BİZ BU ÇAĞIN FİYAKALI KAYBEDENLERİYİZ.
Bir okurun kütüphanesinde yıllar yılı bulundurupta okumadığı olağanüstü kitaplar vardır. Her seferinde başına gidip onları okşar ve yerine bırakır. Sonra o yıllara ihanet edip gidip başka kitaplara sarılır. Bu durumun yaşanma ihtimali 1 de 1.
Sevdiğiniz biriyle yanlış mezarlara gömülüp birbirinizi kaybetme ihtimaliniz 3 milyonda 1
İnsanın aptal durumuna düşmektense susmayı tercih etme ihtimali 4454'te 1
Dostoyevski'nin bir sabah işe giderken karanlıkta yola çıkmamıza istinaden 'aşağılık insaoğlu her şeye alışır' deme ihtimali 100 milyonda 1
Ülkemizdeki ayrılıkların, çekişmelerin, savaşların, didişmenin, olumsuzlukların bitme ihtimali 'imkansıııız'
Merhabalar, uzun zamandır inceleme yazmıyormuşum, bunu fark ediyorum. Bu sekmenin bana soğuk, yabancı olduğu nadir zamanlardır. Okuduğum bir kitabı başkalarının da okuması %98 oranında insanları mutlu etmektedir. En azından beni %98 oranında mutlu ediyor. O sebeple oransal açıdan bakmam gereken yerin ta kendim olması gerektiğini düşünüyorum. Her neyse beni de mutlu eder birinin okuduğum kitabı okuması ancak incelemelerde üstüne basa basa ''bu kitabııı okumazsanız, gözünüz açık gider. Hataların dik alasını yaparsınız, Okuyuuuun'' gibi cümlelere sığınmadım hiç. (bunları yapanları eleştirmiyor hatta destekliyorum) İlk kez okuduğum bir kitabı, yazarı elimden geldiğince size sevdirmeye çalışacağım. Bunda başarılı olur muyum bilmiyorum ancak iddiam yok. Sadece deneyeceğim.
Murat Menteş kimdir ağalar, hanımlar bu siteden önce bilmez idim. Muhtemelen bu site olmasa bilemeyecektim de. Varlığım yaklaşık 1 senedir bu siteyi işgal ediyor. Bu işgalimi gerçekleştirirken tanıdığım birçok yazar / kitap oldu. Ve eveeeet! Ben Murat Menteş gibisine rastlamadım! Hangi kitabı okursak okuyalım bir noktadan sonra bir sıkılma hali ya da dikkat dağınıklı yaşadığımız oluyor. 276 sayfa boyunca bir an olsun sıkılmadım, bir an olsun dikkat dağınıklığı yaşamadım. Eğlenceli bir dili var Menteş'in. Onca şamatanın, gırgırın arasında hayat dersi vermeyi de ihmal etmiyor. Ayrıca derin bir araştırmacı olduğu kanaatine de hemen sahip olabilirsiniz. Kolombiya kravatı mesela! Bir çok latin dizisi izlememe rağmen hiç karşıma çıkmamıştı. Senin aklına nereden esti be adam...
Hayatı fazlasıyla ciddiye alıyoruz. Çevremizdeki insanları da. Komiktir ki nesneler de bizim ciddiye aldığımız temel taşlardan. (kimseyi tanımadım ben senden daha özel: PARA) Evet neleri saydık, eğlenceli bir dili var, didaktik bir yapısı var. Bunlar tamam. Demeden edemeyeceğim başka bir özelliği de hayal gücünün sınırsızlığı. Kitabın içinde sallamasyonel bir çok öykü mevcut. (çoğu kitap zaten kurgu değil mi??) Evet kurgu içinde kurgu var. Hayal gücünün sınırsızlığı normalde beni rahatsız eder. Yok artık Lebron James! dediğim bir çok nokta bile oldu. Ancaaaak bunlar beni hiiiç rahatsız etmedi. Çünkü dil ya bu yılanı da bile yola getiriyorsa beni de tavlaması uzun sürmeyecektir. Ben de tavlandım sevgili arkadaşlar.
