Bana da söz hakkı doğdu sanırım son paragrafla birlikte. Bu kadar derin bir okumaya vesile olduysam ne mutlu bana :) Ben teşekkür ederim asıl.Kısaca, incelemene ek bi şeyler söylemek isterim.
Peyami Safa, idealizmi savunan bir yazardır. Dolayısıyla kitapta karşılaştığımız alenen Meral üstünden verilmeye çalışılan ve üstü kapalı olarak bütün karakterlere yansıyan
idealizm-materyalizm çatışması, hedonist bir kişiliğe sahip karakter olan Besime karşı Samim sıfatıyla durması kendi içinde de yaşadığı bu çatışmadan kaynaklanmaktadır. İnsan içinde var olan iki farklı benlik; maneviyatı gösteren birincisi ve maddeci yanı olan ikincisi. Birinci, insan üstünde genellikle masumane bir şekilde tezahür ederken, daima masumiyeti simgeler şeklinde bir genellemeyi doğru bulmuyorum, kızma bana :D Maddesel olan kötüdür anlamı çıkıyor çünkü benim nazarımda seni dinlersem.
İkinci değinmek istediğim nokta, Simeranya. Peyami Safa bu kitabı 1950'li yılların başında yazıyor. Ve Simeranya, dönemine göre 150 yıl sonrası düşünülerek tasarlanmış bir Ütopya. O kadar güzeldi ki... Eğitim, işsizlik ve beni en çok etkileyen yalan ihtiyacının hiç olmaması.. Simeranyaya dair zihnimde çok detay kalmamış, üstünden biraz zaman geçtiği için. Ancak 150 yıllık bu sürenin yaklaşık yarısını tamamlamışken, bırakın azalmasını bu sorunların her geçen gün arttığını görmek pek umut verici değil.
Diğer bir konu da, Meral in çok masum ve suçsuz göstemişsin. Haklı olduğun çok nokta var. Çok baskı altındaydı, evet ne istediğini anlaması için gerekli ortam ve fırsat sunulmadı ona. Ama yaptıkları az değildi. Gorki'ye Gorki'yle cevap vericem:
"Herkes kendisinin efendisidir, ben bir alçaksam bunda kimsenin suçu yoktur!"
Kitap gerçekten çok çok etkileyiciydi, uzun zaman etkisinden çıkamayacağını kitabı verirken söylemiştim sana. Böyle güzel bir kitaba böyle güzel, çarpıcı bir inceleme yazdığın için ayrıca teşekkürler.
Kalemine sağlık :))