Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

531 syf.
9/10 puan verdi
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor Bütün kara parçalarında Afrika hariç değil... ''Sözlerimin sonunu duymadığın zaman Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman Değiştiriyorum son kelimelerimi Değiştiriyorum sonumu.'' Sayfa 22 Başlamayan biter mi? Biten başlar mı? Ya da hangisi ilktir? Başlamak mı bitmek mi? Bitmeden bir başlagıç mümkün müdür? Aralarındaki tek ortak nokta fiil olmaları mı?... Sürüp giden bir döngü bu. Bitmenin kaçınılmazlığı, başlamanın dayanılmazlığı. Tüm bunlar icra ettiğimiz hayatımızın sekülerliğinin tabiiliğidir esasen. Zamanla insan büyük işler başarmaktan çok hayatta kalabilmenin yollarını arıyor. Bir zaman sonra her şeyi iyiye götürmekten çok her şeyin daha da kötüye gitmemesini diliyor. Zaten her şeye sahip olmaya çalışan hiçbir şeye sahip olamıyor. Büyük yazarların, ressamların vs. hayatları acılarla dolu. Belki sanatın hammaddesidir acı. Belki de Tanrı bir yerden alıp bir yerden veriyordur. Acaba seçme şansımız olsaydı huzurlu, sakin ve sorunsuz bir hayatı mı isterdik? Yoksa büyük acıların içinde büyük işler başarmayı mı? Huzurlu bir hayatın içinde sıkılmış bir meyve suyuna döndükten sonra büyük işler başarmanın hayalini kurarız. Şahsen ben kuruyorum. İnsan neye sahip değilse diğerini istiyor. Elinde olmayana ya da elinden gidene olan alakasına milyonlarca sayfa yazılabilir. Bunu hangi felsefe ya da psikoloji terimi, konusu açıklar bilmiyorum. Ancak elinde olanın kıymetinin kaybedildikten sonra anlaşılması çok acımasızca. İnsanın kendisine yaptığını bir başkası ona yapamaz. Tercihler, adımlar, istekler, hayaller... Tek bir noktada birleşiyor insan: Pişmanlık! Var mıdır pişman olmayan? Dönüşsüz pişmanlıklarımız olmadı mı hiç? Oldu. Hayatı sevdik, hayata kinlendik... Hayat yas ocağımız oldu. SPOİLER SİZ MİSİNİZ? Hikayemiz Afrika'da başlıyor. Zihinsel ölüm furyasının iki takipçisi. Yaşamak istiyorlar yok yok yaşamak istemiyorlar. Bedenleri hayatta kalsın istiyorlar ancak zihinleri çürüsün istiyorlar. İnsanlar ölüyor. Umurlar kıpırtısız! İşkenceler süregeliyor, umurlar sessiz. İçinde yolunu kaybetmiş iki insan yolunu kaybetmiş bir coğrafyada birilerinin ömründe karar sahibi oluyor. İçlerindeki kin başkalarının yası oluyor. Kader insanların zihinlerinden akıp size sirayet ediyor. Ne acı. Değişmek istiyorlar. Her bir umut kıpırtısının peşinden koşmuyorlar belki ancak elle tutulabilir olsalar ona dokunmayı istiyorlar. Sevmek, sevilmek, önemsemek, bir iş sahibi olmak, akşam evine ekmek götürmek istiyorlar belki. Ancak Tanrının hükmünün yok olduğu Fildişi kıyısında, Gana'da, Zambiya'da, Meksika'da zihinsel ölümlerinin altyapısını hazırlıyorlar. Sonra anlaşılıyor: Bitmek de bitiyor... Zihinsel ölüm, zihinsel ölüm, zihinsel ölüm O kadar çok tekrarlanıyor ki ''zihinsel ölüm'' gözü yoruyor, zihni yoruyor, can sıkıyor. 