Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

414 syf.
10/10 puan verdi
Yalnızlık SAFA'lar getirdin.
ARŞ, KENDİNİ AŞ! ''Bu yıkılışın sırrını bul, kendini çöz, içini ayıkla, şuurundan utanan ve ruhunun izbelerinde kaçacak delik arayan suçlu hislerini yakala, getir.''(S.245) *Hepimiz ismini duyarız ama Peyami Safa gerçekte kimdir? Kitap okuyanlar bilhassa onu okuyanlar bilir lafını hiç esirgemez Peyami Safa. Ne düşüncesi var ise onu korkusuzca dile getirir. Yaşadığı dönemin yazarlarıyla deyim yerindeyse savaş halindedir. Safa'yı bilenler en çok kimi sever diye sormaz en çok kimden nefret eder diye merak ederlermiş. Kimler yok ki nefret dünyasında: Sait Faik Abasıyanık, (bir numaralı düşmanı), Nazım Hikmet, Aziz Nesin ve maalesef Sabahattin Ali! *İki yaşında babasının kaybettiğinden sebep ''Yetim'i Safa'' olarak da bilinir. Babası İsmail Safa Bey, amcası Ahmet Vefa, diğer amcası Ali Kamil Akyüz, abisi İlhami Safa, kuzeni Behçet Kami yazar ve şairlik yapmışlardır. Safa'nın bu kitabında yer alan üçüncü tabaka diye nitelendirdiği genetikten doğan davranışlar belki de onu yazarlığa iten sebeplerdendir. Bahsettiğim isimlerden tek kelime bile okumadım ancak Safa beni tam anlamıyla mest etti! *Peyami Safa romanlarında genelde; doğu-batı, madde-mânâ, ruh-beden, idealizm-materyalizm gibi ikilemleri işler. *Yalnızız hepsinin toplamıdır. Ütopik hayat Simeranya, ruhsal çözümlemeler, karakterler üzerinden olağanüstü tahliller, çevreye olan alakayı uyandırma adına yapılan tasvirler. Ne diyebiliriim, ne diyebiliriim. *Şüphelerin, tereddütlerin, dünyasında kendinize bir yer açın. Zihinlerinizi boşaltmakta acele edin. 414 sayfalık bir muhaberenin ortasında kılıçlarını terk edip kalemlerinizi kuşanın. -PEYAMİ SAFA'nın kitaplarını cümle içinde değerlendirme- Burası ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'', ''Yalnızız!'' En çokta burada yağmurlar yağar ''Şimşek''ler dolar koğuşa, ''Biz insanlar'' ''Mahşer'' kalabalığında bile olabildiğince ''Yalnızız.'' Burası ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'' oturmuşum ''Matmazel Noraliya'nın Koltuğu''na onu düşünüyorum. Bir tek onu. İsteğim beni sevmesi için ömür biçtiğim ismi sıfatı bir ''Canan!'' şeytan günaha davet eder der ''Sözde Kızlar'' nerede? Bilmez midir ben sadece bir ''Canan'' isterim. O da kalbimi mahşere çevirmiştir. ''Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'', ''Fatih-Harbiye''nin ortasında sıkışmış kalmış bir koğuştur. Hastanenin içinde cehennem yaşar. Yeraltı kişiliğe bürünür. Korkarım sıkıntılar beni zikrediyor. Şüphelerim beni bırakmıyor ''Canan''! Hayatım olsa olsa ''Bir Tereddün Romanı'' olur. Çünkü yazdığım bütün romanlar iki yaşımdaki acıma dönüyor. Dönüşün ancak geriye olduğunu tekrarlıyorum tavana. Lanet tavanları hiç sevmem! Hatırlar mısın, bilmem. Yine İstanbulda güzel ''Bir Akşamdı'' dört kişiydik. Sen, ben, ''Selma ve Gölgesi.'' Selma iyi kızdı esasen ancak tek isteği ''Cumbadan Rumbaya'' erişmekti. Kendisi mahallemizin en ''Cingöz Recaisi''dir zannımca. Muhitimize ihtilaf olan ve abesle iştigal çıkmazında sefil bir hayat süren ''Atilla'' ağabeyimizin