***
Bir zaman birbirini çok seven iki genç evlenir. Henüz evliliklerinin daha en tatlı günlerindeyken genç adamın başına beklenmedik bir iş gelir ve suçsuz yere hapse girer. Daha birbirlerine doyamadan, mutluluklarını yaşayamadan ayrı düşerler. Hapis dediysek öyle üç beş yıl değil, dile kolay 20-30 yıl hapis...
Eşini çok seven genç kadın bir kez olsun görüş günlerini aksatmaz. Bir görüş, üç görüş, beş görüş derken böyle devam eder... Ama bir gün adam karısına: "Yanımdan hiç ayrılmadın ama artık beni görmeye gelmeni istemiyorum. Daha gençsin, güzelsin, seni benim gibi sevecek birini bulursan, sevebileceğin birini bulursan evlen onunla, bekleme... Ben burdan ya çıkarım ya çıkamam, kendini kurtar. Ama şunu söyleyeyim sana, beklersen diye... Bir gün buradan çıkarsam evimize uğrayacağım. Evimizin önünde bir akasya ağacı var ya hani, sokağımıza gelince o ağaca bakacağım, ağaçta bağlı kırmızı bir eşarp görürsem gelir içeri girerim, bağlı değilse gider, rahatsız etmem seni..." der.
Günler, aylar, mevsimler geçer... Adam sonunda kalın duvarların dışındadır. Senelerin yorgunluğuyla ve yıllarca içinde taşıdığı bir umudun inancıyla evlerine doğru yola çıkar. Gelince görür ki, akasya ağacı bağlanan yüzlerce eşarp yüzünden baştan aşağı kırmızıya bürünmüştür...
***
Sevda değildi bu
Sanki bir düştü
Sürecek diyordun sonsuza kadar
Takvim yaprağına ayrılık düştü
Aramıza girdi bu kara duvar
Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Derin rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde çiçekler açar
***
Ülkü Tamer'in şiiri Onur Akın yorumuyla:
youtu.be/HSzYWpo0Y1o