2000 yılında ilk baskısını çıkarıyor kitap. Hakan Günday'ın ruh aynası gibi. Açıyorum Google'dan fotoğraflarına bakıyorum, Youtube'dan konuşmalarına bakıyorum. Koca cüsseli adam da ölmeye epey meyil biriktirmiş. İlk roman ya kabul edilebilir diyebilirsiniz bunlara. Evet belki diyebiliriz. Sonuçta ölüm bu, yaşamak... Tekrarı mazur görülebilir. Bir varoluşçuluğun ayak izlerini görüyorum bazı sayfalarda özellikle sonlara doğru. Her ne kadar yokoluşçuluk kaplasa da kitabın hatrı sayılır bir kısmını sonu yine varoluşçuluğa dayanıyor. Hakan Günday kendisini gizlemekte istemiyor. Azıcık Orhan Pamukvari bir hareketle kitabına gerçekçilik süsü verip merak öğesi katıyor ve canlı tutuyor bizi. Daha çok yolumuz var bu şüpheye ihtiyacınız var diyor sanki sayfaların arasından başını uzatıp. Ülkelerarası ve duygulararası gitgeller bizi canlı tutmaya yetiyor. Sade bir anlatıma sahip. Ancak düşünmeye, sorgulamaya da sevk ediyor. Okurlar olarak melankolik kitaplara daha bir meylimiz var. Çünkü içimizde acıyı seven bir taraf var. Ayfer Tunç, Dostoyevski vs okuyupta mest olmamız kalemlerinin güçlülüğünden çok içinde içerdiği acının hamurunun ekmek olup içimizdeki o açlığa olan yakınlığı. (Elbette ikisi de muazzam yazarlar) Kinyas ve Kayra'nın hikayesinin bize yakınlığı, ilk sayfadan alarak bizi sarması da içimizde duyduğumuz ya da duymak istediğimiz o acıya hitap etmesinden kaynaklanıyor. Belki güzelliklere, iyiliklere karşı hissizleşmiş olabiliriz. Ancak acının modası asla geçmez. Aslanın ilk defa böyle yüce bir asla olduğunu görüyorum. Bu melankolik havanın içinde Günday'ın aforizmaları da yine içimizi gıdıklıyor. Hatta çoğumuz telefonlara sarılıp bu alıntıları paylaştık. An itibariyle 4714 alıntı. Baya hatrı sayılır :) Kitaplar ile aramızda oluşan sıkı bağın Pdf ile koptuğuna inanır oldum. Artık elimin gerçek bir kitaba değmesini istiyorum. İnanın sürekli pdf okumak insanı kitap okumaktan soğutuyor. O kokuyu, elle tutulurluğu özlüyorum. Çok zorunda kalmadıktan sonra pdf okumamayı düşünüyorum. En azından bir süre ara vereceğim. Yine yoğun bir trafiğin arasında başlayıp ancak bu sabahın zınında kalkıp ansızın bitirdim seni. İyi ki de bitirdim seni. Cemil ağabeyim bekliyor. Sabahattin ağabeyimle ne zamandan beri iki sözün belini kıramadık. Peyami abi, Ahmet Hamdi, Ulu Pessoa ve kitaplığımda bana küskün bakan kitaplar. Hele Saramago ile aramı nasıl düzelteceğimi bilmiyorum. Henüz sarmalandıkları folyodan çıkarılmış bile değiller! İşte bu sebepten iyi ki bitirdim seni. Tanıştığıma epey memnun oldum. Tabii ki yolculuğumuz devam edecek sizinle sayın Günday. Siz Türk yeraltı edebiyatının medarı iftiharısınız. Dostoyevski'nin İnsancıkları gibi ilk romanı bu kadar güzel ve etkileyici yazmanız da ayrıca takdire şayan. İnsan ne okursa okusun yaşadıkları olmadan yazamıyor. İnsanların ruhlarına inemiyor. ''Yar deyince kalem elden düşüyor'' olabilir ancak acılar deyince insan kaleme sarılıyor. Çünkü sığınacak başka ruhi köşe kalmıyor. Yapılması gereken 100 şeyden biri de günlük tutmak olsa gerek. İyi ya da kötü bir şeyler yazıp, çizmek lazım. Geçmiş ile bugünü harmanlayıp bir yarın portresi çizebilmek adına. Bu da benden size naçizane tavsiyem olsun dostlar. Ben de eskiden tutardım. Yapalım şu işi. Buraya kadar okuduysan teşekkür ederim. Hakan Günday o-kun-ma-lı... youtube.com/watch?v=_58Anhn...
