için bilemiyorum, ama Hitler'in Nazi Almanya'sında ki sistemin hiyerarşik bir düzene sahip olmadığını, bilakis düzensiz bir sisteme sahip olduğunu okudum. Hatta alıntı da yapmıştım. İşte o alıntı #34861493 . Güzel inceleme için tekrar teşekkür ederim.
Szweig okurunun profil resmi
“ İki teşkilatta hiyerarşik katı bir yapıya sahip.” Bundan kastım ikisi de katı halkın içine dehşet ve korku salması.. Birisinde Ss subaylarla iş yürütülüyor diğerinde Dailerle. Naziler’in faşist yani nasyonal sosyalist olduğunu biliyorum benim vurgulamak istediğim sınıflandırmalar değildi. Yanlış mı ifade ettim acaba. Teşekkür ediyorum 🙏 o kitaba da bir göz atacağım.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Adem YEŞİL okurunun profil resmi
Evet, evet!!! Ben akşam evde mevsimsel geçişin ve son zamanlarda iş akışının vermiş olduğu baş ağrısı ve iki buçuk yaşı ile tek başına Hasan Sabbah'ın tüm fedailerine yetecek kadar enerjiyi üzerinde barındıran nefer tarafından terörize edildikten sonra pes ederek uyurken, sen bu güzel incelemeyi kaleme almışsın. İncelemeni beğendim, gerçekten güzel ve akıcı bir anlatım dilin var ve öncelikle bu konuda başarılarının devamını dilerim. Bende bu kitabı o kadar çok severek okumuştum ve uzun uzadıya incelemiştim. Hatta ileride kitabı bir tekrar geçmem yüksek olasılık diye düşünüyorum. Yazarın kaleminden ve kurgusundan etkilenmemek ne mümkün! Şahsen şu ana kadar görmediysem de, beğenmedim diyene şaşarım doğrusu. O günün için yaşanan, daha doğrusu, büyük dahiyane plan çerçevesinde yaşatılanlar nasılda bugünümüze ayna tutuyor değil mi? Ben okurken ve okuyup bitirdikten sonra bir çok tarikat ve liderlik, önderlik arayışı içerisinde olanların böylesi haince emellerin içerisinde olduğuna artık kesin bir gözle bakmaya başladım. Şöyle etrafımızda olanlara bir bakıyoruz ve onlara kapılanların hala aynı mantık içerisinde olduklarını tek bir fark ile gözlemleye biliyoruz. "İtaat etmek ve çalışmak." Fark ettiyseniz "Öğrenmek" olan kısmını bilinçli olarak çıkarttım. Bugünümüz şartlarında, bu tezgahı o zamandan bu zamana yeniden uyarlayanlar işin "Öğrenmek" kısmını by-pass ettiler ve bu daha da hoşlarına gitti. Aslında yazılacak çok şey var, ama bizler bu konuda birbirimizi çok iyi anlıyoruz, bununda bilincindeyim. Buradan, bu güzel incelemen ve konuya ayırmış olduğun vaktin için sana tekrar teşekkür etmek isterim. Gerçekten keyifle okudum Pınar. Güzel bir gün geçirmen ve hoş kalman dileğiyle!
Szweig okurunun profil resmi
Çok teşekkür ediyorum sevgili Adem, kesinlikle katılıyorum “öğrenme” kısmına.Senin incelemenle hemen hemen aynı konulara değindik.Bende okuyan herkesin beğeneceği kanısındayım. Güzel düşüncen ve yorumun için tekrar teşekkürler.
1 sonraki yanıtı göster
Okumakguzeldir okurunun profil resmi
Mükemmel bir kitap,incelemeniz çok güzel.
Szweig okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.
13 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.