Gönderi

Cemiyetin kurucu üyelerinden sonra ilk kayıt olan isim Mustafa Necip Bey’dir. Kurucu üyelerin sayılarının fazla görünmesi ilkesi benimsenmiş, 100 sayı atlanmış ve 111. numarayı almıştır. Üyelerinin sayısı her geçen gün artmaya başlıyordu. Önemli isimler de sırasıyla cemiyete dahil olacaklardı. Cemal Paşa 150, Enver Paşa ise 152 numarada kayıtlıdır. Kazım Karabekir, Enver Paşa’nın rehberliğinde cemiyete girmişti (Cemiyete girebilmek için önce kayıt olan üyenin tavsiye etmesi gerekiyordu.). Ali Fuat Cebesoy 191, Cavit Bey (Daha sonra Maliye Nazırı) 295’nci üye idi. 1908 Şubat’ında ise Fethi Okyar’ın rehberliğinde Mustafa Kemal Atatürk de cemiyete dahil olacak ve 322 numaralı üyesi olacaktı. Meşrutiyet’in ilan edilmesi, Enver Paşa’nın ön plana çıkması, Atatürk’ün Trablusgarp’a gidişi ardından yaşanan olaylardır. Bütün bu dönemlerde Atatürk ön planda olmamış ama cemiyetle ilişkisini de kesmemişti. Ancak yaşananlardan da hoşnut değildi. 1909 yılında yapılan ikinci kongrede riyaset divanına seçilmiş, 13-25 Ekim tarihleri arasındaki kongreye de Bingazi delegesi olarak katılmıştı. Abdülhamid’in tahttan indirildiği, cemiyet merkezini Selanik’e taşıdığı bu günlerde kongre geceleri toplanıyordu. Atatürk ilk kez düşüncelerini açıklayacak ve söyledikleri kongrenin en çok konuşulan kısmını oluşturacaktı: “Ordu mensupları cemiyet içinde kaldıkça hem parti kuramayacağız, hem de ordumuz olmayacaktır. Mensuplarının pek çoğu cemiyet azası olan III. Ordu, günün manasıyla modern bir ordu sayılmaz. Orduya dayanan cemiyette, millet bünyesinde kök salamamaktadır. Bunun için bir an evvel, cemiyetin muhtaç olduğu zabitleri veyahut cemiyette kalmak isteyen ordu mensuplarını, istifa etmek suretiyle ordudan çıkaralım. Bundan sonra zabitlerin ve ordu mensuplarının, herhangi siyasi bir cemiyete girmelerine mani olmak için kanuni hükümler koyalım.” Cemiyet üyelerinin birçoğu Atatürk’ün söylediklerini onaylamamıştı. Kongrede bulunmayan üyelerin görüşlerini de almak amacı ile bir heyet oluşturulması gündeme gelmişti. Atatürk’ün yapılmasını öngördüğü cemiyetin siyasi bir parti haline getirilmesi ve ordunun politikaya karışmaması fikrine Şevket Süreyya Aydemir’in getirdiği yorum oldukça dikkat çekicidir: “İttihat ve Terakki bunu sağlayabilseydi, kaderi başka türlü olurdu. Hatta olayların zoru ile cemiyetin nasıl olsa partileşmek zorunda kalacağını düşünüp de, yalnız askerin siyasete karışmaması prensibini alsak bile, hem cemiyetin hem de memleketin kaderi belki biraz daha başka türlü akardı. Mesela Balkan Harbindeki yüz kızartıcı hezimet bu kadar hızla ve perişanlıkla başa gelmeyebilirdi.” Bu kongrede fikir ayrılıklarını gören Atatürk cemiyet ile bağlantısını kesecekti. Aynı görüşte olan İsmet Bey de (İnönü) cemiyetten ayrılanlar arasındaydı
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.