Vapurdan köprüye çıktığı zaman Adnan'a tanımadığı bir adam yanaştı. Hani bazı adamlar vardır, hem sivildirler, hemde polis oldukları bellidir, onlardan biri.
Adam, "Adnan Bey!" dedi.
Adını bu adamın bilişinden Adnan utandı, etrafına bakındı.
Adam: "Adnan Bey değil misiniz yoksa?"
Adnan, bu külhanbeyini fazla nezaketle yanından kaçırabilirmiş gibi tuhaf bir sesle çok nazik oldu, "Kiminle teşerrüf ediyorum?"dedi. Sonra adamın bacağındaki tabanca boyalı siyah çizmeyi gördü; bir sivil polisle konuştuğunu anladı. Hidayet'in adıyla herifi korkutmak istedi: "Galiba Hidayet Beyefendi'nin konağında zat-ı alinizle müşerref olmuştuk."
"Ben Zaptiye Kapısı sivil memurlarındanım. Beşiktaş Karakoluna kadar gideceğiz."
Bunu söylerken adam biraz hükümet, biraz it idi.