Gönderi

238 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Dört yıldır kitaplığımda bekliyordu Puslu Kıtalar Atlası. Hocamız sınav için okumamızı söylemişti ve tabi ki okumamıştım o zaman, iyi ki de okumamışım çünkü o zamanlar kesinlikle kitap hakkında olumsuz düşüncelerim olurdu hem bir zorunluluk sonucu okuduğum hem de bu kitaba hazır olmadığımdan dolayı. Şu an okuduğum için memnunum. Şaşırtıcı bir şekilde sevdim Puslu Kıtalar Atlası'nı. Okumadan önce beni ağırlıklı olarak tarihi ögeler barındıran bir kitabın beklediğini düşünüyordum ki bu tür kitaplardan hoşlanmam. Ancak Puslu Kıtalar Atlası daha çok bir felsefi fantastik tarzı bir roman. Osmanlı döneminde geçmesi itibariyle dönemin esintilerini görüyoruz. Yer yer osmanlıca kelimeler hoşuma bile gitti diyebilirim zaten hepimizin az çok aşina olduğu türden kelimeler çoğu. İlk İhsan Oktay Anar okunmamdı ve yazarın dilini de sevdim. Kitaba gelecek olursak: Uzun İhsan Efendi ve oğlu Bünyamin'in fantastik hikayesini konu alıyor Puslu Kıtalar Atlası. Uzun İhsan Efendi bir dünya haritası yapmak istiyor ve bunu gezmeden, yerinden kalkmadan gerçekleştirmeyi planlıyor. Keşfedilmemiş yerlere gitmek için uyuyor istihareye yatıp düşlerinde geziyor. Gördüklerini yazarak Puslu Kıtalar Atlası kitabını oluşturuyor, kendisinin düşlerinde yaşadıklarını oğlunun gerçekten yaşamasını istiyor ve atlası oğluna veriyor. "Çünkü her baba oğluna bir şeyler öğretmek, ona doğru ve gerçek olanı göstermek ister. Oysa benim sana, düşlerimden başka verebilecek bir şeyim yoktu." Düşlerini bıraktı Uzun İhsan Efendi oğlu Bünyamin'e. Okusun, yaşasın diye. Kendi göremediklerini görsün, dokunamadıklarına dokunsun, sevemediklerini sevsin hatta kendisinin çekmeye cesaret edemediği acıları çeksin diye. Dünyadan korkmasın onu bilsin yaşasın diye.. Biz de Bünyamin'le gezdik, gördük, yaşadık.. Bünyamin bir kahraman değildi belki ama gittiği her yerde sessizliği, güçsüzlüğüyle bile bir şeyler öğretti bize. Uzun İhsan Efendi'nin "düşünüyorum öyleyse varım" değil "düşünüyorum, öyleyse varım, ama kimim?" sorusu üzerine sorgulamalarını, düş ve gerçek, zihin, yaratılış ve daha bir çok düşünceye dair güzel anlatıları var kitapta. Bünyamin'in yolculuğunda da karşılaştığı karakterler hep bir şeyler anlatıyor bize, gösteriyor, açıklıyor, öğretiyor. Kitabı beğendim, biraz zorlandım da okurken. İhsan Oktay Anar kurguyu, anlatımı, iyi yapmış, etkileyici merak uyandırıcı bir hikaye. Ancak bunları bir araya getirişi biraz sıkıntı oluşturuyordu bence. Böyle fantastik bir romanın anlaşılabilmesi için hikayenin okurun zihninde nasıl, nerede, neler oluyor, neden sorularının kolay bir şekilde cevaplanması ve gerçekten anlaşılması gerekiyor diye düşünüyorum. Benim bazı noktalarda hikayenin neresinde durduğunu anlayamadığım gereksiz karakterler oldu. Kitabın sonunda her şey yerli yerine oturuyor tabi ki ama okurken bir kopukluk olduğunda kitaptan aldığımız zevk de azalıyor haliyle. Bunun dışında olumsuz eleştiride bulunacağım bir şey yok sanırım. Genel olarak Bünyamin'in macerasını, Puslu Kıtalar Atlası'nda gezintimizi sevdim.
Puslu Kıtalar Atlası
Puslu Kıtalar Atlasıİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınları · 202048,9bin okunma
·
17 görüntüleme
Öznur Çokgezer okurunun profil resmi
Spolier - Kitabın bir bölümündeki şu tehlikede olduğu anlar, Efsariyab vs. o kısımlar çok karışıktı.
Bahar okurunun profil resmi
Evet benim de okumakta zorlandığım yerlerdi😬
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.