Gönderi

Davranışlarımız ve sözlerimizin arkasında gizlenen rüzgarın farkına varmadıkça yelkenlimizi neden istediğimiz kıyıya yanaştıramadığımızı anlayamayacağız. Kalbin de bir dümeni var ve nice sinsi rüzgar ayar veriyor o dümene. Bizi kaptan yapan şapkamız ve sırmalarımız değil, dalgalara ve rüzgara rağmen pusulamızdan kopmayan irademizdir. Abdülhak Şinasi Hisar, ‘’Fahim Bey ve Biz’’ adlı romanında, ‘’Ne olduğumuzu ve ne işlediğimizi hangimiz biliriz? Hele yabancılar nasıl bilsinler?’’ sorusunu soruyor, sonra bu canhıraş soruyu bakın nasıl cevaplıyordu: ‘’Bir adamın gördüğümüze emin olduğumuz herhangi bir hareketi üzerine onun lehinde ve aleyhinde bir hüküm vermek yanlış ve haksız olabilir. Zira bir insanın kendi hareketleri bile bazen kendi aleyhine yalnız şehadet değil, hatta iftira edebilir. Muayyen bir noktasına kadar yaşadığımız bütün bir hayattan sonra biz ancak kendimizi biraz tanıdığımızı zannederiz. Fakat bir an içinde bir hırs, bir kin, bir aşk yahut nefsimizi müdafaa kaygısı bizi sevk ederse nerelere kadar sürüklenebileceğimizi bir kendimiz bile evvelinden nasıl idrak edebiliriz. Kimse göründüğü gibi değildir. Fakat kimse görünmediği ve kendi olduğunu sandığı gibi de değildir.’’
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.