de gönlü Selma'da idi. Bir Akşamdı ve Biz İnsanlar Mahşer kalabalığında kendimizi Yalnızız sanıyorduk. DİP ZITLIK İnsanın içinde iki farklı benlik vardır. Safa, bunu bir ve iki diye kodlamıştır. Birinci daima masumiyeti simgeler iken ikinci birincinin hislerini karanlığa davet eder. Kurnazdır. Bir şey aynı anda hem var hem yok olamaz. Ancak var yoka, yokta vara ihtiyaç duyar. Zıtlıklar kendi içlerinde bir bağlılığı da barındırır. Varlaşma ve yoklaşma diye iki kutup vardır. Bu kutuptan diğer kutba geçiş genellikle mümkün olmaz. ''KENDİ KENDİMDEN NEFRETİMİN ÇERÇEVELEDİĞİ VE ÇİRKİNLEŞTİRDİĞİ BİR DÜNYADA YALNIZIM.'' Özerkliği kendin yitirdin ve özverili çoğul bir maddeye dönüştürdün, yangınları sen çağırdın muhitine, sefil bir karanlığa itildin. Gorki'nin de dediği gibi ''Kadının gidecek kimsesi yoktur, kimse onun günahını yiğitlik saymaz.'' Saymadılar Meral, saymadılar! Günahlarla, kötülüklerle çevreledinse de bendini hiçbir madde, hiçbir canlı üzerinde seni ölüme götürmemeliydi. Küçük devrimler besledin içinde, kaçıp kurtulmayı arzuladın, durdular önüne, yok oluşunun önüne geçtiklerini zannettiler. Kafaya koymuştun sende, gidecektin! Öyle ya da böyle ya Paris'e ya da pek az umursadığın ölüme. Bir kıvılcıma ihtiyaç duydun. Kendi kıvılcımını yine kendinde buldun. İnsan önce kendini keşfetmeli diye içinden terkarlıyordun. Her bir şeyi kendisi başarmalıymış gibi. Sen de kendi kıvılcımınla kendi gidişine yön verdin. Belki istediğin, arzuladığın bu değildi ancak gitmek kaderinde esastı. Yokluk hissinin verdiği tatta kaybolup, tüm hayatını bir çırpıda gözlerinin önüne serişin, aynada tanıyamadığın benliğinle, bilhassa taşıyamadığın, taşımak istemediğin bedeninle buralardan gitmeyi en çokta sen istedin. Ne diyorlar senden için ''rezil''. Kendi günahlarını sırtından atıp hüküm vermenin yiğitliği, nüktedanlığı. Seni en çokta dostların öldürdü Meral. Erkeklere biçtiğimiz değer ile kadınlara biçtiğimiz değer arasındaki uçurumu kabullenemediğinde aşikardı. Günahlarınla sen yüzleşmeliydin, sen. Sırf rezil olma korkusuyla yanıp tutuşan pek sevgili çevren değil. Muhitinden kaçamadığın gibi, kendinden de kaçamadın. SIR, SONSUZLUĞUN PRENSİBİ! Samim Bey, cemiyet bey, ahlâk bey, namus bey! olmazsa olmazlar listesinin başında mantık abidesi, çevresinde saygı uyandıran, en büyük saygıyı da yine kendisinden görmüş bir adamsın Samim. Hem sen demiyor muydun? Tüm bu olanlar aşk mücadelesi değil, mücadele aşkıdır. Senin aşkın mücadeleye hitap ediyordu besbelli. Meral'in dünyasında tuhaf bir bağlılıktan öteye gidemeyişinde bundan. Kendimizle hesaplaşamıyoruz değil mi Samim? İnsanların hayatlarına yükselttiğin merceğini bir kez olsun kendinde denemedin. Olağanüstü tahlillerini bir kez olsun kendi perspektifinde yoğunlaştıramadın. Doğrunun, esasın kendinden başladığını iddia edipte neden kendini hiç keşfedemedin. Başkalarının günahlarıyla aziz olabilir miydik sahi? Hiç kimse senin aydınlığında körleşmek istemezdi. Kalbin içinde balta ile yaptığın ameliyat, oğlu tarafından öldürülen ananın feryadı, hiç bir şey içinde kendini avuttuğun yalana bu kadar benzemiyor. Kimsesizler mezarlığı