Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

64 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Kuzgunlar Yasına Gider
YouTube kitap kanalımda Kuzgun kitabını önerip en sevdiğim şiirlerden bahsettim: ytbe.one/ZHFew7sBSeE Şiir incelemek zor iş. Yazarken şair akla karayı seçer ama biz geliriz 15 dakikada şiiri bitiriveririz, sonrasında da o şiir hayatımızdan bir kuş gibi uçar gider. Peki, o şiiri korkutup kaçırmadan önce duygu dallarımızda nasıl tutabiliriz? Poe, karayı seçenlerden. İnsanlığı en çok hüzne boğan evrensel acı ne olabilir diye sorup cevabını ölüm bulanlardan. Bize de sorulsa çoğumuz bu sorunun cevabını aynı şekilde veririz. Peki, ölümü nasıl şiirselleştirebiliriz? Ölüm, toprak altına gömülen sevdiklerimizin cesetlerinden mi ibaret? Bastığımız yerleri çoğu zaman toprak diyerek geçtiğimiz gibi okuduğumuz şiirleri de çoğu zaman şiir diyerek geçiştirmiyor muyuz? Ölüm adlı sonu gelmeyen bu şiire mısralık yapan fani bedenlerimiz, şairine nasıl bu kadar kayıtsız kalabiliyor? Yıllardır kalbimde yaşattığım ve ıssız bir adaya düşsem yanımda bulunmasını isteyeceğim şeylerden biri olan kuzgunun zekiliğini ölüm kavramı ile çok bağdaştırırım. Ölüm aynı kuzgun gibi zekidir. Ne zaman, nereden çıkacağı bilinmez. Hafife alınır. Üzerine düşünülmez. Düşüncenin bedende olup olmamasının arasındaki ince sınırdır ölümün tanımı. Zaten biz de bir gün kesinlikle öleceğini bildiklerimizle konuşuruz. Sanki yüzümüze bir gün toprak atılmayacakmış gibi burnumuzu havaya doğru dikeriz. Ateş ve suyun da bu arada bizi kıskandığını sanırız. Oysaki her nefsin istisnasız tadacağı ölümün yasına doğru gittiği dünyanın her karesinde kuzgunlar neden yaslarına gitmesin? Mesela kuzgunlar, insan konuşmasını çok iyi taklit edebilirler. Yoksa ölüm de mi bir taklitçidir? Bizim konuşmamızı mı taklit eder? Sahi, hep sevdiklerimizin ölmesi belki de bu yüzdendir. Sevdiklerimizin dilinden konuşur ölüm. Sevdiklerimizi taklit eder. İsveç'te gece öten kuzgunların, düzgün bir şekilde yakılmamış Hristiyanların ruhları olduklarına inanılan bir batıl inanç gibi, geceye, siyaha, ölüme ve kuzgunlara pek de değer vermiyor oluşumuz belki bizim de düzgün bir şekilde yaşamıyor oluşumuzdandır. Gündüz insanlarıyızdır biz. Beyazı ve mutluluğu severiz. Ruhlarımıza bir mutsuzluk parçası dokundu mu "Aman Ruh! Ağzımızın tadı kaçmasın." deriz. Oysaki Danimarka'daki insanların kuzgun kanatlarındaki oyuğa baktıklarında bir kuzguna dönüşeceklerine inanmaları gibi, biz de sevdiğimiz insanlardaki vücut oyuklarına, gözeneklere, gamzelere baktığımızda belki de yaşamın sonunu görürüz. Sevgilinin kanatları altına girdiğimizde onunla birlikte ölümün çukuruna kadar gidecek olduğumuzu düşünmemiz ölümün bir kuzgun gibi çok iyi taklitçi olduğunu göstermez mi? Kuzgun, kuzgun... Kelt savaş tanrıçalarının savaşırken kuzgun şekline bürünmesi gibi, ben de aşk denilen sonsuz meydan muharebesindeki yüzlere bakarken çeşitli kuzgunlar olurdum. Viking tanrısı Odin'in, her gün dünyayı dolaşıp ona haber getiren Hugin ve Munin adındaki iki kuzgununu taklit edip, ben de akıl ve kalp adındaki iki kuzgunumu her gün kitaplar arasında yaşadığım dünyayı dolaşıp bana haber getirmeleri için salardım. Bazı Kızılderililerin, dünyayı yarattığına inandıkları kuzguna bir ilah olarak taptıklarını öğrenirdim. Bu insanlar sevdiklerine mi tapardı, yoksa korktuklarına mı? Kuzgun işte. Benim de kalbimde saklı, aylardır orada profil fotoğrafımın ortasında duruyor. Görmesini bilene. Bir gün gelirse pencerenizin önüne, korkmayın ondan, anlamaya çalışın onu. Sevgilinin