Yeraltı edebiyatını seven çok sever, sevmeyen de hiç sevmez. Jojo Moyes, Sarah Jio, Kahraman Tazebittiyarıngel vs gibi tatlı dilli adamları okumayı sevenler var. Yeraltı edebiyatı onlara hiç gelmez. Yeraltı edebiyatının zirvesi benim için Yeraltından Notların ''Yeraltı'' kısmıdır. Döner döner okurum, okur okur sorgularım. Ne de güzel iç hesaplaşmadır, iç organlarını ne güzel döke döke kusmadır o öyle. Leonardo Da Vinci'nin hayatının anlatıldığı Da Vinci Demon's dizisini izleyeniniz oldu mu hiç? Murat Menteş'in burada anlattığı karakteri ona çok benzettim. Belki buluşların derecesi aynılık taşımıyor olabilir ancak sürekli arayış içinde olan kıpır kıpır zıpır karakteriyle olmazları oldurur edası gözlerimde o karakteri canlandırdı. (Çok film izlemiş olmalı Murat Menteş)
Evet çok film izlediğine öylesine eminim ki! Her karşına çıkan karakteri ayrı bir dizi / film karakterine benzetiyor Menteş. Bir yere kadar açıp baktım ancak baktım olacak gibi değil ben de bakmadım. Bu kitabın ana karakterlerinden biri olan D.D. (ismi lazım değil, okuyun bilin) bir arkadaşımın tabiriyle ''voddiri vot vot, zoddiri zot zot'' bir karakterimiz. Karakter derken bildiğin Eyşan'ın elinde fırçası olan hali. Bu kitapta aşk var mı derseniz bir miktar var. Var ama öyle yüreğinizi burkmaya izin vermiyor. Ama bir yandan da olgu olarak orada ve gözünüzü kanatmayı ihmal etmiyor.
Yine Adalet Ağaoğlu'nun 'Üç Beş Kişi' adlı romanında yaşanmış bir olayı 5 farklı ağızdan dinlemiştim. Burada da aynısı gerçekleşiyor. Yaşanan olayı farklı ağızlardan dinliyoruz. Taşlar önceleri hayli ağır geliyor ancak farklı ağızlardan dinlenince birer birer yerine oturuyor. Bilim kurgu romanlarında olay örgüsünü yazarlar istediği gibi yönlendirir. Ne de olsa kurgunun sınırsız halidir. Murat Menteş ise ne kadar da dalgacı bir anlatıma yönelmiş olsa da bir ciddiyeti benimsiyor. Olayların olurluğuna, karakterlerin var olmuş olabileceğine, yaşanmış ya da yaşanması muhtemel bir kimlik kazandırıyor anlatımına.
Cephanelikleri tastamam, sınıra sevkiyatı sağlanmış, tehditlerin boyunduruğunda, konusuz bir savaşa soyunulmuş. Hikayeyi büsbütün ele alındığında karmakarışık bir labirentte gibi hissedebilirsiniz kendinizi, yılmayın. Gerçi buna izin vermeyecektir yazar. Hep bir eli yakanızda ancak gitmekte de özgürsünüz. Gi-de-me-ye-cek-si-niz!
Üzüldüm be bitmesine. Yazılacak tonlarca şey var ancak bu kadarı kafi diye düşünüyorum. Yerinizde olsam bir saniye durmam. Hemen alır, okurum. Bu keyifli anlatıda bir sürü de gerekli / gereksiz şey öğrendim. (Neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna siz karar verin) Öyle işte keyifli okumalarınız olsuuun.
Son olarak kitaptan: ''Birini takip etmenin en iyi yolu, onun önünde yürümektir. Kimse önündeki kişi tarafından takip edildiğini aklına getirmez.''