gibi için. Bugün kayıpların içinde kaybolma vakti. Her şey olmak için kendine mahsus şartlara muhtaçtı, olmadı. Ölümler yığıldı, suretler dağıldı, bir yangın ki yüreklerin dışına taşıp bedenleri yakmış, sen dönmüş arkanı gidiyorsun. Samim bey, cemiyet bey, ahlak bey, namus bey! Evet bitti, öylece geldi geçti. Sis perdesinden uzanan sırlar olmadan ne yaparım şimdi. Belirsizliklerin, şüphelerin, tereddütlerin sonuç ile kavuşmasından mahrum mu kalacağım yani? Ne de güzel tanışıklıktı oysa. Kalbim unut bu kitabı, unut ki yabancı olalım, öyle yabancı olalım ki bir daha karşılaştığımızda yeniden tanışmamız gereksin. Olmaz mı? Etrafta gezen yorumlar görüyorum kadın düşmanlığına benzer yorumlarla karşılaşıyorum. Saygı duymasına duyuyorum da aynı kitabı mı okuduk. Burada anlatılmak isteneni gerçekten anlamamışsınız siz. Bir daha okuyup farklı pencereden değerlendirmeyi deneyin. Sabahattin Ali'ye olan sevgimi beni tanıyanlar bilir. İlk defa Ali ile kıyas edebileceğim bir yazar var şuan karşımda. Etkisinden nasıl çıkarım ne zaman çıkarım kestiremiyorum. Ve ve ve
kirmizicekic
kirmizicekic
sana esaslı bir teşekkürü borç biliyorum :) Bol yıldızlı, altı çizili cümlelerinle ayrı bir esinti vardı kitabında. Hakkını vererek okumuşsun. Peyami Safa'nın değerini, derinliğini anlamanızı diliyorum hepinize. İyi okumalar. youtube.com/watch?v=reuDS84... youtube.com/watch?v=brecMZG... youtube.com/watch?v=-ixXF3l...
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 201921,5bin okunma
··
1.104 görüntüleme
Semih Doğan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, çok güzel bir Peyami Safa tahlili olmuş. Sanırım siz de benim gibi hem Sabahattin Ali’yi hem de Peyami Safa’yı sevenlerdensiniz. Siyasi görüşleri ve zıtlıkları bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren edebi hayatları. Her ikisi de çok iyi birer yazar bana göre. Ayrım yapmak doğru değil bu konuda. Teşekkürler, emeğinize sağlık.
3 önceki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
:) Tamamen tesadüf. Kesinlikle ayrım yapmak doğru değil. Alman gerekeni alıp çıkacaksın, ötesini karıştırmayacaksın. Evet, Sabahattin Ali benim ilk baharım ise Safa da son baharım gibi. Çok değerli kalemler. Beğenmeniz mutlu etti.
2 sonraki yanıtı göster
Emin K. okurunun profil resmi
Elinize sağlık, bu esere yakışır etkileyicilikte olmuş. Safa'nın en sevdiğim kitaplarındandır. Belki de etkilenerek okunduğu için, etkileyici şeyler de yazdırıyordur. Size de yapmış yapacağını. Ayrıca dikkatimi çeken bir şey oldu. Safa'nın eserlerinden cümleler dizmişsiniz. İlginçtir, arka arkaya Peyami Safa okuduğum dönem ben de eserlerinden bir kısmını aynı cümlede toplamıştım kendimce. Demek ki böyle etkileri var yazarın :) Benim cümlem de şöyleydi: "Bir akşamdı"Dokuzuncu hariciye koğuşu'nda"Matmazel Noraliya'nın koltuğu"nda"Bir tereddüdün romanı"nı okurken düşündüm"BİZ insanlar"YALNIZIZ" Aynen bu şekilde kenara not almıştım. İncelemeniz bana Biz İnsanlar sonrası yazdığım bu notu da hatırlattı. Bu nostalji için de teşekkür etmeli :) Son olarak
Biz İnsanlar
Biz İnsanlar
ı da tavsiye ederim. O da etkileyici bir romanıdır Safa'nın.
