Gönderi

184 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Fyodor Mihayleviç Dostoyevski ( 1821-1881) henüz genç bir mühendisken yirmili yaşlarında kaleme aldığı mektup-roman türündeki 'İnsancıklar' eseriyle Rus edebiyatında büyük bir etki uyandırmıştır. Dönemin ünlü eleştirmenlerinden Belinski Dostoyevski'nin geleceğinin parlaklığını gözlemleyerek şu eleştiriyi yapmıştır. " İki gündür kendimi bu kitaptan uzaklaştıramıyorum.Yeni bir yazar, yeni bir yeteneğin kalemi bu; onu tanımıyorum, kimdir, neye benzer bilmiyorum ama bu roman Rusya'da hayatın sınırlarını öyle kahramanlara veriyor ki bize, bundan önce hiçbir yazar bu kadarını düşlerinde bile göremezdi.Rusya yeni bir Gogol kazandı." Kitapta Makar Devuşkin ile onun uzak bir akrabası olan Varvara Alekseyevna arasındaki mektuplaşmaları okuyoruz.Her iki karakterin mektuplarını okurken hem biraz başkalarının mahremiyetine girmenin heyecanını hissediyor hem mektubu yazanın hislerine hem de okuyanın anladıklarına ve hissettiklerine şahitlik ediyorsunuz. Dönemin Rusya'sında ki hiyerarşik düzene ve sınıf ayrımına yapılan bir eleştiridir esasen bu kitap. O dönemde Rusya'da yaşanılan fakirliği net bir şekilde gözler önüne seriyor.Öyle bir fakirlik ki bu insanlar en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz haldeler.Çay içmenin, çaya şeker katmanın ne denli bir lüks olduğunu size en ince bir üslupla hissettiriyor ve burada sevgili Dostoyevski'nin kaleminin gücünü derinliklerinizde hissediyorsunuz. Varvara Alekseyevna yirmili yaşlarında genç bir kadın Devuşkin ise ellili yaşlarında bir devlet memuru her ikiside fakirliğin pençesinde ve edebiyatla ilgileniyorlar buluştukları ortak noktalar sayesinde birbirlerini anlıyorlar. Aralarındaki ilişkiyi aşk olarak nitelendirmek çok yanlış olurdu.Aşkın içinde tutku ve ihtiras olmazsa olmaz etkenlerdir.Oysa ki Devuşkin ve Alekseyevna'da sevgi, saygı, anlayış, samimiyet ve merhamet hat safada olmasına rağmen tutku ve ihtirasın zerre kadar izine rastlayamazsınız. Varvara Alekseyevna ve Makar Devuşkin karakter olarak birbirine oldukça benzemelerine rağmen yirmili yaşlarındaki yazarın elli küsür yaşındaki bir adamın hissiyatını net bir şekilde size aktarabilmesi ve dahi genç bir hanımın gözünden de aynı başarı ile aktarması elbette yazıldığı dönem ve günümüzde aldığı tüm övgüleri hakettiğinin kanıtıdır. Varvara Alekseyevna'nın günlüğünden aktarılan bölümler ise büyük incelik ve zarafet barındırır. "Gökyüzü buz mavisi olurdu, ufukta önce ateş kırmızısı olan çizgiler gitgite solardı. Ay çıkardı. Ürknüş bir kuşun kanat sesini, hışırdayan sazlıkları ya da sıçrayan bir balığı duymak mümkündü.Koyu mavi sudan, beyaz, ince ve şeffaf bir buhar yükselirdi.Uzaklar karanlıklara gömülüp, her şey sanki siste boğulurken yakınlardaki tekneler, adalar ve kıyı sanki bıçakla kesilmiş gibi netleşirdi." Bu cümlelerle yazar sizi o gölün kenarına oturtup tüm o sesleri zihninizde adeta dans ettiyor. Tüm bu fakirlikler içinde insancıklar birbirleriyle yardımlaşmaktan ve insanlıktan uzaklaşmıyorlar.En önmelisi ise tüm imkansızlıklara rağmen kitaplardan ve okumaktan kopmuyor olmaları.Günümüz Rusya'sında durum nasıldır bilmiyorum ama bizde vahim.Ben kendi içinde bulunduğum maddi olanaklara rağmen kitaplara ayırdığım bütçeden utandım. Bakış açımı değiştiren cümlelerden bir kaçıda şudur ki;" Ah Varenka " Allah rızası için..." kelimelerini duymak " Allah versin" deyip hiçbir şey vermeden geçmek nasıl da acıdır.Bazen " Allah rızası için..." hiç de o kadar kötü gelmez. - Bilirsiniz pek çok çeşidi vardır.- Bazen bu söz alışılmış devamlı söylenen bir dilenci sızlanmasıdır.Onu geri çevirmek hiç de o kadar acı vermez, çünkü artık kaşarlanmış bir dilencidir o. Buna alışkındır diye düşünür insan. Evet hayatın da hiçbir dilenciye tek kuruş vermemiş ve bunun duygu sömürücülüğü olduğunu şiddetle savunan ben, durup kendimi ve fikrimi sorgulamaya koyuldum. Kitap hakkında oturup yeni bir kitap yazılsa hakkıdır.Dostoyevski'nin diğer pek çok eseri gibi. Yazar bu eserinde Gogol başta olmak üzere pek çok üstada ve eserlerine de gönderme yapmıştır. Varvara Alekseyevna'nın tercih ettiği yol pek çokları tarafından vefasızlık olarak adledilmiş ve eleştirilmiş olsa da ben bu tercihin kendi çıkarları yizünden değil karşı tarafa daha fazla yük olmamak adına alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum. İncelememin sonuna gelmişken aktarılacak ve anlatılacak pek çok hususun eksik kaldığının bilincindeyim.Zira ne yazılsa ne kadar övülse az olan bir eser olduğunun altını çizerim. Dostoyevski sevenlere selam olsun....
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,9bin okunma
··
114 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.