İki gecede okuyuverdiğim harika bir eser daha...Büyülü gerçekçilik beni içine böyle çekiyor işte.
Yüzyıllık Yalnızlık'ı okuyup da beğendiyseniz, yerli ve milli (hehe) Yüzyıllık Yalnızlık'ımızı beğenmememiz imkansız. Köy yaşantısıyla başlayan roman büyülü gerçekçiliğe sağlam bir zemin sunuyor zaten. Hurafeler, büyüler, periler, cinler dört dönüyor sayfalarda. Kurgunun biçimini bilseniz de şaşırıp kalıyorsunuz. Bir ailenin başından geçenleri tüm "gerçekliğiyle" önümüze getiriyor yazar.
Romanın kente geçilen bölümünün de köyden aşağı kalır yanı yok ama burasının biraz daha sakin tonda ilerlediğini söylemeliyim. Dünyevi olaylar ağır basıyor kentte.
Yazarın hayatıyla alakalı araştırma yapacak olursanız kitaptaki ailenin ve karakterlerden biri olan Dirmit'in onun ailesini ve benliğini yansıttığını göreceksiniz. Bu yönüyle etkileyiciliğini arttırıyor roman.
Yabancı edebiyatlara merak salıp bizimkini boşladığımız dönemlerdeyiz. Oysa dönsek baksak ne de güzel romanlarımız, hikayelerimiz, şiirlerimiz var...Ben Sevgili Arsız Ölüm'ü keşfettiğim için çok mutlu oldum, sizlere de vesile olurum umarım. İyi okumalar.
Kitap incelemeleri yaptığımız Instagram hesabımız: @cavdartarlasinda