kirmizicekic okurunun profil resmi
Bana da söz hakkı doğdu sanırım son paragrafla birlikte. Bu kadar derin bir okumaya vesile olduysam ne mutlu bana :) Ben teşekkür ederim asıl.Kısaca, incelemene ek bi şeyler söylemek isterim. Peyami Safa, idealizmi savunan bir yazardır. Dolayısıyla kitapta karşılaştığımız alenen Meral üstünden verilmeye çalışılan ve üstü kapalı olarak bütün karakterlere yansıyan idealizm-materyalizm çatışması, hedonist bir kişiliğe sahip karakter olan Besime karşı Samim sıfatıyla durması kendi içinde de yaşadığı bu çatışmadan kaynaklanmaktadır. İnsan içinde var olan iki farklı benlik; maneviyatı gösteren birincisi ve maddeci yanı olan ikincisi. Birinci, insan üstünde genellikle masumane bir şekilde tezahür ederken, daima masumiyeti simgeler şeklinde bir genellemeyi doğru bulmuyorum, kızma bana :D Maddesel olan kötüdür anlamı çıkıyor çünkü benim nazarımda seni dinlersem. İkinci değinmek istediğim nokta, Simeranya. Peyami Safa bu kitabı 1950'li yılların başında yazıyor. Ve Simeranya, dönemine göre 150 yıl sonrası düşünülerek tasarlanmış bir Ütopya. O kadar güzeldi ki... Eğitim, işsizlik ve beni en çok etkileyen yalan ihtiyacının hiç olmaması.. Simeranyaya dair zihnimde çok detay kalmamış, üstünden biraz zaman geçtiği için. Ancak 150 yıllık bu sürenin yaklaşık yarısını tamamlamışken, bırakın azalmasını bu sorunların her geçen gün arttığını görmek pek umut verici değil. Diğer bir konu da, Meral in çok masum ve suçsuz göstemişsin. Haklı olduğun çok nokta var. Çok baskı altındaydı, evet ne istediğini anlaması için gerekli ortam ve fırsat sunulmadı ona. Ama yaptıkları az değildi. Gorki'ye Gorki'yle cevap vericem: "Herkes kendisinin efendisidir, ben bir alçaksam bunda kimsenin suçu yoktur!" Kitap gerçekten çok çok etkileyiciydi, uzun zaman etkisinden çıkamayacağını kitabı verirken söylemiştim sana. Böyle güzel bir kitaba böyle güzel, çarpıcı bir inceleme yazdığın için ayrıca teşekkürler. Kalemine sağlık :))
Homeless okurunun profil resmi
Simeranya'nın günümüz dünyasına uyarlanabilirliği zaten yalanın hiç noktasına inmesiyle ütopikleşiyor. Ya da dünyanın kapitalizmi öldürmesi, boğazlaması gerekiyor ki Simeranya hayal olmaktan çıkıp bugünümüze erişsin veyahut görebileceğimiz yıllar mı bilmem hedeflediği yıllarda önümüze çıksın. Orada demek istediğim aslında bir ve ikinin daima çatışma içinde olması. Yani iki her daim biri karanlığa çağırıyor gibi geldi. İki hep olumsuzluğu çağrıştırıyor gibi. Peyami Safa'nın hayatının bir çoğunu bu fikre adadığına inanıyorum. Yani Batılılaşma'nın getirdiği olumsuzluklar. Komünizm'le savaşmış biri. (Tabii bu savaşını desteklemiyorum) Sana hak vermiyor değilim. Kızmıyorum da :)) Kitap nazarında yani genelde Meral'in birincil ve ikincil benliği konuşulduğundan ötürü aklım biraz ikincili yani maddeci tarafı kötü görmeme sebep olmuş olabilir. Aslında bir kez daha okumanı isterdim Meral kısmını. Kendi ile olan sorununu yine kendisi çözmeliydi diyorum orada. Kendi hükmünü kendisi vermeliydi ancak bir şekilde ölüm istikametine yönlendirildi diye düşünüyorum. Meral elbette suçsuz değil hatta bir çok olgunun, olayın da bizzat sorumlusu. Ancak her