Yazar Yorumuyla Taçlandırılmış İncelemedir.
“Sonunu düşünen kahraman olamaz.” #PolatAlemdar
Her Şey Ben Yaşarken Oldu nedir? Çakma bir Polat Alemdar, ortaya kocaman bir Aşk-ı Mennu’dan Bihter, az Freud kulağı, biraz Jung dili, birkaç argo – lakin yazar tarafından sansürlü olması gerekir – kısık ateşte alabildiğine bam bam bam….
Kitabın ilk 109 sayfasını yırtın atın, tutarsız ve kopuk bir kurgudan öte değildir birinci bölüm. Yazarın bol bol sigara yaktığı – abartmıyorum 109 sayfada en az 5 paket sigara tüketilmiştir – kişileri ortak bir döngüye çekmek istenilen kurgu. Sebepsiz yere kişilerin birbirlerini övmesi ve pohpohlaması… Bölüm sonuna doğru sadece iki, üç operasyon geçirmiş Yusuf ile Celal’in manasız vedası.
Yusuf: “Git hadi abi. Daha fazla vakit kaybedemeyiz. Karına ve kızına git… Beni anlat onlara, bizi anlat, kısa sürede kurduğumuz dünyayı anlat… Git abi…” Bu kısmı okuduğumda sadece güldüm ve pardon Kardeşim Yusuf ve Celal siz 109 sayfadır böyle laflar edecek tek bir duygusal an yaşamadınız dedim. Gerçekten de yaşamamışlardı.
Ne kadar bilim insanı ve bilim adamı var ise canı cehenneme… Kesinlikle sadece kısa vadede insanlığa ve dünyaya yarar sağlayan bu kişiler yüzünden iler ki nesillerimizin bize “aptal insanlar” demeyeceğini kim garanti edebilir. Çünkü bilimin her buluşu uzun vadede hem insanı hem de dünyayı kaosa sürüklemekten başka bir şey değildir. İnsan ırkının bedenen zayıflatılmasından tutunda, toprağın kalitesini kaybetmesine, dünya nüfusunun bu denli artmasına, tabiat dengelerinin altüst olmasına, yitip giden tohumların dünyadan ebediyen silinmesine, hayvan türlerinin bu denli yok olmasına, oksijenin bu denli kirlenmesine sebep olan tek bir etken vardır buna ise kısaca biz bilim deriz. Çünkü bilim deneme ve yanılma yoluyla varsayımlar kurarak ilerler; önce insan nesli için bir motor icat ettiğini söyler ve ileri ki zamanda ise bu motorun oksijeni mahvettiğini o sebeple farklı bir motor seçeneğine geçmek istediğini söyler ve bu da insanın yararına olacağını savunur. İnsanı özgür kılmayı farz edinen bilim aslında insanı mahkûm edendir. Bilim sadece kendi çağına hizmet eden bir varsayımlar bütünüdür. Aynı şekilde bu sözlerim siz psikolog ve türevleri içinde geçerlidir. Lütfen insan düşüncesinden elinizi eteğinizi çekin! Sizin verdiğiniz hiçbir “antidepresan” bir annenin evladına sarılması kadar, bir babaya koşarken kollarını açan çocuk kadar kişiye dinginlik vermez. İlaçlarınız ancak bedeni ve beyni aldatmaktan öte bir şey değildir.
Bilim ve bilim adamlarına sayısız küfür edebilirim. Hatta yazarın dediği gibi a.ına koyayım hepsinin. Yazarın konu içerisinde gerçekleştirdiği bu kendi çapında sansür meselesi ise gülünç bir durumdur. Kendine yakıştıramayacağın cümleler var ise hiç yazma… Yoo ben farklıyım dersen ise bu sansürleme girişimin nedir? Ben çok saçma buldum.
Kişilerin hepsinin hazin bir geçmişi olması, bir tane sıradan basit bir insan yok. Hayat karşında hayatın sillesini yemiş, hep bir sarsıntı içerisinde geçen hayatlar kitabın gerçekliğini gölgelemiş daha çok bir masalımsı bir hava katmıştır. Bu durum benim hoşuma gitmedi.
Kitabın sevilen tarafı ise kişilerin, kişi ve toplum psikolojileri hakkında yaptığı iç konuşmalarıydı. Muazzam denilecek kadar keyif aldım. Ayrıca ego hakkındaki düşünceler ise gerçekten takdir edilecek kadar güzeldi. Kitabı ise çöp olmaktan kurtaran tek yan ise bu kişi düşünceleriydi. Bu durum ise benim aşırı derece de hoşuma gitti. Bunun için yazara teşekkür ederim.
Konu ve işleyiş aşırı derece de yavan, sıradan, bayağı bir ilerleyişle karşımıza çıkıyor. Gereksiz argo kelimeler ise gerçekten kişiyi kitap bitse de kurtulsam dercesine sıkıyor. Sürekli bir sigara muhabbeti ise yuh artık dedirtecek bir cinsten. İnanın kitabın yarısına kadar bir şey olsa da kitabı yarı bıraksam diye fıldır fıldır aranıyordum. İyi ki de bırakmamışım, tadı sonuna doğru “Doktor” bölümünden itibaren dilime değdi.
