Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Havaya bırakılan ve bir zaman sonra yok olan sorgulamalar.
Samuel Beckett. Bu ismi hangi okur zikrediyorsa ona saygı duyarım, üzerine konuşuyor, fikir üretiyor ve yazımları üzerinden çözümlemelere ulaşmaya çalışıyorsa da hayranlık duyarım. Oldukça ciddiyim. Çok özel bir yazar, kelimelere derinlik ve değer katan bir yazar. Onu özel kılan özelliklerinin hemen hepsini şimdiden yazmayacağım biraz sabredin çünkü bazı övgülerimi konusu ve zamanı geldiğinde açık etmem gerekir ki hakkını teslim edebileyim kendisine. Okurun zihninde ya da reel dünyasında karakterlerin kalıcılığı, yazarın başarısını gösterir. Mercier ile Camier zannediyorum ki biz okurların zihninden öyle çok çabuk silinecek karakterler olmasa gerek tıpkı Vladimir ve Estagran gibi. Bu iki ayrı ikilinin oldukça benzer yanları var. Misal bekliyorlar, birini ya da bir şeylerin olmasını ya da anımsamakla kuşku duymak arasında korkunç bir çelişkiye, hiç olmadı zamanın kayganlığı üzerine şüpheye düşüyorlar. Yazarın anlatımını size şöyle tarif edeyim. Gözünüzün önüne loş bir tiyatro sahnesi getirin ve o sahnede yaşları oldukça geçmiş iki adam olsun, birini sıska uzun diğerini ise şişman kısa olarak hayal edin ve bunların o küçücük sahnede uzun bir yolculuğa çıktığını tahayyül edin. Şartlar değişsin, yağmur yağsın, soğuk bastırsın, ellerindeki nesneler kaybolsun tekrar gelsin, bataklıklardan, hanlardan ve mezarlardan geçsinler. Hemen sonrasında kentten şehre yolculuğa çıktıklarını düşünelim ama hep akıllarında kente geri dönmek olsun. Tüm bunlar olurken izleyiciler arasından bir kişinin tüm sahnede yaşananları kendi yorumuyla, kendi sorgulamalarıyla size yansıttığını düşünün. İşte okur olarak bizler tüm yaşananları o izleyicinin bize yansıtmasıyla öğreneceğiz, bir bakıma onun gözüyle izleyeceğiz sahnelenen oyunu. Atmosfer yazar tarafından böyle yaratılıyor. Anlatının benim izah etmeye çalıştığım gibi basit olmadığını, çok çabuk kendini açmadığını ise ayrıca ifade etmem gerekir. Öyle ki oldukça zorlayan kapalı bir anlatım mevcut, bunun yanı sıra simgesel öğelerin fazlalığı ve metaforların varlığı kitabın görünenden daha ağır olduğunu biz okuyucuya belirgin bir halde hissettirmekte. Hoş, Beckett okumaları yapan arkadaşlar ne demek istediğimi daha iyi anlamış olacaklardır. Yazarımızı hala anlatmaya devam ediyorum çünkü öyle üstün körü birkaç kelam edip geçilecek bir yazar değil asla dolayısıyla Beckett karakterlerine odaklanalım istiyorum. Karakterler, isyan çizgisine oldukça yakın olmalarına mukabil şaşırtıcı bir şekilde çok çabuk duygusallaşabiliyorlar ve bir zaman sonrada kahkahalar ile gülme aksiyonu gösterebiliyorlar. Çok daha ilginç bir örnek vererek karakterlerin ne kadar dikkat çekici olduğunu ise sizlere hissettirmeyi kendime görev addediyorum. Bir otele varan karakterlerimizden biri odasını şu cümlelerle talep etmekte; “Gerekirse çekinmeden kendimi aşağı atabileceğim yükseklikte bir oda olsun.” Her an yok olmaya meyilli olmakla birlikte değişken haleti ruhiye ye sahip bir karakter. Tüyler ürpertici! Kaldı ki karakterler de anlatıcı da asla bir şeylerden emin olamamakta. Bu durum anlatının her daim çekiciliğini arttırmaktadır; “Bir güz ikindisiydi, görünüşte Kasım sonuydu belki de.” “Doğuda soluk ve ısıtmayan bir leke belirdi, herhalde güneş bu.” Zamandan emin olamamak hatta Güneşten dahi emin olamamak. Emin olamamaların, gizemli sorgulamaların, havaya bırakılan ve bir zaman sonra yok olan sorgulamaların keskinliği korkarım ki Beckett’ı benim nezdimde farklı bir yere konumlandırıyor. İşte bu sebeple onu okuyan okurlara saygı duyar, sorgulamaları özelinde fikir üretenlere ise hayranlık duyarım. Son olarak yazarın simgesel anlatımına değinmek ve bu işi ne kadar başarılı yaptığını sizlere örneklendirmek istiyorum. Karakterlerin kimi fikirleri sorgularken, o fikirlerin içinden çıkamayacaklarını anladıkları esnada bataklıktan geçiyor olmaları ve bir an sorgulamalarını durdurup o bataklıkta solucanlar aramaları kesinlikle tesadüfi değildir. Beckett’ın hala okumadığım kitaplarının olmasına fazlasıyla seviniyorum. Tümünü bitirip başka bir zaman diliminde tekrardan okuduğumda daha farklı alacaklarımın şaşkınlığını şimdiden görebiliyorum. Bir varoluş sorgulamasıyla da bu yazıyı sonlandıralım o zaman; "Sonra tamamen uçup gittiniz usumdan. Sanki hiç olmamıştınız Bay Conaire, yoktunuz. Hayır, doğru değil bu, sanki varoluşunuz tükenmişti. Hayır, bu da doğru değil, sanki vardınız da ben farkında değildim bunun."
Mercier ile Camier
Mercier ile CamierSamuel Beckett · Ayrıntı Yayınları · 1998436 okunma
··
579 görüntüleme
Ebru Ince okurunun profil resmi
Bir gün Bernhard incelemeni de okumak isterim ..bu anlatı bana "yürümek " kitabını çağrıştırdı. . Kalemine sağlık ..
Anıl okurunun profil resmi
Sayın Ebru İnce, Körleşme gibi bir kitap daha katacaksan kitaplığımın en güzel yerine muhakkak okumak isterim. Emin miydiniz :)
3 sonraki yanıtı göster
BLACK JACK okurunun profil resmi
Beckett çok çok özel bir yazar. Echo'nun kemiklerini mutlaka oku. Ruhlar alemindeki kayıp bir kemik gibi..
Anıl okurunun profil resmi
Tüm kitaplarını okumaya niyet ettim zaten teşekkür ederim tavsiye için:)
müphem okurunun profil resmi
bu karanlık Aralık sabahında sağ aparkat yemiş gibi oldum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.