Bir şelale kenarında oturmuş okuyorum Kuş Ölümleri'ni. Bilmem kaçıncı kez okuyuşum.. Bilmem kaçıncı kez isyan edişim 'Bu kent kuşların intiharını umursamıyor artık' diye. Bilmem kaçıncı kez yüreğime bir taş oturuyor; 'Bir daha hiç öpüşmeyecek gülçin' derken. Yine sesime bir esmerlik düşüyor, parçalanıyor yüzüm. 'Bir sen varsın kurtulursam bu aşkla kurtulurum' diyorum, şelalenin sesine karışırken sesim, sevdiğime bakarak ve sözünü alıyorum, kentte intihar tasarısı kuran her kuştan haberimiz olacağına ve onları kurtaracağımıza dair. Yoksa nasıl susturabilirim yüreğimin kuşlarını? Bir balık intiharı oturmuşken yüreğime yıllar yılı, bir kuş ölümünü daha kaldıramam diyorum; n'olur tut elimi.
Otogarda okuyorum Gidersen Yıkılır Bu Kent'i. Yıkılıyor zaten her defasında. Otobüsün camında buğuya dönüyor tüm anılar bir anda. 'bir nehir gibi susuyorum yüzünün deltasında' duyan var mı susuşumu; bilmiyorum. 'kuşlar nereye sığınır akşam olunca' diyorum; en büyük korkum kuşların yuvasız kalması. Yüreğimin kuşları nereye sığınacak sen gelene kadar diyorum sonra susuyorum 'bir de seni ekleyerek susuşuma'.
En sevdiğim caddelerden geçerken okuyorum Anısı Biz Olalım Bu Sokakların'ı. 'gürültüsüz sözcükler buluyorum/yeni sevinçlere benzeyen' ve gülümsetiyor her sözcük ve hiç durmadan yağmur yağıyor. İşte bu sevinçler yeni hüzünlere benziyor.
Bir yaprak buluyorum kitabın arasında, bilmem kaçıncı kez hatmetmek için açtığımda. Belki Yine Gelirim'i işaret ediyor yaprak. 'Gidenler nerede kaldılar, özledim gülüşlerini/bir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sanki' diyorum. 'sesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyor' 'çıkıp dolaşırken akşamüstleri bir başıma/bir uçtan bir uca yalnızlıklar olan kent'te ve bir ses geliyor 'Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün'. Sesleniyorum tüm sessizliğimle. Duyup da gelen olur mu bir gün?
Not: Canım
Roquentin görüyor musun benim için sımsıcak duygularla imzalatıp kilometreler aşıp yanıma konan kitabın beni nerelere götürdüğünü?