Gönderi

191 syf.
10/10 puan verdi
Ama bir mektup dönülür dönülür okunur.
Ali Ural’dan ilk defa bir kitap okudum. Posta Kutusundaki Mızıka. Çok yerlerde kitapla ilgili kıymetli değerlendirmeler okumuştum. Kitabı okumak ancak bugüne kısmetmiş. Yazar; yazılarında tür olarak bugün artık kaybettiğimiz bir yitiğimizi kullanmış: Mektup. “İnsanlar birbirine mektup yazmalı. Çünkü mektupta sesin tonu belli olmaz. Çünkü mektup düşünülerek yazılır. Birdenbire ağzımızdan kaçan kelimeleri hiçbir şey geri getiremez. Söylediklerimizin üstü çizilemez. Çünkü söylediklerimiz dinlenmeyebilir; sözümüz kesilir, içeriye o anda biri girer; okunan mektup ise mutlaka tamamlanır.” diyor yazar. Haklı. Gönderilmiş ama okunmamış bir mektup düşünemiyorum. Söz ağızdan bir kere çıkar. Bir kere duyabilirsin. O da dinlemiş isen. Dinliyormuş gibi gözüktüğümüz ama dinlemediğimiz ne çok şey var değil mi? Ama bir mektup, eğer gerçekten bir mektupsa dönülür dönülür okunur. Her okuyuşta bir kelime, ya da farklı bir duygu seslenir sana. O kelimelerin sahibi olan yürekte yerimizi bulmaya çalışırız defalarca. Kitap her ne kadar mektup türünde yazılsa da aslında deneme türüne daha yakın. Deneme türüne karşı bir yakınlığım var. İnsanlar bilgi ve birikimlerini karşı tarafa aktarırken bilgiçlik taslamaz. Yani edindiği tecrübeyi “al gülüm ver gülüm” şeklinde sunmaz. Yıllarca edindiği bilgileri taşıyıcı şeklinde değil, özümseyerek farklı bir şekilde sunar. Deneme türünde insanın kendini anlatması var. Ve insan, en güzel kendini anlatabilir. Kendinden olmayanları nasıl anlatsın? Ancak aktarır. Kitaptan çokça istifade ettiğimi söylemeliyim. İşte altını çizdiğim satırlar: Sözcükler, binlerce kelime bildikleri halde konuşamazlar. ...çok sey bilip de susmanın ağırlığını taşır sözcükler. * Farkına var hayatın sen de. Bir sağa bir sola gidip dokun her şeye. Ağaçlara, kuşlara dokunamazsan da; bugün bir iyilik yap kendine. Kendine dokun. * Yanlızlığın bana yakıştığını söylüyorlar. İyi duruyormuş üzerimde; renkleri sade ve uyumluymuş. Dikimi kusursuzmuş. Bu mahir terzinin adını öğrenmek istiyorlar. Söyler miyim hiç! Konfeksiyon yalnızlıklar ne güne duruyor. Söyler miyim hiç! * İnsan tekerleği bulduğu zaman başına neler geleceğini bilseydi, bakmadan arkasına yuvarlardı onu ıssız bir yere. İnsanın elinden gelseydi, düğümlerdi yolları ıssız bir yerde. * Ölülerimizi hep hatırlayacağız, dirilerimizi unutsak da. Olsun, onlar da ölecekler... * Lütfen gülümse, fotoğrafın çekiliyormuş gibi her an. * Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına “Hüve’l Bâki” yazıldı.
Posta Kutusundaki Mızıka
Posta Kutusundaki MızıkaA. Ali Ural · Şule Yayınları · 202020,1bin okunma
·
14 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.