Kinyas ve Kayra
Kinyas ve KayraHakan Günday · Doğan Kitap · 202226,8bin okunma
··
553 görüntüleme
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Bir baba ve kız vardı kız 16 yaşında.. Babanın hesabını boşaltmasını istiyorlar kızını da rehin alıyorlar O kıza o korkan kıza yaptığı...
Homeless okurunun profil resmi
Tam tahmin ettiğim gibi. Kitapta rahatsız edici kısımlar var ancak okuyun sonunu pişman olmazsınız. Maalesef Kinyas ve Kayra gibi insanlar var aramızda.
Şerife Karakaya okurunun profil resmi
Sabah sabah hiç iyi gelmedi bu inceleme. Belki de sorgulayıp hiçbir yere varamamaktandır. Sorduğun birçok sorunun cevabı yok ya da ben bulamadım. :)) Sıradaki yazarların hepsi birbirinden değerli ama aç artık Saramago kitaplarının jelatinlerini lütfen... ;)
3 önceki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
Saramago eksik yanım tamamlayacağım :)
Sigmund okurunun profil resmi
Bu kadar soruya cevap alabilmek için cevapların olması lazım. Ki bu sorduğun soruların çoğunun cevabı yok Sn. Onur :)) Yine iyi bir iş çıkarmışsın arkadaşım. Arada felsefe ve psikoloji alanında kitaplar da okumalısın.. Ellerine sağlık.
2 önceki yanıtı göster
Homeless okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:) Cemil Meriç okuyacağım bence hepsini kapsıyor.
Bu yorum görüntülenemiyor
Gülcan Coşkun okurunun profil resmi
Kinyas ve Kayra yı okumaya 20 gün filan önce başladım. Büyük bir keyifle akıcılıkla okurken bir sayfada okuduğumu ne yüreğim ne de meşrebim ne aklım hiçbir yerim kabul edemedi. O sayfayı okuduktan sonra bi kelimesini dahi okuyacak takatim kalmadı..Böyle erimek yok olmak istedim. Kötülüğün bu derecesini okumayı hazmedemedim. Kinyas ın yaptığı bir kötülük. Ve duygum geçer diye kitaba ara verme kararı aldım Araya bir sürü kitap aldım Aklıma geldikçe dumur oluyorum hâla. Bir gün geri kalanını da okuyup bitiricem inşallah.. Daha sağlam bir psikolojideyken.. Bu incelemeyi de kaydediyorum o zaman tekrar okuyacağım ve buraya neler düşündüğümü yazacağım inşallah.. Emeğinize sağlık☺️💐
Homeless okurunun profil resmi
Öncelikle teşekkür ederim Gülcan hanım. Hangi kısımdan söz ediyorsunuz öğrenebilir miyim? Merak ettim. Kendim tahmin etmek istemiyorum, spoiler vermemek adına :)
Hatice okurunun profil resmi
Bir
Hakan Günday
Hakan Günday
okuyucusu ve sıkı bir takipçisi olarak incelemede gösterdiğiniz özene teşekkür ederim,
Hakan Günday
Hakan Günday
kitaplarını bir ortamda okurken bile gerek değişik kapak tasarımını gerekse arka kapak yazılarını okuyanlar ne anlatıyor bu kitap,nasıl der? Ve bi süre sustugumu farkederim, herkes tarafından okunabileceğini dusunemediginden herkese tavsiye de edemem, bana göre mükemmel bir yazar, bir çok kişinin değinmekte zorlandığı ya da kaçtığı bir çok konuya değinerek sarsar okuyucuyu, alır duvardan duvara çarpar. Biter kitap ve kafanızda birbirinden belki de bağımsız sayısız soru bırakır. Nice kitaplarda buluşmak dileğiyle, saygılar.
Homeless okurunun profil resmi
Şahsiyet dizisini izledim bugün. Senaristliğini üstlenmiş. Muazzam işler yapıyor orada da :) Sade anlatımından ötürü bazı kişilerce basit bile algılanabilir Günday ''ben bile anlayabiliyorsam bunun neresi yazar yeaa'' diyen bir sürü insancık bulabilirim :) Ancak çok değerli alıntılar vardı. Sizin de anlatımınıza bakılacak olursa Günday sevginiz ve onun yaptığı işlere olan yakınlığınız kendini ele veriyor. Bu kitap başlangıçtı. Saygılar bizden, diğer kitaplarında buluşma ümidiyle :)
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.