Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

296 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
LSD, Toplum ve Hayat Savaşı
YouTube kitap kanalımda Mustafa Becit'in Her Şey Ben Yaşarken Oldu kitabını önerdim: ytbe.one/o73ZS-Wrw04 Liserjik asit dietilamid. 1947'lerde tedavi olarak kullanılabiliyorken 1960lı yıllarda eğlence amaçlı kullanılmaya başlanması nedeniyle yasaklanan. Tanrısı Albert Hofmann. Psikiyatri. Milattan önce acının icatı henüz tanımlanmadan. Tanrısı Hipokrat. Elçisi İbn-i Sina. Philippe Pinel ve Freud ise sonradan politeistleştiren. Dostoyevski gizli özne. İnsan. Çamurdan hallice. Tanrısı kendisi mi Allah mı? Karakterlerin bir psikiyatri eleğinde kendi acı taşlarından ayıklanarak özlerinin yakalanmak istenmesi halk onayına hizmet eder. İnsan, onaylanmak üzere programlanmış bir denektir. Kendi elinde mi, bir Tanrı'nın elinde mi bu kafataslarının içlerindekine göre değişir. "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir." Mucidi Herakleitos. "Görmem bozuldu, düşüncelerim dağıldı, içimden gülme isteği geliyor, anlamlı konuşmak için büyük çaba sarf ediyorum, görme alanım sanki karşımda, eşyaların biçimi değişiyor, çevremi lunaparklarda olduğu gibi olağanüstü görüyorum. Bir süre sonra bunların hepsi geçti. Bütün bunları hatırlıyorum, baş dönmesi, görme bozuklukları, çevredeki eşyaların acayip gülünç ve kaba şekilleri... Renkli yüzler belirdi. Belirli bir tedirginlik vardı. Aralıklı olarak başımın, ayaklarımın ve bütün gövdemin ağırlığını duyuyorum, sanki madenle doldurulmuş gibi. Ayaklarda kramplar oluyor... Ellerde soğukluk ve sanki eriyip gidiyormuş gibi bir duygu var. Ağzımda maden tadında bir kuruluk, boğazda sıkışma, korku ve endişe, bilinçte bulanıklık..." Hofmann'ın 1943'deki LSD deneyiminin sonuçları. "Her Şey Ben Yaşarken Oldu" kitabı Mustafa Becit adlı yazarın ilk kitabı. Kitaplar ruhu tedavi eder, etmelidir de. Fakat ne zaman eğlence amaçlı kullanılmaya başlanırsalar o zaman kitap olma amacından çıkarlar, ego malzemesi yoluna saparlar. Bu kitap ise insanın kendi alt benlik, benlik ve üst benlik kavramlarına yöneltilen bir tedavi kitabı. Çağdaş Türk Edebiyatı'na karşı görüş açımız, uykudan kalktığımız bir günde gözlerimiz buğulaştığında etrafımıza bakmaya çalışmamızın, düşüncelerini popülerlikle belirtmeye çalışanlar tarafından dağıtıldığımızın, içimizden gülme isteği, anlamlı konuşup birçok derince kitaplar yazma isteğimizin olduğu çağa tekabül etti. Türk Edebiyatı salt bir mit olarak hatırlanmasın diye savaşan rengarenk bir kitap bıraktı. Artısıyla, eksisiyle. Hayat boyunca maruz kaldığımız çeşitli görüntüler vardır. Çok mutlu olduğumuzu düşündüğümüz bir hayatta "Bad Trip" diye adlandırdığımız dönemeçler olur. Normaldir, insanızdır. Köleleştirmek felsefemizdir, iktidar katar. Bu bir "id" istemine yöneltir. Yarattığını yok etmeyi sever insan dediğin. Aşkın nefretle olan madalyonunun iki yüzlülüğü rollerini paylaşması gibi hayat da ölümle bu senaryo için ego adlı ödülü kovalar. Alkışlarız biz de, paralı askerlerizdir kendimiz için çizilen sınırlardan kopamayan. Bir amaç ve içinde bu amaca ulaşma isteği olmadan kimse yaşayamaz dedi Dostoyevski, kitapta da herkesin bir yamacı vardı. Tırmanmak istediler, zirvede süperegoları onlara çelme taktı. Etraf, beslenmemizi dengesizleştiren yan etkiler atar üstümüze. Böylece insanlıktan çıkılır. Bu yarışta özgürce kazanan egonun ta kendisidir. Başlangıçta orada olanı geride bırakmaktır görevi. İnsana olur olan, olmayan ise hiçlik çukurunda bulur kendisini. Böylece hayatımızın sonunda fragmanını bütün bir hayat boyunca izlediğimiz film şeridinde bakmak istemediğimiz görüntülere sırtını çevirir filmi yöneten. Nereden bakarsan bak, insandır insanı insansızlaştıran. Özgürlük ise harcıdır korkuyu her daim ayakta tutanın. Freud, Jung, Gazali konusunda bilgilerim bir elin parmaklarını geçmez. Fakat bu kitap, onlar hakkında okumalar yapmamı perçinleyen. Varlığı ispat edenin sigara olması gereksiz, karakter çözümlemelerindeki yetersizlikler ise ilk kitap olmasının etkisi.
