İBN SİNA
Zamanının en bilgili kişisi olarak İbn Sina'yı gören bir öğrencisi neden peygamberlik iddiasında bulunup yeni bir din kurmaya girişmediğini kendisine sorar.
İbn Sina gülümser ve cevap vermez.
Ertesi sabah şafakta sabah ezan okunurken, soruyu soran öğrenci kalkar ve abdest almak için bir havuza gider.
hava son derece soğuktur.
İbn Sina, öğrencisine abdest alması için dışarıya çıkmamasını, aksi halde üşüyeceğini söyler.
Fakat öğrencisi onun öğüdüne kulak asmaz.
Dışarı çıkar abdestini alır ve namazını kılar.
Namaz bittiğinde İbn Sina kendisini çağırır ve öyle der;
-'İşte ben bunun için peygamberlik iddiasında bulunmuyorum.
Ben burada sana hocan ve üstadın, aynı zamanda günün en büyük tıp otoritesi olarak soğuk suyla yıkanmamanı söylüyorum ve ben hayattayım da.
Ama sen benim öğüdüme kulak asmıyor ve dört yüz yıl önce Arabistan'da yaşamış , okuma -yazma bilmez ve kendisiyle hiç karşılaşmadığın bir adamın yolunu izliyorsun.
İşte;
bir peygamberle bir bilge ve filozof arasındaki fark budur.''