koyun kendi bacağından asılmalıydı. Bilakis kendi kararlarıyla. Sinir olduğum nokta Ferhat'ın kendi günahlarından sıyrılıp kardeşini bu kadar acımasızca eleştirmesi, Samim'in şekil aşkının, kusursuzluğunun ve mükemmelliyetçiliğinin bütün kitap boyunca göz kamaştırması Meral'in ölümüyle tamamen tersi istikamette düşünmeme sebep oldu. Sen de düşünmedin mi? Bu Samim her şeyi nasıl böyle bilebilir. Nasıl bu çıkarımlarla asıl sonuca bu kadar çabuk ve temiz ulaşabilir. Kitabın da nazarı o olsun :) Ve evet haklı çıktın. Etkisindeyim hala bugün işyerindeyken de sürekli onu düşündüm insanlar bir şeyler konuşuyorlardı ve ben Samim'i giydim üstüme onun penceresinden değerlendirdim bir çok şeyi. Kitap için çok teşekkür ederim. (Ne kadar da geri verecek olsam da) Yazdığın yorum inceleme değerinde olmuş, keşke senin de incelemeni görebilseydim. Neyse sağlık olsun. Güzel yorumun içiin minnettarım :)
2 sonraki yanıtı göster
Feyza Hilal okurunun profil resmi
Bu kitabı okumuştum ama incelemenizi okuduktan sonra tekrar okumaya karar verdim. Gercekten yaşayarak yorumlamışsınız, cümleleriniz, üslubunuzla kitabı yasatmışsınız adeta. Yüreğinize, kaleminize sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Yorumunuzu yeni gördüm kusura bakmayın. Gözümden kaçmış. İçselleştirdiğim bir kitaptı Yalnızız. Arayı soğutup tekrar okumak istiyorum ben de. Tekrar okumanız beni mutlu eder. Haa bir de ilk okuyuşta anlaşılacak bir kitap değil sanırım. İkinci bir okuyuşta farklı bir tat almamız mümkün. Yorumunuz için teşekkür ederim, keyifli okumalar.
Homeless okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ediyorum güzel yorumunuz için. Bana aralarında bir bağlantı varmış gibi geldi. Sanki özenle seçilmiş gibi kitap isimleri. Mahşer - Yalnızız. Sonra diğer kitaplarını bir araya getirince bir cümle oluştu kafamda öyle derleyip paylaşmak istedim :) sizinki de hoş olmuş. Kitap beni ciddi manada etkiledi. Yani okuduğum en iyi kitapların arasında rahatlıkla gösterebilirim. Ben cümle kurarken de istemeden Samim gibi konuşmaya başlamışım. Safa okuduktan sonraki semptomlar bu sanırım :) Biz İnsanlar da dahil olmak üzere diğer kitaplarını da okuyacağım. Umarım bunun için fazla beklemem.
Mathilda okurunun profil resmi
Beklenen inceleme :)))
Homeless okurunun profil resmi
Beklentileri karşılamıştır umarım :)
1 sonraki yanıtı göster
Şerife Karakaya okurunun profil resmi
Homelesslar veee... bir kitabı okumaya incelemeleriyle baskı yaparlar. :))
Homeless okurunun profil resmi
Muhakkak okumalısınnn :) Umarım incelemem okuman yönündeki baskıyı artırmıştır.
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Gökçe Kaleli okurunun profil resmi
Peyami Safa'nın bu yazarlara olan düşmanlığı romanlarında da geçmiş mi acaba? Görünce şaşırdım, çok ilginç.
Homeless okurunun profil resmi
Aziz Nesin ile olan atışmalarını araştıran bilir. Sait Faik ve Nazım Hikmet'e komünist olmalarından ötürü kin, nefret kusmuştur. Sabahattin Ali'yle aralarında karşılıklı bir sevgisizlik mevcutmuş. Hatta Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan kitabında karakter olarak yer alır Safa. :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.