Sözün özü; bir dünya şey daha yazıp konuyu uzatabilirdim lakin gerek yok. Okunması gereken bir kitap olduğunu düşünüyorum. Bu sebeple okumanızı tavsiye ederim.
Sevgi ile kalın…
Not 1: Yukarıda sansürlenmiş küfür için herkesten özür dilerim. Yazarında belki göreceği ihtimalini vererek bilinçli bir şekilde oraya yerleştirmiş bulunuyorum ve sansürlenmiş olsa dahi hiçbir yazıma küfrün yakışmadığını savunuyorum. Umarım yazarda benimle aynı fikirde olur ve yazacaksa dahi sansürlemek gibi gülünç bir durumdan kendini kurtarır.
Not 2: Kitap 
Neslihan T. arkadaşımın #35407939 nolu etkinliği için okunulmuştur. Kendisine teşekkür ederim.
··
161 görüntüleme
Teşekkürünüzü kabul ediyorum Mustafa Bey. İnsan için düşünmek kolay bir iştir, zoru olan ise iyi ve kaliteli düşünmektir. Bunların bir tık üstü olan şey ise düşündüklerini en saf haliyle yazıya dökebilmektir. Bu ise belli bir bilgi ve birikimin kaynağıdır. Aksi halde başka düşüncelerin tesiri altında kalıp, olumsuz/olumlu özünüzden sapmalar yaşayabilirsiniz. Kişi ya bunu öğreti olarak kendisine bilgi edinir ya da bizzat yaşayarak kendi benliğinde kurgular...
Kafamızdaki bilgileri ise gerçek yaşam hayatına yansıtamıyorsak ve istidadın ne olursa olsun, bunu kendi çizgilerinde, yaşam kültüründe harmanlayıp kullanamıyorsak evet açarız TV'yi ancak başkalarının eserlerini yorumlamaya koyuluruz. Kişi her zaman ehil olduğu işi yapmalı ve ona yönelmelidir. Ve yazar kişi şunu düşünmelidir, “ben okuruma ne veriyorum.” Eğer ki eserinize de buna bir cevap verebilecekseniz buyurun söyleyin. Kitabınızı okuduğumda bana ne verdiniz! Yoksa genel manada günümüz yazar ve yayınevlerinin yaptığı gibi maddiyata mı oynadınız?
Yazdığım incelemeye ne kadar katılırsınız veya onaylarsınız bilmiyorum. O yazdıklarım ise kitabı kapattıktan sonra aklıma gelen en saf düşüncelerimdi. Sizin kendinizi aklamanıza ya da bilim sanat dünyasından kişiler örnek göstererek bana bir şey anlatmanıza ise lüzum yoktur. Ortada bir ürün vardır ve bu ben tarafından sevilmemektedir. Siz ise buradan ya da bunun gibi eleştirilerden çıkarımlarınızı alır ve hayatınıza devam edersiniz...
Teşekkür ederim.
Özür dilerim lakin ben kitabı al aşağı etmedim. Yazarın kurgu yönünde berbat ve psikoloji yönünden zengin olduğunu söyledim. Ayrıca gerçekten ilk 109 sayfadan keyif alan var ise kendisini tebrik ederim. Kitap gerçekten muazzam denebilecek güzellikle incelemelerde bulunmuş. Ama azılı bir adamın "içeri de bir adam "bam" öldü" diye konu anlatması nedir :S "Karşı da iki adam "bam bam" ikisi de yerde..."
Lütfen gerçekçi olalım. Ben profesyonel bir okur değilim, keza ilk hesabımda Kafka'nın Dönüşüm adlı eserini de yerden yere vurmuştum. Ayrıca böyle bir yazım türü olan Hakan Günday dahi okumayı sevmiyorum. Çünkü ilgi alanım olan bir anlatım tarzı değildir.
Neyse bilmiyorum ve karşımda kırmak istemediğim nadide insanlar var. Yanlış anlışıldıysam veya anlatmayı, okumayı beceremediysem özür dilerim.
Kötü haberlerim var patron, kitap beni sürüklüyor.. Bir puro yakayım hele konuşmak için erken tabi.
Keyifle oku Osman Abi !!! Yalnız o Murakami fazla mı? :)))
2 sonraki yanıtı göster
Genç yazarlar rahatsız. Darbe karşı darbeyle savuşturuldu !!
Tesadüf ben bugün kendi incelememi okudum kitabın ismini unuttum ama şimdi :) Destek Yayınlarıydı dur bakıp link atayım :))
5 sonraki yanıtı göster
Öncelikle inceleme için teşekkürler. Sitede kitabın özellikle ego uzerine yazılan bölümlerinden yapılan alıntılar üzerine kitabi okumaya karar vermiştim. Fakat bu bölümler dışındaki kisimlarla ilgili değerlendirmeniz üzerine okumaktan vazgectim. Bazen sadece alıntılardan yola çıkarak okumaya karar vermemek gerekiyor demek ki.
Kusura bakmayın sadece yazdıklarınızı okuyorum ve yorum yapmak istemiyorum. Teşekkür ederim...
More royalist than the king...
Kitabını oku incelemeni yaz Esra... Yazara en çok öyle katkı sağlayabilirsin. Burada ortalarda dolanman kendi kendini parçalamandan öteye geçmez !!!
O vakit buyur meydan senindir 
Esklar ...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.