Zamanın birinde yedi güzel adam varmış.Bir ilahi kararla eğilen,bir ilahi kararla doğrulan, toprağa girerken de toprakla uğraşırken de hep uyanık,yedi güzel adam,yedisi bir can,biri yedi can...Zorlukların,sıkıntıların,dertlerin arasında türlü şeyler görmüşler.Bunlardan kan göreni,meydanlara yayılan karanlık fısıltılara karşı mısralar söyleyerek yaralara karanfil serpmiş:
“-Güzelin düşmanı güzel olur
Güzelin yari güzel olur”
Aşk göreni,yaylalarda çobanlardan bilge sözleri dinleyip,tarlalarda ekmek koklamış:
“O gün gezdim seni ellerimle
Söyledin:Geniş vuruyor yüreğin”
Yari göreni, sabah yıldızı bir mızrak boyu yükselmişken anasının avucuna döktüğü suyla gözlerini uyandırmış gafletten:
“Dedim çünkü kalk
Yoksa sütüm helal olamaz “
Bela göreni,bayırlarda gezip ağaçlara kulak vermiş:
“Bizimle aşkta olanların
Eline su döksünler”
Dağ göreni,alnını iki elinin arasında dağa sürünce başı esenliğe ermiş:
“Dağ bu
Serpilmiş atılmış yer kapmış
Başa kurulmuş.Böbürlenmeden iri kendiliğinden koca”
Sonunda gövdelerini mavzer belleyip ite çakala karşı kolkola bağırmış yedi güzel adam:
“-Yar kurbanın olam
Dağlar önüme durmuş
Ki dağlanam”