Kompleks YapmadanZaman: 2500 yıl öncesi
Yer: Yunanistan
Düşünelim birlikte...
Bir kraliyetiniz var. Kral ve kraliçe olarak çocuğunuz olsun istiyorsunuz ama olmuyor. - Günümüzde çocuğu olmadığı için ayrılma noktasına gelen nice güzel çifte gizli mesaj içerir bu destan- Bir gün bir oğlunuz oluyor ama bir kehanet de onunla birlikte hayatınıza giriyor. Kehanete göre yeni doğan oğul büyüyünce babasını öldürecek, annesiyle evlenecek ve ondan çocukları olacak. Ne yapardınız?
Kaderin gerçekleşmemesi için bebeğinizin ayak bileklerini delerek iplerle bağlayıp bir dağa mı atardınız yoksa kadere karşı durup geleceğinize iradenizle sahip mi çıkmak isterdiniz?
İşkenceyi normalleştirerek öz oğlunuzu kendi hayatınız uğruna Kithairon dağına atıp kurda kuşa yem mi ederdiniz yoksa ölümünüz pahasına Tanrı'lara karşı mı gelirdiniz?
Ahlaki ikilemler...
Düşünmeye devam edelim....
Adınız Oidipus ve anlamı "şiş, su toplamış ayak". Neden? Düşündüğünüzde anlam veremeseniz de mutlusunuz. Çünkü insan mutluysa irdelemez nice şeyi.
Kraliyetin bir başkasına geçelim. Bu kral ve kraliçenin de çocukları olmuyor ama bir gün çobanın biri onlara bir bebek getiriyor. Öyle bir sahipleniyorlar ki bu bebeği, büyüdüğünde duyduğu uğursuz kehanetin karşısında onlara zarar vermemek için tüm sevdiklerini ve yuvasını terk etmek zorunda kalıyor. İşkencelerle terk edilen bebek ile sevgiyle büyütülen bu bebek aynı kişi ise kötülük inanmak zorunda hissettiğimizde midir inanmayı seçtiğimizde midir? Oidipus iyi midir kötü müdür?
Oidipus kehanetin gerçek olmaması için Tanrı'lara ve kehanete isyan ederek sevdiklerini korumayı seçer öz ana babasının aksine. Kimdir kötü olan?
Yurdunu terkeden Oidipus Thebai yakınlarındaki üçyol kavşağına gelir ve karşıdan gelen arabanın sürücüsü ona kırbacıyla vurur. oidipus sürücüyü ve korumalarıyla birlikte kralı öldürür. kurtulan tek kişi thebai'ye dönüp olanları kraliçeye anlatır ve uzaklara gitmek için izin ister. Gücün sarhoşluğuyla yoldan geçen Oidipus'a vurma hakkını kendinde gören arabacı tetiklemeseydi hayatta olur muydu? Büyük ihtimalle. Hayatımızdan pek çok örnek verilebilir bunun gibi. Gücün ediciliğine boyun eğmeyen ve onların dilini daha sert konuşanlar...
oidipus thebai kentine ulaştığında bir canavar kentin girişini kapatmış ve bir bilmece sorarak bilemeyenlerin canını almaktadır. Soru "Sabah dört, öğle iki, akşam üç ayaklı yaratık nedir?"dir. Cevabın insan olması ve insanın ömrü boyunca durumlarına işaret etmesi düşündürücüdür. Kimse bilemez çünkü insan kendini tanıyamamaktadır. Kendini tanımayan insan hayatı hak etmemektedir ve canavar onu yemektedir. Metaforik olarak düşünürsek canavar zamandır ve insanları avlamaktadır. Cevabı bulan ise hayatla bebekliğinden itibaren kumar oynayan ve zamana isyankar Oidipus'tur. Krallığı hak eder ama Sophokles kral olmaktansa kral gibi yaşamayı över eserde. Manidar...
Oidipus krallığı ve kraliçeyi sahiplendikten sonra bir kurtarıcı olarak yıllarca sevilerek yaşar. Bir gün thebai'de felaketler başlar ve ahlaksız bir durumu bunun sebebi görürler. insanlar sarayın önüne gelirler. oidipus onları dinler, çözümler arar. Detaylar detayları çorap söküğü gibi getirir ve kaderinin acı kehanetini öğrenir. Felaketlerin sebebini bulsa onu sadece sürgün edecekken kendisinin olduğunu öğrenince kendi gözlerini kör eder. Kendini öldürmez ama ölmekten beter eder. Belki de Tanrı'lara öyle öfkelidir ki onların huzuruna çıkmamak için bir acı seçimdir bu. İstemeden öldürdüğü babasına, sevdiği annesinin kendi canına kıyması da eklenir. Başkasına merhametli bir liderken kendisine bu kadar acımasız olması, insanın en adaletsiz yargılamayı kendisine yaptığının göstergesi sayılamaz mı?
Politik bir yorum olarak da Oidipus'un adaletsiz bir buyruğu olunca " Adaletsiz krala boyun eğilmez!" diyebilen bir yurttaşın (amca Kreon'un) varlığı ile güce boyun eğilmesinin temelinin sadece adaletli olunması şartına bağlanması binlerce yıl öncesinde Yunanistan'daki yönetim ve adalet anlayışına bakış açısı İle bugüne bakıldığındaki insanın değişimini görmek üzücü.
Kader belki değişemez ama kadere karşı çıkmak elimizde!