yüzünü nasıl inceliyorsanız, ölümün yüzünü de öyle inceleyin. Zira boşuna değil bu şiirlerin yazılması. Ölüm de bir şiirdir nitekim, biz de ölümün mısralığını yapanlarız. Uykularımızın hepsi bir kelimedir ve biz rüyalarımızda gerçekleştiremediğimiz hayallerimizle gün gün ölürüz, ölüme layık olmak için. Yaşadım diyebilmek için ölmek gerekir ve belki biraz da şiir okumak. Araya Poe katıp, size siyah bir dünyanın kapılarını açacak kuzgunlara misafir olmak. Yanımda bir kuzgunum olsaydı, ölümsüzlüğü keşfetmeye çalışırdım onla Edgar Allan Poe gibi: "Söyle, nasıl çağırırlar seni Ölüm kıyısından? Dedi Kuzgun: "Hiçbir zaman." Hiçbir bilim adamı yanaşamazdı bu ölümsüzlük iksirine, alırdım kuzgunumu yanıma, kaçırırdım Hogwarts'taki bütün baykuşları. Sonraları aklımın kuzgunlarıyla birlikte bir şiir incelerdim, bir daha uçup gitmesin diye akıldan. Zira şiirler de uçup gidiyor akıldan sevilenler gibi. Oysaki insan, unutmamak için sever. Neden sürekli unutmaya çabalar ki insan dediğimiz? Unutmak, hatırlamanın tam tersi olmadığı için, bilakis hafızamızın en büyük başarısını kendimize kanıtlamak için mi unutmak isteriz? Seni unutmayacağım Poe.
Kuzgun
KuzgunEdgar Allan Poe · Everest Yayınları · 20171,486 okunma
··
1.755 görüntüleme
L Büşra A. okurunun profil resmi
Şiir kitabı görünce dayanamıyorum ben,ne güzel anlatmışsın farklı bir lezzet aldım incelemende. Kuzgun ve ölüm ikiside karanlık sanki dipsiz bir kuyu gibi geliyor bana da. Kuzgunla bayağı gerçek mi,efsane miydi? Ne okudum..Sen kuzgundan bahsedince bir bakayım dedim. Kuzgunda ürpertici bir yaratıkmış,şiir okurken hissetmişsin belli..Bana da geçti yazdıkların,ben de okuyum merak ettim şimdi. Emeğine sağlık. :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok nadir şiir okurum ve daha da nadir şiir kitabı incelerim. Herhalde en son incelediğim şiir kitabı Göğe Bakma Durağı olabilir. Nadir bir şekilde içselleştirebiliyorum çünkü, dediğim gibi şiirleri anlayıp kendine katabilmek bence gerçekten zor. Hele ki çeviri şiirlerde. :) Bu yaşıma kadar pek çok kuzgun gördüm ve onlar aklımda yer etti, aklımda yer ettiklerini de böyle yazayım dedim. Marcel Proust’a yazacağım inceleme öncesi küçük bir durak oldu belki de, teşekkür ederim Büşra güzel cümlelerin için.
3 sonraki yanıtı göster
Necip G. okurunun profil resmi
Poe müthiş bir yazar! Babil Kitaplığı’nda keşfettim onu. Resmen alıp sakladım bir köşeye, daha güzel bir zamanda daha fazla keşfetmek için. Şiir gibi bir inceleme... Su gibi akıp geçti satırlar... Düşündük, sorguladık, bilgilendik ve pek çoğumuzun hayatında bir anlam ifade etmeyen kuzgunları sevmeye başladık:) Evet, hepsi bu incelemede oldu... Kuzgun deyince GOT sahneleri canlanıyordu zihnimde... Artık ilk bu kitap ve tabii ki bu inceleme gelecek aklıma... Çok daha iyi oldu böylesi... Emeklerine sağlık Oğuz... Selam ve sevgiler...
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Poe cidden müthiş bir yazar abi, duyguyu karşı tarafa geçirmeyi çok iyi başarıyor. Korkuyu ve o yaratmaya çalıştığı gotik havayı net olarak alabiliyorsun zaten. Evet, aslında karga ve kuzgun gibi hayvanlar hayatımızda hiçbir yere sahip değiller desek yalan olmaz. Ama bana çok asil ve eskiye ait gibi gelirler, hele ki pürüzsüz renkleri, zekaları ve insan seslerini taklit edebilmeleri beni hayran bırakır. En sevdiğim hayvan ilginç bir şekilde kuzgundur. Güzel cümlelerin için teşekkür ediyorum abi, gece renginde satırlarımı gece gece okutmuş olduk sana da. :) Eksik olma, sevgilerimle...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.