Bakın Özbekistan’dan bir hatıra anlatayım
belki eğlendirici olur.
Özbekistan
Cumhurbaşkanı’na ben orada bir mektup
sundum. “Biz oralarda okullar açarak Özbek
kardeşlerimizle, Türki Cumhuriyetlerle ilişkiye
girmek istiyoruz” diye. Beni bir saat sonra
Başbakan Karabayev otelden çağırttı. Ben çok
telaşlandım. Onlar President deyince
Cumhurbaşkanı anlıyoruz biz. Onlar başbakana
da President diyor. Halbuki o esnada Özal ve
Kerimov Taşkent’den başka bir yere gitmişlerdi.
Bana “Cumhurbaşkanı seni çağırıyor” denilince
polislerle ve resmi görevlilerle gitmek
istemedim. Bir endişem oldu. Yanıma Naci
Tosun ve Şerif Ali Bey’i de aldım. Bu arkadaşlar
hâlâ Fethullah Gülen’in sadık hizmetkârlığını,
imamlığını, kuryeliğini yapan şahıslardır.
Beraber gittik ve biz gerçekten başbakanlıkta hiç
alışılmadık bir ziyafetle karşılaştık. Özbekistan
Başbakan’ı; “Kerimov cenapları bize sizin
burada okul açmak için getirdiğiniz dosyaları
iletti. Ve ne gerekiyorsa hemen yapın” dedi.
Oralarda demokrasi henüz yeni başladığı için
liderler kurallardan daha güçlü konumda. Alt
kademede olanlar böyle bir şeyi anında yerine
getirmek durumunda. “Bizde 8000 tane okul
var. Hemen bunlar nasıl organize edilecekse,
sizin talimatlarınızla burada bizim bünyemizde,
Milli Eğitim Bakanlığı Özel Okulları diye hepsini
rehabilite edin. Hepsini size teslim etmemiz
söylendi.