Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Vahşetin de bir sınırı olması gerek ama maalesef Ruanda
Theofile'e rastlıyorum. Hamile karısının tecavüze uğradığını biliyorum. Ardından bir Tutsi bebeğinin anasının karnında nasıl yattığını görmek için karnını yardılar. Sonrada ayak liflerini kestiler. Sonunda, birisi kafasına kurşun sıkmaya karar verdi ve kadın öldü.
Sayfa 65 - Varlık - 1998Kitabı okudu
··
16 görüntüleme
Eminkolnikov okurunun profil resmi
On yıllarca kız alıp veren insanlar sömürge devletlerinin yeraltı zenginlikleri için ayrıştırılıp, 'Sen Hutu'sun, Tutsiler senin düşmanın' diyerek insanlığı körelttiler. Belçikalılar başı çeker bu aşağılık düzende. Liberya, Siarre Leone'de yaptıkları gibi. Sadece 100 gün içinde Ruanda'da 800 binden fazla insan en vahşi şekilde öldürüldü. Sırf Hutu diye ilaç verilmiyor, Tutsi diye yiyecek verilmiyordu. Tuhaf olan o kadar fakir bir coğrafya ki, silahları bile yoktu. Birbirlerini palalar ile doğrar, elmasları da silahlar ile eşdeğer olarak satarlardı. O kadar büyük bir nefret ki kendilerinin bile anlamadığına eminim. Canlı canlı yeme, etini koparıp pişirip yemek, hamile kadınlara tecavüz edip süngülerle doğramak gibi türlü şeyler... Kıssadan hisse bu gibi katliamlar elbette unutulmamalıdır. Ancak bu safhaya nasıl gelindiği, önce yavaş yavaş söylemlerle fısıldayıp sonra on yıllarca geri kalmış, sersefil bir ülke olup onun bunun eline düşmemeyi hafızaya yer edinmelidir. Bilgilendirmek ve coğrafyanın, gittikçe kutuplaşan insanlarımız için bir örnek teşkil etmelidir. Bizim coğrafyada bunun örneği yok mu? Hemen iki komşu ülkeye bakabilirsiniz(Irak ve Suriye).
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.