Her Şey Ben Yaşarken Oldu
Her Şey Ben Yaşarken OlduMustafa Becit · Sayfa 6 Yayınları · 2015328 okunma
··
1.600 görüntüleme
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
youtu.be/C30IWWJP5uY Bu roman Barış Özcan'ın da birkaç tavsiyesiyle birlikte yazılmış, Mustafa Bey de Barış Özcan'ın arkadaşıymış. Hatta roman hakkında Barış Özcan şöyle diyor : "Sevgili Mustafa Becit'i ben gayet iyi tanırım. Hatta her şey benim gözlerimin önünde oldu, roman benim gözlerimin önünde yazıldı da diyebilirim. Sağolsun kendisi ilk taslaklarını benimle de paylaştı, benden de fikir aldı, ben de dilim döndüğünce ona birtakım tavsiyelerde bulunmaya çalıştım..."
Neslihan T. okurunun profil resmi
Bunun üstüne ne diyebilirim ki? O kadar güzel yazmışsın ki şu an kelimelerim tükenmiş durumda. Kitap insanlara egoyu her yanıyla göstermeye çalıştı. İyisiyle, kötüsüyle... Karakterler ile egoyu konuşturdu, anlattı, içini döktü. Bir şekilde kimimiz ucundan yakalayabildi, kimimiz ise egosunun yanına bile yaklaştıramadı. Sen de yazmışsın ya hani; “Nereden bakarsan bak, insandır insanı insansızlaştıran. Özgürlük ise harcıdır korkuyu her daim ayakta tutanın.” Bununla özetlemişsin işte. Beğenmene çok sevindim Oğuz. İncelemen için de çok çok teşekkür ederim, emeğine sağlık. Ayrıca bu incelemeler ile de yazarı bilgilendireceğim, hemeeen hiç vakit kaybetmeden yazıyorum. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Benzer düşüncelere sahibiz, kesinlikle az puanları hak edecek bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Bariz bir emek var ve kendisi gelişmeye çok açık potansiyelli bir yazar bence. Evet, yine kendimiziz her şeyin nedeni. Ben de sana sözümü tutmamı sağladığın için ve yazarı bilgilendireceğin için teşekkür ederim. :) Eksik olma...
Selman Ç. okurunun profil resmi
Oğuz eline sağlık yine her zamanki gibi farklı anlatımınla dikkat çekiyorsun. "Karakterlerin bir psikiyatri eleğinde kendi acı taşlarından ayıklanarak özlerinin yakalanmak istenmesi" bu kısım ne güzel yaa. Psikiyatri de olsa, ilim de olsa, bilim de olsa kötüye kullanıldığında kimlerin başına neler gelecek görebiliyoruz aslında bu kitapta. Kitap sözde linçlenmiş olsa da özü yakalamak mesele bence. Bir kitaba başlarken sürekli bir şeylere takılıp kalırsanız bazen anlatılmak isteneni kaçırmanız kaçınılmaz olur. Benim ikinci okuyuşumda bazı yerler daha fazla göze battı saygı çercevesinde yapılan her eleştrileriye de katılırım ama boş kitap değil bence. Ayrıca Neslihan'ın uğraşı ,yazarı buraya davet etmesi, yazarla beraber yaşayarak kitabı okuyacak olmamız falan güzel şeylerdi, saygıyı da hakediyordu ancak bazen istediğimiz şeyler olmuyor. Keşke yazarla beraber kitabı konuşabilseydik. Senin sorularını da büyük bir keyifle takip ederdim. Tekrar emeğine sağlık.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bence kitabın hem olumlu hem olumsuz görüşler alması o kitabın iyi olduğunu gösterir, çünkü çok farklı görüşlere açık olmuş oluyor böylelikle. Biz mesela bunu Kayboluş kitabında yaşamıştık. :) Herkesin her kitabı beğenmesini bekleyemeyiz fakat bu kitabın da 10 üzerinden 7-8 puanları kesinlikle hak ettiğini düşünüyorum. Benim için de özellikle yazara bir inceleme sözümün olması, Neslihan'ın sitede böyle farklı bir etkinlik gerçekleştirmesi gibi konular önem taşıyordu. Umarım gelecekte olası yazar kimliğimizi inşa etme fırsatlarını geri tepmeyiz böyle, teşekkür ederim dostum.
2 sonraki yanıtı göster
hipermorik okurunun profil resmi
yine şahane bir inceleme yine oğuz aktürk👍🏻 eline sağlık
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Teşekkür ederim. Sana bu şarkıyı hediye ediyorum youtube.com/watch?v=qbvgfEa...
Sezen B. okurunun profil resmi
Çok farklı yerlerden kitaba değinerek farkınızı ortaya koymuşsunuz. İki kere sıkılmadan okudum. :) Teşekkürler.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Farklar hepimizin, vaktinizi ayırdığınız için ben teşekkür ederim.
hipermorik okurunun profil resmi
teşekkürler anlamlı bir video oldu bu bayıldım😍
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.